İdmandan sonra bacaklarım sızlıyordu. Bugün yemeğe çıkaramayacaktım anlaşılan.
Vlahovic'in bana el sallamasıyla bende elimi salladım ve arabaya bindim. Bacaklarım ciddi anlamda kırılıyor gibi hissediyordum. Arabayı bile zar zor çıkarmıştım park yerinden.
Bir şekilde evin önüne geldiğimde elimle masaj yaparak kapıya ilerledim.
Zile bastıktan sonra kendimi biraz toparladım ve kapı ardından gelen yürüme sesiyle gülümsedim.
"Hoş geldiin."
"Hoş buldum güzelim."
Yüzüme baktığında gülümsemesi silinmişti. Çatık kaşlarıyla birlikte elini yüzüme çıkardı ve omzumdaki çantayı kendi eline aldı.
"Kenan bu suratının hali ne? Sabah seni böyle göndermedim ben."
Beni koltuğa oturtturduğunda ona ayak uydurdum ve kafamı yastığa yaslayarak gözlerimi kapadım.
Koşma sesiyle birlikte gözlerimi araladığımda Funda hızla yukarı çıkıyordu.
Biraz sonra yanıma geldiğinde gülümsedim. Elinde kremlerim vardı.
Bu kremleri acımı dindirmesi için sürdürüyordum kulübün ayarladığı kişiye. Evde de vardı her ihtimale karşı.
Funda yere oturmuş kremleri okurken yattığım yerden oturur vaziyete gelerek elindeki kremi aldım.
"Sevgilim acısı devam ederse çağırırım yaparlar."
Funda elindeki boşluğa baktıktan sonra bana dönmüştü.
"Hayır çağırma kimseyi, ben yapmak istiyorum Kenan."
Elimden almaya çalıştığı kremi yukarı çıkartıp ona engel oldum. Ona masaj yaptıramazdım.
"Kenan sinirlendirme beni."
Boylarımızı eşitlemek adına kalktığında bende kalktım ama o sırada ayağıma fena bir kramp girmişti.