Selam,
Keyifli okumalar, dilerim seversiniz.
Biraz detaylı ve ayrıntılarla bezenmiş bir bölüm, bilmiyorum oldu mu, bakalım 😊
Sevgiler
-------
Mekândaki kalabalığın oluşturduğu yoğun gürültü kulak zarına fazlasıyla baskı yapmaya başlamıştı, kafasının içi uğultularla doluyordu. Vücudunda hissettiği baskılar bununla sınırlı değildi, ince bileği onu tutan tanıdık el tarafından sıkı bir şekilde çepeçevre sarılmıştı. Buna rağmen parmak boğumlarını beyazlatacak şiddette, kendi elinde tuttuğu şarap şişesini bırakmıyordu. İlk anda yaşadığı şaşırma hali gözlerinden silinmişti, şimdi daha çok içine düştüğü durumu anlamaya çalışıyor ve karşısında ona doğru bakan açık kahve gözlerin son günlerde sık gördüğü hayallerden ibaret olmayan gerçekliğiyle yüzleşiyordu.
"Alaz, senin ne işin var burada?" diyebildi Asi, az önce ortalığı birbirine katmamışçasına kendinden son derece emin bir şekilde.
Bileğini anlık olarak fazla sıktığını fark etmişti Alaz. Asi'nin buradaki varlığına kendini inandırmak için böyle davrandığı düşüncesi geçti aklının kuytularından, sonra bu düşüncelerin çoğunlukla kullanmadığı duygularından kaynaklandığını huzursuzca fark edip onları kovdu. Ama bu yaklaşımı, bileğindeki elini onu incitmemek için gevşetmesini engellemedi. Bu sırada kavganın ve kafada patlayan bardağın yarattığı etkiyle olanları izlemek için çevrede oluşan kalabalığı yok etmek için Can'a doğru tek kaşını hafifçe kaldırarak sessiz ama içi dolu emrini gönderdi. Çok değil birkaç saniye sonra az önce merakla bakan gözler, çekinerek ve ürkerek kendi âlemlerine dönmek durumunda kalmıştı. Alaz mekânın ortasında birinin beynini bile patlatsa içerdekiler sağır olur ve önlerine bakarlardı, onun mekânlarında kurallar çiğnenemeyecek kadar netti.
"Burası mahkeme değil Asi kız, burada soruları ben soruyorum, karşı taraf cevaplıyor." kaşlarını hafifçe çatmış ve vurgulu konuşmuştu. Onu gördüğünde yüzüne yansıyan memnuniyetle karışık ifadesini gizlemesi gerekmişti.
Bir yandan boşta olan eliyle Asi'nin elindeki şişeye uzanmış ve almak için hamle yapmıştı. Sert bir dirençle karşılaşmış, hedefine ilk seferde ulaşamamıştı.
Tanıdığını sandığı Alaz'a hem benziyor hem de benzemiyordu. Bakışlarında ve yüz hatlarında daha önce beraber geçirdikleri zamandan farklı olarak oldukça sert bir ifade vardı, giyim tarzının gösterişinden bir şey eksilmemişti. Yazlık keten ve açık renk kumaşları bırakmış, gecenin içine daha da karışmak istermişçesine koyu tonlarda simsiyah giyinmişti. Bu durum gözlerinin olduğundan daha koyu görünmesini neden oluyordu, ama güneşin ve kendisinin öptüğü teninin rengi onunla tanıştığı gün olduğu gibi ilk dikkatini çeken, içini hoş tutan şeylerden biriydi.
Ancak etrafa salladığı kızgın bakışları ve bunların karşı taraflarca anında ciddiye alınıp, karşılık bulması Alaz'ın buradaki normal bir seyirci olmadığını anlamasını sağlamıştı. Asi onun hakkında tek bir bilgi bilmezken hatta adının bile gerçek olduğuna emin değilken, o kendisine Asi Karaca olarak seslenmiş ve avukat olduğunu biliyordu. Yollarının tekrar nasıl keşişmiş olabileceğine olan merakı giderek artıyordu. Elindeki şişeyi almaya çalıştığında vermemeye kararlıydı.
"Avukat olduğumu biliyorsan, şu an beni bu şekilde tutarak neye bulaştığının farkında olmalısın." aynı anda tuttukları elindeki şişeyi, dudaklarını birbirine bastırarak hırsla çekmeye çalışıyordu ama Alaz'ın uyguladığı yoğun güç buna izin vermiyordu.
Yüzüne alaycı bir gülümseme yayılmıştı Alaz'ın. "Seni ikinci kez kurtarıyorum, şu ısrarla bırakmadığın şişe hedefini bulsaydı, olacakları, başına alacağın dertleri iyi biliyor olman gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Kan / Aslaz
Fiksi PenggemarKirli dünyanın içinde temiz kalabilir misin? Ya ilkelerinle ters düşersen? Asi ve Alaz, taban tabana zıt iki dünya. Çarpıştıklarında ya bir olacaklar ya da birbirlerini yok edecekler. İlk kez karşılaştıkları ılık bir yaz gününde hayatın onlara geti...