Hanna'nın kalbi annesi'nin hançer gibi sözleri ile göğsün de çılgınca çarpıyordu
"Sirius ile nişanlanmak..."
Diye düşündü kendi kendine, bu fikrin saçmalığına inanamayarak, gözle ni istemsizce genç çocuğa çevirdi. Çocuk ışıltılı avize'nin
altında ki yerinde boynunu bükmüş halde duruyordu. O masum gözlerinde duyduğu korku ve çaresizlik apaçıktı.Küçük beden kendine yüklenen ismin ağırlığı yüzünden bükülmüş gibiydi, ama bu durum Hanna Yi rahatlatmıyor du aksine Sirius a daha çok
kızmasın a sebep oluyordu.
Hanna yavaşca askerlerin kendisini tuttukları ellerden sıyrıldı ve bir an bile düşünmeden Sirius u bileğinden tutup cekistirmeye başladı.
Sirius da sessizce ve direnmeden onu takip etti. Balo'nun ugultusundan ve kalabalığından uzaklaştılar.
Sirius üstünde hissetidigi bakışlardan rahatsızlık duymasına rağmen sesini çıkartmadı. Şuan sadece bu aşırı gösterişli salondn çıkmak istiyordu.
Büyük stunlari hızla geçtiler. Birkaç merdiven inip sarayın boş ver sessiz koridorlarından birine geldiler.
Havadaki kasvetli hissiyat Sirius un dahada tedirgin olmasına sebep oluyordu. Zaten bugün yeterince şey atlatmisti ve şimdide Hanna ona güvenini kaybetmişti..."Sirius,"
Dedi Hanna gözlerini onun gözlerine dikerek
"Nasıl bu kadar zayıf olabiliyorsun? Ve NASİL bu kadar kolay pes ediyorsun?"
Hanna'nin sözleri taş gibi sertti
Sirius konuşmaya bile vakit bulmadan Hanna devam etti"Anneme sen soyledin değil mi benimle nişanlanmak hatta evlenmek istediğini?! BANA CEVAP VER!"
Sirius cevap vermek için tam dudaklarını oynatıyordu ki Hanna tekrar konuştu
"BANA CEVAP VERME!"
"Ama-"
"Sus!"
Hanna çok sınırlıydı ve fark etmeden biraz siriuss'un kolunu sıkıyordu
"Seni affetmicem çocuk asla!!"
Bu sözler Küçük bedene koca bir gök taşı gibi çarptı sanki bir an kalbi durmuş gibi hissetti. Ama ne diyebilir sıkı karşısındaki kişi Terra Somnia'nın velehat prensesiydi...
Sadece kafasını kaldırıp hannaya dedi
ki"Bileğimi acitiyorsunuz prenses!"
Hanna yaptığı şeyden pişman olmuş gibi hemen elini çekti..
"Üzgünüm"
Öylece Sirius un bileğine baktı ama kısa bir süre sonra yanından hızlıca ayrıldı. Arkasında göz yaşları ile duvar kenarına çökmüş Sirius u öylece bırakıp gitti.
"Prenses?"
Hanna aniden duyduğu kadın sesi ile kafasını kaldırdı. Bu kibar ses çexi ye aitti.
"Çok mu kızdınız?"
"Evet..."
"Ama maalesef Size kizacaginiz bir haber daha vericem..."
"Söyle"
"Anneniz sizi babanızın yanına kısa bir bir dinlenme için göndermek istiyor"
Hanna bir anda mutluluk ile kafasını kaldırdı. Çexi, ciddi miydi?
"Bu habere neden kızıyım ki?"
Çexi ensesini kaşıdı
"Aslında haber su: anneniz sizi tekrar serpentes akademisine göndermek istiyor..."
Hanna yorgunluk ile kendini yere attı
Bitkin haldeydi, burdan uzaklasmak istiyordu hemde hemen."Çexi ben dışarı cikiyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Kafesi 🎀
Fantasysiz hiç bir sabah uyandığınız da herşey elinizden alınmış gibi hissettiniz mi? her şeyinizi.... çok acıtıyor biliyor musunuz? çok.... Bir gün bakarsınız kuşlar ötüyor, salıncakta sallanıyorsunuz anneniz arkanızda salıncağınızı sallıyor, sonra bir...