twelve

460 40 29
                                    

koyu gri straplez üst, siyaha kaçan mini etek, uzun ve bol bir deri ceket ile altın takılar. bir makarna yemek için çok bile.

iamberkankutlu
aşağıdayım ben
bu mesaja "❤️" ifadesini bıraktınız

berkan'ın bana yazdığı ilk zamanlar ona karşı fazla ön yargım vardı. bazı ön yargılarım hala devam etse bile dorukhan ile aramızda geçen olaydan sonra beni yalnız bırakmayışı biraz daha ona karşı olan ön yargımı kırmayı başarmıştı. hem canım şu sıralar çok fazla makarna çekiyordu, hem de berkan'ın günlerdir dilinden düşüremediği o buluşmayı gerçekleştirmenin doğru zamanı gelmişti.

ön koltuğun kapısına yaslanmış telefona bakan bir adet berkan kutlu. güneş gözlüğünü çıkartıp gözlerini büyüttü ve kaşlarını kaldırarak bana baktı, kısa süreli bir ıslık çaldı.

abartılı bir şekilde davranıp beni etkilemeye mi çalışıyordu yoksa en dürüst tepkisi miydi bilmiyorum ama gülümsemeden duramadım. kendi etrafımda bir tur dönüp şımararak gülümsedim. "nasılım berkante?"

berkan belime koyduğum sağ elimi nazikçe çekti ve tuttu, yüzüne doğru yaklaştırıp üzerine nazik bir öpücük bıraktı. "tu es très belle" (çok güzelsin)

elimi bıraktığında samimi bir şekilde yanağından makas aldım. "eyvallah canım benim"

berkan sesli bir kahkaha attığında tüm sitenin duyduğundan emindim. kapımı açıp oturmam için elini uzattığında başımı mahçup olmuş gibi eğip koltuğa oturdum. kapımı narince kapattıktan sonra o arabaya binmeden hemen emniyet kemerimi taktım.

"emniyet kemeri takmanın hızı şaka mı? o kadar mı güvenmiyorsun bana?"

anahtarı arabaya taktıktan sonra cevap vermediğim için suratıma beklenti içerisinde baktı. "güvenmemekle alakası bile yok aslında, ben sen arabaya bindiğinde konuşma vaktimizden kaybolmasın diye yaptım bir kere"

dikiz aynasını kendine göre ayarladıktan sonra park yerinden çıkıp yolda ilerlemeye başladık. "bunu iyi bir şey olarak algılıyorum"

"keyfin nasıl isterse"

yolda gideceğimiz yeri ballandıra ballandıra yarım saat boyunca anlatmıştı. sonunda mekana gelip sipariş verdiğimizde hiçbir şey söylemeden ikimiz de hızla makarnalarımızı yemeye başlamıştık. açlığımız biraz daha gidip yemeğimizi daha yavaş yemeye başladığımızda ortaya bir laf attım.

"bahsettiğin kadar güzelmiş cidden"

berkan kafasını tabağından kaldırıp ağzındaki makarnayı çiğnemesini bitirdikten sonra konuştu.

"bazı şeyleri fazla abartan bir insan olabilirim ama yemekleri asla"

ona güldükten sonra çatalıma biraz daha makarna alıp çiğnemeye başladım. berkan da çatalına aldığı son makarnayı tabaktaki soslar ile sıyırırken ağzının boş olması fırsatıyla konuştu. "bu makarnayı bu kadar güzel yapan şey sosu aslında, maalesef sosun tarifi de yalnızca aşçıda ve berkan ismail kutlu'da var"

ağzımdaki lokmayı yutup çatalın arkasını çeneme yasladım. "krema ve nane olduğu kesin. evde yapmayı denersem benzetebilirim ancak tıpatıp aynısı olur mu bilemem. bir de senden denemek lazım bu makarnayı"

dudağımın kenarında hissettiğim sosu peçete ile temizlerken berkan konuştu. "denemekten zarar gelmez, yakın bir zamanda bana gelirsin ve benim elimden de bu makarnanın aynısını yiyebilirsin"

berkan da aynı benim yaptığım gibi dudağının kenarlarını peçete ile temizledikten sonra düzgünce tabağının yanına koyup gülümsedi. onun söylediklerine istemsizce gülümserken gözlerimi kısıp flörtöz bir şekilde sordum "eve atma teklifi miydi bu?"

berkan söylediğime sessizce gülmüş ve bir elini yanağına yaslamıştı. "eve atma teklifi demeyelim, bu buluşmanın ikincisinin sözünü almayı garantilemek adına yapılan bir teklif diyelim"

boş tabağımı biraz kenara çektikten sonra parmaklarımı masada birbirine kenetleyip karşımda oturan berkan'a yüzümü yaklaştırdım. "çıkart ağzındaki baklayı berkan, ne istiyorsun benden?"

berkan dediğime şaşırıp kaşlarını çattı. "anlayamadım beril, ne baklavası?"

ayağına tekmeyle vurunca gülmeye başladı. onun gülmesi ile benim de gülmem başlayınca kahkahalarımız büyüdü. "bayağı işte, sana hangi sarışın arkadaşımı ayarlamamı istiyorsun çekinme söyle."

berkan da aynı benim yaptığım gibi masanın üzerinde parmaklarını birbirine kenetleyip yüzüme yaklaştı. "herhangi bir arkadaşında gözüm yok, senin davete gelmeni istemem ve bu buluşmayı daha önceden sana teklif etmemin sende bu düşünceyi uyandırmasına üzüldüm açıkçası çünkü sarışınlar yerine esmerler ilk tercihimdir, senin arkadaşın olmayan ve  beril toköz olan esmerler ise tek tercihimdir."

SON PARAGRAFI YAZARKEN OTUZ İKİ DİS SIRITTIM SAKA YAPMIYORUM BERKAN İSMAİL KUTLU SEN NESİN YA

attention, berkan kutluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin