fifteen

626 71 25
                                    

iamberkankutlu
beril
beril
beril
güno

beriltkoz
günaydın berkancım

iamberkankutlu
güno demiştim ama
sen bilirsin🥹

beriltkoz
he güno güno
saat sabahın altısı ama sen bilirsin

iamberkankutlu
malum idman var
erkenden kalkayım kahvaltı içip çay yiyeyim dedim

beriltkoz
HAMSHAMDHWMD ne
kahvaltı içip çay yiyeyim mi dedin

iamberkankutlu
ya beril anla işte
kahvaltı yapıp çay içeyim dedim

beriltkoz
anladıım
afiyet olsunn

iamberkankutlu
pek afiyetli olmuyor çünkü çay içemiyorum
senden bir şey istesem
dalga geçmezsin dimi

beriltkoz
söz veremiyorum

iamberkankutlu kişisinden gelen görüntülü arama

"ay alo, beril"

berkan'ın aramasını saçlarımı düzeltip açtım. strese girmiş taze berkan kutlu suratı ile kahkahamı durduramadım.

berkan kamerayı cevirip tezgahı gösterdiğinde çaylar tezgaha savrulmuş, büyük demlikte ise çaylı su(?) vardı. "berkan sen naptın?"

berkan kamerayı yeniden kendine çevirip ensesini kaşıyordu. "hayatımda ilk defa çay demliyorum? nereden bileyim ben çay nasıl demlenir."

ona önce demliği yıkamasını söyledim. telefonu tezgaha sabitleyip ıslak demliği kuru peçeteyle siliyordu.

"bak şimdi o altta kalan büyük şeyi su ile doldur."

berkan dediğimi yapıp arıtma musluğundan su dolduruyordu. "sonra onu ocağa koy ve altını aç, suyun kaynamasını bekle."

berkan sadece altını ocağa koyup başında beklerken güldüm. "üstteki demliği de kurulayıp içine iki yemek kaşığı çay at, kapağını kapatıp alttaki demliğin üstüne koy ki hem çay ısınır, hem de su daha çabuk kaynar." berkan hiçbir şey söylemeden dediklerimi şüphesiz yapıyordu.

"beril sanırım bu kaynıyor"

"tamam şimdi o kaynayan suyu yavaşça üstteki demliğe dök, dikkat et üstüne sıçramasın"

su fazla koymuş olmalı ki ağırlıktan dolayı elleri titreye titreye dediğimi yaptı. "şimdi boşalan çaydanlığa yeniden su koy, demliğe koyup kısıkta demlenmesini bekle."

berkan dediklerimi yine ve yeniden şüphesiz yapınca bana beklentiyle baktı. "becerebildim mi beril?"

yeni uyandığım için gözümde kalan çapakları parmaklarımla alırken söylediği şeye gülmeden duramadım. "becerdin berkan, aferin sana evde kalmazsın"

berkan tezgahtan telefonunu alıp sırıttı. "ben zaten evde kalmam ama sen bilirsin"

telefonumu yatağımın başlığına yaslayıp dağınık topuzumu açtım ve sıkıca at kuyruğuna çevirdim. "idmanın kaçtaydı?"

berkan gri ağırlıklı bir odada koltuğa uzandığında tahminimce salondaydı. "11 gibi başlıyor, 2 saate çıkarım evden"

başka söylecek bir şey bulamadığımda anladığımı belirten sesler çıkartıp tırnaklarımla oynadım. sessizliği bozan kişi ise berkan oldu.

"gelsene kahvaltıya bana, istersen yani."

"he"

ellerim havada kalıp berkan'a baktığımda berkan kendini açıklamaya çalışıyordu. "yani yeni uyanmışsın belli, çayı da senin sayende demledim o yüzden. bir de hani kahvaltı sözümüz vardı falan o yüzden dedim"

kol saatime baktığımda bugun ki planıma daha çok vardı. berkan'ın teklifine olumlu cevap verip aramayı sonlandırdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

attention, berkan kutluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin