AYNI SON

166 10 0
                                    

Çiftliğe gittiğimizde efsanesi bol olan dağlara çıkmak için annemden zar zor izin almıştım. Babam o dağlarda kaybolduğundan beri çiftliğe gelmek bile istemezdi. Kardeşim ne kadar benimle gelmek istese de küçük bir oyunla onu ikna etmeye yetmişti. Uygun bir şeyler giyip çıktım. Tek başına bir dağa çıkmak ne kadar tehlikeli olabilirdi ki?

Yola çıktım ve yakınlardaki bir dağa doğru ilerlemeye başladım. Ne kadar çıktığımı hatırlamıyorum. Bir şarkı mırıldanırken ilerdeki bir mağara ağzı dikkatimi çekti. Duyduğum efsanelerdeki gibi heyecanla mağaraya yaklaştım. İçeriden mırıldanma sesleri geliyordu.

Yakın bir kayanın arkasına geçerek neler olduğunu görmeye çalıştım. Bir adam ellerini beline sarmış öne, sağa ve sola üçgen olacak şekilde sallanıyor ve sessizce bir şeyler söylüyordu. Yanında başkaları da olabileceğini düşündüm. Mağaraya daha yakın bir kayalığın arkasına geçtim. Tahminim doğruydu. Başkaları da vardı. Ama ruhlarının olmadığından emindim. Hepsi parçalanmışlardı.

Korkudan nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Her nefes alışımda geri vermeye vakit bulamıyordum. Kalbim ağzımda atıyordu sanki. Efsaneler doğruydu. Kaçmak istedim ama bacaklarımı hissetmiyordum. Olduğum yere çöktüğümde dizlerim parçalanmıştı. Acısını ölüm açsıyla tartmaya çalışırken puslu gözlerimden adamın gölgesini gördüm. Gözlerimi ovuşturduğumda yüzünü gördüm.

Sanki birisi çığlık atıyordu. O bağırdıkça korkumu kusuyordum. Ama dur! Bu çığlık atan bendim. Nefesim kesilip boğazımdaki damarlar patlayana kadar bağırmıştım. Ağzımdan boşalan kan taşları boyayıp küçük bir gölet oluşturmuştu bile. Kaçmalıydım. Hem de hemen. Zar zor kalkarak koşmaya çalıştım. Sürekli dengemi kaybediyordum. Beynimin parçalandığını hissediyordum. Koştum, koştum, koştum.

Arkama bakmak yemiyordu açıkçası. Eve yaklaştığımda kardeşimin bahçede oynadığını gördüm. Eve girmek için bir hamle yaptığım sırada kardeşimin çaresiz ama kuvvetli ve gittikçe kısılan çığlığını duydum. Arkamı döndüm ve gördüğüm görüntüyle yıkıldım. Kardeşimin gözleri yerde, bedeni onun sırtındaydı. Onu gören gözere yapıyordu bunu.

Bana yaklaştı. Ayağa kalktım ve can havliyle kaçmaya çalıştım. Çok yakınımdaydı. Nefesini yüzümde hissediyordum. Sağ elini alnımdan sol gözüme doğru indirdi. Ayakkabıma damlayan salyaları her seferinde ürpermeme neden oluyordu. Görmüştüm onu. Kaçışım yoktu. Kulağıma eğilerek fısıldadı.

"GÖZLERİN BABANA BENZİYOR. TADININ DA BENZEMESİNİ UMUYORUM."

-Die angel

Yorum yaparak beğenip beğenmediğinizi belirtebilirsiniz. Teşekkürler :)  

Kısa Korku HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin