🪞
*0554***: O arabasından indiğin lavuk kimse onu yaşatmayacağım.
*0554***: Demek anan olacak karıyla birlikte bit kadar aklınızla bana oyun oynarsınız ha?
*0554***: Geliyorum Doğa, bunun hesabını sana soracağım. İğnenin deliğine de girsen bulurum seni bu saatten sonra.
🪞
Hayat böyle bir şeydi işte. Sen ümit ederdin, hayat sana ümitlerinin asla gerçekleşmeyeceğini gösterirdi. Bu 3 mesaj, ki kimden geldiğini çok iyi biliyordum, dünyamı dümdüz etmeye yetmişti.
Beni en nihayetinde bulmuştu. Nasıl bulduğunu bilmiyordum ama bunun bir gün yaşanacağını hep biliyordum. Asıl merak ettiğim şu an nerde olduğuydu? Kaldığım pansiyonu biliyor muydu? Eğer biliyorsa buradan hemen tüymeliydim. Ama nereye gidecektim?
Mesajı alır almaz korkudan hattımı söküp atmıştım. Yer takibi yapmasını istemiyordum. Küçük bir sırt çantasına, beni idare edecek birkaç parça eşyayı doldurmaya başladım. Geldiyse tek gelmemiştir buna emindim. Kendi başına iş beceremeyecek kadar korkak birisiydi o, biliyordum.
Beni yüz metre öteden bile kabak gibi açık edecek upuzun saçlarım vardı. Odadan çıkmadan önce ilk işim onları bir şapkanın altına gizlemek oldu. Elimde beni birkaç gün idare edebilecek paradan başka bir şey yoktu. Gerçi idare edebilir miydim onu da bilmiyordum ya.
Odadan çıkmak üzere kapıyı açtığımda genç bir çocukla yüz yüze geldim. Korkuyla bir iki adım geri çekildim. Gözlerim etrafı aramaya başlamıştı çoktan, kendimi savunabileceğim bir şeyler var mı diye bakıyordum.
"Doğa abla ben Emine'yle Zafer'in oğluyum." dedi çocuk. Derin bir nefesle birlikte rahatladım.
"Buyur ablacım?" dedim merakla.
"Aşağıda seni soran bir abi var. Sana ulaşamamış sözde. Doğru mu yalan mı bilmiyoruz o yüzden odanın numarasını vermedik. Bir bak istersen." içim korkuyla çarpıldı. Beni bulmuştu!
"Beni aşağıdaki adama görünmeden buradan çıkarabilir misin? Girişteki kapıdan başka kapı var mı?"
"Abla bir sorun varsa polisi arayalım." dedi çocuk. Hızla başımı salladım.
"Polislik bir durum yok. Aşağıdaki muhtemelen eski sevgilim." diye yalan söyleyiverdim. "Başka çıkış kapısı var mı ablacım?"
"Yangın merdiveni var abla. Gel götüreyim seni." çocuk beni bulunduğum kattaki bir demir kapıya yönlendirdi. "Bu merdivenin aşağısı pansiyonun arka tarafına çıkıyor abla." Çocuğa teşekkür ettim ve başka bir şey söylemesini beklemeden koşarak aşağı indim. Çıkış kapısını açtığımda önce dikkatlice etrafı izledi gözlerim. Dolmuş durağına gitmek için pansiyonun önünden geçmek zorundaydım.
Derin bir nefes aldım. Şapkamı düzelttim. Aradan 4 yıl geçmişti. Beni tanıyamazdı değil mi?
Sakin adımlarla ilerledim. Yolun karşısına geçmek için bir adım atmak üzereydim ki bir ses duydum. "Doğa?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Ayna | Texting
Ficção Adolescente*Yarı texting hikayedir. Yolda aynası kırılan bir araba görseniz, üstündeki numaraya mesaj atar mıydınız? Ben atmıştım. Zaten aynayı da ben kırmıştım.