"Gidecek misin?"
"Tabii ki hayır Mile. Bunu sana yapamam." Mile onun bardağındaki rakıyı tazeledikten sonra dudağını ıssırdı. "Belki de gitmelisin. Bu düğün orayı görmen için son şansın olabilir."
"Allah aşkına ne alaka? Atina'ya gittikçe yanından geçerim."
"Hande şey..."
"Mile bir problemi daha kalbim kaldıramayacak artık."
"Oya boyamayı vesaire düşünüyormuş evi."
"Kadın safi zarar ya. Varoluş amacı birilerine zarar vermek mi bunun?" Mile sandalyeye astığı ceketinin cebinden davetiyeyi çıkarıp ona verdi. Hande davetiyeyi eline alıp incelemeye başladı. "Ne kadar da eminlermiş kazanacaklarına."
"Ebrar öyledir. Girdiği bütün savaşları kazanır."
"Sen nasılsın peki? Onları gördükten sonra yani."
"Kalbim acıyor. Ama mutluyum onun adına."
"Düğüne gelmeyi kaldırabilir misin?"
"Hande senin için her şeyi yapacağımı biliyorsun."
"Yok, bence Ebrarı görmek istiyorsun." Hande Mile'nin telefonunu alıp "Nikah Masası" açtı. Mile gülüp kadehlerini tokuşturduktan sonra bir dikişte bütün kadehi içti.
○°•●•°○
"Mile!" El sallayan Lale'ye doğru üçü de hızla yürüdüler. "İyi ki geldin." Dedi Lale ona sarılırken. Mile yanağını öpüp ayrıldı. Ardından koltuklarda oturan Ahmet'in yanına oturup kafasını omzuna gömdü. Ahmet de saçını okşayıp gülümsedi. "İstemiyorsan zorunda değilsin biliyorsun değil mi?"
"Onun tamamen başka birine ait olduğunu görürsem vazgeçebilirim belki."
"O yıllardır Oya'dan başka birine ait. Ama o kişi anlamayı reddediyor. Şuan buradaysak da onun yüzünden."
"Annemler nerede?"
"Ebrarla Gucci'ye gittiler. Televizyonda görmüşler ne olduğunu merak etmişler." Mile gülüp kafasını Ahmet'in omzundan kaldırdı. O sırada arkasından resmen bağırarak gelen annesine bakakaldı. Ayağa kalkıp sarıldı. Annesi ne kadar bırakmak istemese de ayrılıp gülümsedi. "Demek bensiz Yunanistan'a gitmeyi planlıyordun Neroş."
"Hayırsız kızım benim. Gel desem de gelmezdin ki."
"Anne bir deneseydin ya."
"Sus işin düşmüş. Biliyorum. Anlattı Ebrar bana." Arkasında ona bakmamaya çalışan Ebrarla göz göze geldi. "Ne çok şey söylerdi Ebrar sana. Unutmuşum."
"Tabii sen annene bile dört yıl haber vermeyince biz de ajanlıkta uzmanlaşıyoruz Melissa hanım." Mile göz devirip Ebrarın annesine sarıldı. "Emine'm şarap gibisin valla. Yıllandıkça güzelleşiyorsun! Bu ne güzellik?"
"Ben bu kıza küs kalamıyorum!" Emine Hanım ona sarılınca Ebrar dışındaki herkes güldü. Neriman Hanım da Ebrarın elini tutup sarılma çemberine ortak oldu. "Bana şarap gibi kadınsın demedi. Ben sarılmak istemiyorum Neroş."
"Sen olsan olsan sirke olursun be!"
"Neroş şunu susturur musun? Aksi takdirde ben susturacağım."
"Annecim bölme iki dakika olayı Ebrar." Ebrar omzunu silkip kenara geçti. Mile ile annelerin sarılması bitince ona dil çıkardı. Mile de yüzünü ekşitip arkasında bekleyen Hande ve Zehra'ya döndü. "Tanıştırayım bu genç kızlar benim annelerim." Dedi gülerek. Hande Zehra'dan önce davranıp elini uzattı Mile'nin annesine. "Hande ben de. Annem için özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nepenthe, ebgas
Fanfiction"Nepenthe gelecek. Acılarını hafifletecek. Yanacaksın. O seni okyanusa bırakacak. Her şeyi birlikte aşacaksınız."