3

52 5 4
                                    

Ecem gözlerini yavaş yavaş araladığında bileklerindeki sıkı bağlanmış iplerden dolayı uyuştuğunu hissetti. Bacaklarını hareket ettirdiğinde her yerinin uyuşmuş olduğunu anladı. Daha fazla hareket etmedi.

Diğerleri de tek tek uyanıyordu. Hepsi uyanmış tartışmaya başlamışlardı.

Sadece Aylin hiç kıpırdamadan yatıyordu; onun elleri ise demir zincirle ince bir demir kolona bağlanmıştı. Ağzı bantlanmıştı. Oysaki diğerlerinin ağızları açıktı.

Aralarında dün gece olanları hatırlayan fazla yoktu. Zorluk çıkardıkları için bayıltılmışlardı. Ama yavaş yavaş hatırlamaya başladılar. Adamları karanlıkta fazla görememişlerdi.

Aylin'in neden böyle bağlandığını merak ettiler. Aylin'e seslendiler. Ama hiç hareket etmiyordu.

İplerden kurtulmaya çalışıyorlarken içeri giren adamları farkedip durdular. Efe;

-Siz kimsiniz? Neden bizi böyle bağladınız? Aylin niye uyanmıyor. Ne yaptınız ona diye soru yağmurunu başlatti. Hepsi bir şeyler sorup duruyordu.

İçeride üç adam vardı. Dışarıda ise iki adam vardı.

Adamların hepsi aynı boydaydı. Hepsi kel ve hepsi aynı siyah takım elbiseyi giymiş ve aynı gözlükleri takmış olduğu için ayırt edilemezdi. Kulaklarına takılmış olan cihaz bogazlarına doğru uzanıp boğazlarını sarmıştı.

" Sesleri bu cihaz sayesinde değişiyor olmalı." diye içinden geçiren Mert; bileklerindeki ipi çözmüştü ama belli etmiyordu. Adamlardan biri:

-Arkadaşınızın bir şeyi yok. Dün avaz avaz bağırıp kaçmaya çalışınca bizde bayıltıp sıkıca bağladık. Sakın kaçayım bağırayım demeyin sizide aynı böyle yaparız. Dedi ve abartılı bir kahkaha attı.

Bizimkiler korkmaya başladı. Bahar titrer bir sesle:

- peki ne zaman uyanır. Diye sordu.

Bu sefer kapının kilidini kontrol edip bir yandanda konuşmaları dinleyen başka bir diğeri:

-Az sonra uyanır. Kilit sağlam. Dedi ve "küçük" diye dışarıya biryere seslendi.

Küçük bir çocuk koşarak kapıya geldi. Bu çocuk yetim bir çocuktu. Annesi ve babası yoktu. Bu mafyanın eline düşmüş ve onlara çalışır olmuştu. Ayak işlerinin hepsini yapıyordu.

Küçük diye seslenilen küçük çocuğun bir adı yoktu. Küçük kara tenli kir icinde pis kıyafetler giyiyordu.

Adam:
-bunlarla hiç konuşmayacaksın. Yemek su ihtiyaçlarını sen halledeceksin. Sorularına cevap vermeyeceksin. Onlarla konuştuğunu görürsem senide bağlarım. Dedi

Çocukta başını tamam anlamında başını salladı. Onlardan korkmuyordu. Çünkü: onlardan eziyet ve işkence çekmeye alışmıştı.

Hepsi odadan çıktı. Aylin kendine gelmişti. Halini görünce korktu. Diğerleri onu yatıştırdı. Ama hepsi korkuyordu aslında.

Kim bilir anneleri nasıl merak etmişti. Bahar;

-Burdan kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız.izlediğim filmlerde iplerden kurtuluyorlar. Baş parmağını. Yerinden çıkarıp ipi kolayca çıkarıyorlar. Ama canımız çok acıyabilir. Dedi

Mert: sakın denemeyin kemiğiniz kırılabilir ve bu kalıcı sakatlığa yol açabilir. Hem ayrıca ipler çok gevşek bağlanmış. Çözebiliriz. Dedi ve ellerini gösterdi.

Diğerleri görünce çok sevindiler. Mert hepsinin ellerini çözdü. O sırada Küçüğün bağırma sesleri geliyordu. Efe ve Mert el çabukluyuğuyla Aylin'i de çözdüler.

Aylini bilekleri turuncu turuncu zincir küfü olmuştu. O sırada kapının kilidi açılmaya başladı. Hepsi yerlerine geçip kollarına ipleri yalandan doladılar.

İçeri gelen Küçüktü. Küçük bunlara hiç aldırmadan işini yapıp çıkıyordu. Ecem yalvarırcasına Küçükten yardım dileniyordu. Bizim tatlı Ecem tüm yolları denemiş sonunda Küçüğün ilgisini çekebilmişti. Mert söze atlayarak diğerlerini susturdu ve:

-Küçük! Lütfen bize yardım et. Eğer bize yardım edersen ve çıkış yolunu gösterirsen seni de yanımızda götürürüz. Lütfen. Bunlarla kalıp hayatını bunlara çalışarak geçiremezsin. Dedi.

Küçük buradaki zorlu ve kötü hayatını düşündü. Cok mutsuz ve yalnızdı. Fakat bu adamlar onları bulur ve istese onları bile öldürürdü.
Çocuklara kızarak:
-Hayır. Onlar size cevap verdiğimi bile anlarsa çok kızar. Benim evim yok. Ailem yok. Sizinle gelsem bile sokakta açlıktan ve evsizlikten daha kötü olurum. Dedi ve gözlerinden birer damla yaş döküldü.

Ecem dayanamayarak:
Ağlama lütfen. Dedi üzgün bir şekilde.
Devletin bir sürü barınma evleri var. Oraya gider ayrıca okula da başlarsın. Hem sürekli ziyarete gelir sana kurabiye getiririm. Dedi gülümserken çocuğun gözlerini sildi. Kücük biran ümitlense de geri cekilerek bağırmaya başladı. Çocuklar apar topar arka kapıyı zorlayarak açıp ormana daldılar.
Once iyice kaçıp izlerini kaybettirdiklerini düşündükleri zaman Efe hemen bir ağaca tırmanıp etrafı kolaçan etti. Adamlar biz açısından pek endise duymadılar ki ormanda görünmüyorlardi. Efe agaç evlerini gorup eliyle orayı işaret etti. Ağac eve vardıklarında ceset yoktu ve kücük bir notla karşılaştılar...

'".......OYUN DAHA YENİ BAŞLIYOR......"'

Yıl Sonu MacerasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin