Satır aralarına YORUM yapmayı ve YILDIZa basmayı unutmayın, seviliyorsunuz🖤
İyi okumalar dilerim.
Bu günkü masalımız külkedisiydi.
"Çok eski zamanlarda mutluluk içinde yaşayan zengin bir karı koca varmış..."diye başladım.
Kısa sürede masalın son sayfasına gelmiştik. Zerrin gözlerini zar zor açık tutuyordu. Masalın sonunu merak ettiği için dayanıyordu. Onu daha fazla bekletmemek için son sayfayı okumaya başladım.
"Üvey anne ve kızları kıskançlıktan bayılmışlar. Prens ise Külkedisini alarak yola çıkmış. Saraya vardıklarında hemen düğün hazırlıkları başlamış. Ve hazırlıklar tamamlandığında, dillere destan bir düğünle evlenip mutlu bir prens ve prenses olmuşlar."
Kitabın kapağını kapattığımda Zerrin gözlerini kapattı. Ben kitabı masasına koyarken o mırıldandı.
"Be de piyes evence."
(Bende prensle evlenicem.)Gülümsedim.
"Evlenirsin diyecem ama bu babayla zor be kızım."
Zerrin'in tamamen uykuya dalmasını bekledikten sonra yavaşça yataktan kalkıp odadan çıktım. Mutfağın kapısında abimi gördüm ve bekledim. Yengemle konuşuyordu. Acaba şu an konuşsam mı onunla diye düşündüm kendi kendime. Ama sonra vazgeçtim. Bir iki gün daha beklemek istiyordum.
"Ben çıkıyorum hayatım. Sen bekleme istersen, anahtarı aldım."
"Tamam sevgilim, başarılar dilediğimi ilet."
Ne başarısı ya?
"İletirim. Gel bir öpeyim... Oh!"
Vıcık vıcık olan aşklarına gözlerimi devirdim. Abimin mutfaktan çıkacağını anladığımda beni görmemesi adına geriye çekildim. Nereye gidiyordu abim? Meraktan çatlayacağıma takip ederdim. Evden çıktığında hızlıca mutfağa girdim.
"Yengelerin en güzeli! Ufak bir işim çıktı, kaçıyorum şimdilik."
Yanağından öptüm.
"Kız ne işi bu saatte?"
Doğradığı muzlardan birini ağzıma attım. Boş ver dercesine elimi sallayıp hızlıca evden çıktım. Abimi kaçırmamam gerekiyordu. Dışarı çıktığımda arabasıyla bahçeden ayrıldığını gördüm. Ben de koşarak arabama bindim ve peşine düştüm. Acaba nereye gidiyordu?
Dakikalar sonra güzel bir restoranın önüne park etti arabayı. Bende biraz uzağındaydım, park ettim arabamı. İçerinin tek tük dolu olduğunu ve gelen çoğu insanın görevlilerle beraber içeri alındığını fark ettim. Burada olay restoran değildi anlaşılan, başka şeyler dönüyordu. Diğer davetlilerin ve abimin gittiği yere doğru ilerleyince önümü bir görevli kesti.
"Buyrun?"
"Ulaş Özdemir'in kardeşi Nilda Özdemir. İzin verirseniz abimin yanına gideceğim."
Görevli özür dileyerek başını eğdi, ardından geçmeme izin verdi. Açıkçası bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim...
Koridorda ilerlediğimde büyük gri merdivenlerin yer altına doğru indiğini gördüm. Ürkek ama kendimden emin adımlarla aşağı indim. İnmemle beraber ağzımdan bir şaşkınlık nidası döküldü. Bu neydi böyle? Boks maçı ne alakaydı?
Kalabalığın arasında, ringin en lüks yerinde oturan Ulas Özdemir'e kaydı gözlerim. Yanına dogru ilerlerken gördüklerimle duraksadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS
RomanceKapkaranlık bir hava, durmaksızın yağan yağmur, hırçın dalgalar ve onun acı kahve gözleri. Karadeniz'in vazgeçilmez dörtlüsüydü bunlar. En azından bir zamanlar benim için öyleydi. Uzun zaman olmuştu vazgeçeli... ~Meyra Özdemir~