bölüm 24

636 69 28
                                    


her sabah doğan güneş
bir sabah doğmaz oldu
elleri ellerimden
kayıp giden yıldız oldu


***


Dokuz gün, on altı saat, yirmi üç dakika...

Ağlamak istiyordu ama bunu istese bile yapabilecek hali kalmamıştı Dora'nın. Son iki gündür okula gidiyor, derslere giriyor, eve geri dönüyor ve yatıyordu. Kedisinin mamasını ve suyunu unutmamaya çalışıyordu ama bazen saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyordu, bu yüzden her yapacağı iş için alarm kurmuştu.

Telefonunu kendinden uzak tutuyordu çünkü ne zaman bir bildirim gelse heyecanlanıyordu ama heyecanı boşa çıkıyordu, Barlas'ından haber yoktu. Orhan arama görevine katıldığından artık uğrayamıyordu ama sık sık durum bildiriyor, iyi olup olmadığını soruyordu. 

Kazım evin yedek anahtarını almış gün içinde bir veya iki kez gelerek bir şeyler hazırlayıp önüne koyuyordu yoksa bunu da unutup bütün gün kendini aç bırakıyordu.

Son üç gün boyunca o kadar unutkan biri oluvermişti ki. Kafasını koyar koymaz gözlerini kapanıyordu, uykuya dalıp rüyalarında Barlas ile buluşuyordu. Pikniğe gidiyor, sohbet ediyor, Barlas onu kovalıyordu ama çok sürmeden uyanıyordu.

Gözleri camın dışındaki gökyüzünü buluyor, gri bulutları izliyordu öylecene. Diğer odada olan telefonunun alarmı çalıyordu ama kalkacak gücü dahi yoktu. Kedisinin mamasını ve suyunu koyması gerektiğini bildiğinden gözlerini dışarıdan ayırıp zar zor doğruldu. Çıplak ayaklarını yataktan aşağıya bırakırken soğuk parkeleri hissedemedi bile.

Yatak odasından sessiz ve yavaş adımlarla çıkarken önce mutfağa ilerleyip mama paketini ve su şişesini aldı, oradan da tam karşısında olan salona geçip kedisinin mamasını ve suyunu doldurmaya başladı. Çömeldiği için bacaklarına sürtünen kedi acılı bir şekilde miyavlıyordu. 

"Ağlıyor musun prensesim? Niye ağlıyorsun ki?" derken ayağının dibinde duran kediyi kollarına alarak doğruldu. Kolları arasındaki kedi acılı şekilde miyavlamaya devam ediyor, başını göğsüne sürtüyordu. Sanki acısını almaya çalışır gibiydi. Kollarındaki kediyle yatak odasına ilerledi. 

Yatağa oturup anında uzandığında kollarındaki kedi hemen yanı başına kıvrılıp ona baktı. Ağlar gibi miyavlamaya devam ediyor, patisini yanağına sürtüyordu. Günler sonra ilk defa gülümseyen Dora, "Hayırlı evlat." dedi ve kedisinin başını okşadı. Kedi gözlerini kapatıp sahibinin başını okşamasını memnuniyetle karşıladı. "Babalarının prensesi."

Kedinin uyuduğunu anladığında onu izlemeye başladı. Gözleri yorgunlukla kapanıp duruyordu ama garip olanı zaten saatlerce uyuyor oluşuydu, belli ki yeterli değildi. Gözleri usulca kapanırken göğsü hafifçe inip kalkıyordu.

Rüyalarında Barlas ile buluşacağından mutluydu.


***


"Bu kesinlikle Barlas'ın işi." derken dizili olan leşlere bakıyordu Orhan. Maskesini indirdiğinde dışarıya verdiği sıcak nefesi beyaz bir duman gibi süzülüp yok oldu. Bir yanında Sercan, diğer yanında Berna vardı. Diğer kalanlar mağaraları arıyordu. Barlas belki de birinde olabilirdi. 

komutan beyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin