Stresten elimde evirip çevirip sıktığım Canın oyuncak ördeğini haşat etmiştim. Az sonra annesiyle beraber gelip ağzıma sıçmazlarsa iyiydi.
O bıcır bıcır penguen gibi etrafta gezinirkenki halleri beni güldürürken her seferinde aklıma Mertin beni sorgulayacağı geliyordu. Geçen gece sayıklamıştım ve Mert de merak etmişti normal olarak.
Düşüncelerim arasında bir o yana bir bu yana savrulurken cebimdeki telefonu titremesi ile cebimden çıkarıp kimin aradığına baktım. Uzun zamandır konuşmaya zaman bulamadığım ve oldukça özlediğim o isim. Kenan Yıldız.
Gülümseyerek telefonu kulağıma götürüp konuştum, "Efendim Kenan?" konuştuğum sırada garip sesler gelmeye başladı ondan.
"Satıldık resmen. Bari bir haber verseydin sevgili yaptım diye. Yakında evleneceksin, bizim yani haberimiz oluyor. Çok üzgünüm anlatamam, bu acıyı en derimizde hissettik vallahi çok mutluyuz. Çok şükür sevgili yapmışsın!" dediklerine gülerken konuşmaya başladım.
"Salak ya, ne kadar çok istiyormuşsun sen benim sevgili yapmamı, başından savmak falan mı istiyorsun? Ayıp, çok ayıp. Hiç yakıştıramadım." dediğimde bu sefer de o kahkahalara boğuluyormuş gibi görünüyordu.
"Şaka bir yana, yakışmışsınız be kızım. Hiç aklıma gelmezdi de, keşke gelseymiş. Evlilik gördüm." dediğinde hem bozuk aksanına hem de dediklerine gülüyordum.
"Sağol be Kenan, darısı senin başına. Var mı yenge?" sırıtarak söylediğim şeye cevap vermedi Kenan. Demek ki vardı bir şeyler.
"Yok ya, kim olacak sanki?" dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ne o, sen ergenlikten daha çıkamadın kı eşek sıpası? Bana çirkinim bilmem ne rolleri oynama. Yakışıklısın ve gayet de farkındasın. Kimmiş o şanssız kız söyle bakayım." dediğimde oflama ile gülme arasında karışık bir şeyler yaptı.
"Ya bak sen bile diyorsun şanssız diye. Abla, sever mi beni?" uzun zaman sonra bana ilk defa abla diye sesleniyordu. Demek ki cidden bir şeyleri kendi kafasında isimlendirmiş, anlamıştı.
"Kime aşık oldun sen, iyice salaklaşmışsın?" dediğimde kıkırdadı boğuk bir ses tonuyla.
"Alev, çok yanlış birine aşık oldum ben." kaşlarımı çattım iyice. Yanlış birine nasıl aşık olabilirdi ki, kimdi o yanlış kişi?
Ne kadar yanlış birine olabilirdi, kayil falan mıydı yani?
"Ne yanlışı lan, kime aşık oldun? Acunluk yapma." tekrar ofladı. Bu işte cidden bir sorun vardı.
Tamam, Kenan abartırdı ama bu kadar uzun sürmez, normale dönerdi. İşin aslını söylerdi.
"Sofia. Biz görüşmeyi bırakmadık, bana kızabilirsin, haklısın da. O da abisine benziyor olabilir, çok uyardın beni hatırlıyorum. Ama o zamankar hiç bunu hesaba katmamıştım, çocuk sayılırdım ben. Özür dilerim Alev, özür dilerim." dediğinde susturdum onu ben konuşmaya başlayıp onun sözünü keserek.
"Özür dileme, söz geçirebileceğin bir şeyse kalp, geçir bakalım geçirebiliyorsan. Eğer öyle bir şans olsaydı ben abisine yıllar önce hiç tutulmamayı seçerdim zaten Kenan. Kızmıyorum sana, ona da kızmıyorum. Abisini o seçmedi." dediğim sırada içeriye güle oynaya Gözde girdi. Benim ciddi ciddi telefonla konuştuğumu görünce havada salladığı ellerini indirip hoplayarak yürümeyi bırakıp kaşlarını çattı.
Ne oldu der gibi bana bakarken yanıma gelip oturdu. Ben de ona sessiz ol demek için işaret parmağımı dudaklarımın üstüne bastırdım, başını salladı.
Telefonu açıp hoparlöre aldığımda ismini gördüğü gibi kaşlarını çattı. Bacağına dokunduğumda Kenanın konuşmasını bekledi.
"Sen anlatsana baştan sona." dediğimde bir iç çekiş sesi geldi. Konuşmasını bekledik ikimiz de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oyunbozan | mert hakan
Fanfikce'yaptığım oyunbozanlık değil, sadece benim olanı geri alıyorum.'