13. Sanrılar ve Gerçek Kötüler - Kısım 1

2.9K 134 482
                                    

Selam,

Keyifli okumalar, dilerim seversiniz.

İki kısım halinde yayınlanacak bölümünün ilki sizlerle. Şimdiden okuyan yorumlayan gözlerinize sağlık.

Sizleri seviyorum.

Sevgiler

-------

Puslu gözlerinin elverdiği ölçüde önünde uzayıp giden yola bakıyor ve titreyen ellerini görmeye tahammül edemediği için direksiyonu kendisini acıtacak kadar sert sıkıyordu. Babasıyla olan tartışması sırasında evden bir hışımla çıkarak kendini dışarıya zar zor atmıştı. Gözlerine hücum eden yaşlara engel olamayıp uzun süre ağlamıştı, öyle ki üzerindeki tozpembe ve uçuşan kumaştan olan bluzunun rengi yanaklarından sızan gözyaşları nedeniyle koyulaşmıştı. Aklında durmaksızın babasıyla olan konuşmasını devam ettiriyordu. O an aklına gelmeyen, kendini haklı bulduğu her şeyi bir bir yüzüne tekrar söylercesine durmuyordu. Böylesi daha iyiydi çünkü ona kızmaya ve önlerinde durduğu için öfkelenmeye devam etmezse babasına sığınmak isterdi. Şimdiye kadar hayatında olan yegâne varlığı babasıydı.

Tüm hıncına rağmen damağında hissetti kekremsi tuhaf tadın ve kalbinin saçma bir şekilde teklemesinin sebebi de buydu. İçten içe babasının kaygılarına da hak veriyordu, bunun farkındaydı. İnsanlarla rahatlıkla empati kurabilmek çok yönlü kişiliğinin sadece bir özelliğiydi. Ki bu kişi babası olunca onu çok daha iyi anlayabiliyordu. Kızı için korkuyordu, her zaman yaptığı en iyi şeyi yapıp korumacı baba olmaya çalışıyordu. Asi, buna hak verebilirdi eğer tüm kalbi Alaz'a duyduğu aşkla çoktan kuşatılmamış olsaydı.

Aklı karışmış ve düşünceleri birbiriyle savaş halindeyken neredeyse şeritten çıkacağını, yanından dehşet bir korna sesiyle son sürat geçen araç sayesinde irkilerek fark etti. Çok yakından, feci şekilde sonlanabilecek bir trafik kazasını atlatmıştı. Arabada korku içinde bağırırken kendini toplamaya çalıştı. Her zaman övündüğü güçlü iradesinin şu an tekrar yanında olmasına ihtiyacı vardı. Ama aksi gibi bu yaptığında da suç kendinde olduğu için daha yeni duran ağlaması tekrar başlamıştı. Bir elinin tersiyle görüşünü engellemeye başlayan yaşlarını sildi, hala titriyor olmasına dayanamayıp zayıflığına, duygusallığına ağız dolusu küfürler etti.

"Siktir git! Ağlama! Ağlama! Sus artık! Ne istediğine kadar ver!"

Yaşadığı atağın çok eski tanıklığı ve derinlerine gömdüğü bir şeyleri uyandırır hissi tüm vücudunun ürkünç bir şekilde kabarmasına yetmişti. Bunlar, bu kırılımlar ve buhranlar ona kaybolduğu zamanlardan hatıralardı. Çok uzun bir süredir uğramayan ve gelmesini istemediği bir misafirmiş gibi yamacında dolanmaya başlamıştı.

Belki de Kartal haklıydı.

O hala babasının biricik, kırılgan kızıydı.

Bu düşünceyle sarsıldı. Sürüklenirken daha da dibe batmak çok kolaydı ama Asi zorları severdi. Israrla akıntıya ters yüzme isteğine tutundu. Sinirle burnunu çekti ve gözüne ilk gözüken benzin istasyonuna direksiyonunu kırdı. Biraz sakinleşmeli, elini yüzünü yıkamalıydı. Hem aksi gibi benzin ibaresi de bitmek üzere olduğunu belirten kırmızı gösteriyordu. Çok kötü başlayan gününü, yolun ortasında benzinsiz bir şekilde kalarak daha da kötüleştirmese fena olmazdı.

Arabasını benzin ünitesinin önüne gelişi güzel, sınırları umursamadan park etti. Görevlinin şaşkın bakışlarına takılmadı, park yeteneğinin insanların beklenti düzeyiyle aynı olmasının da canı cehennemeydi. Deponun tamamının doldurulacağını söyleyip oradan ayrıldı.

Kötü Kan / AslazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin