yurda döndükten sonra zaten yol yorgunluğumuz da olduğundan dolayı çok oyalanmadan üzerimizi değiştirip yataklara girmiştik. uyumadan önce jisung'un doğum günü hakkında birkaç şey düşünmüş, sabah kalanlarla da konuşma kararı almıştık. boşluğumuz kısa olduğundan dolayı doğum gününü biraz erken kutlamayı düşünmüştük. diğer türlü maçımıza kısa süre kala soyunma odasında ufak bir mum üfleme merasimi düzenliyorduk ve havada kalıyordu.
yarını bu doğum günü olayını ayarlamakla geçirme konusunda karar kıldıktan sonra rahat bir uyku çekmiştim. erken kalkmamızı gerektiren bir durum yoktu, yetişmemiz gereken bir yer de yoktu.
günün neredeyse yarısını uyuyarak geçirmiştik. hatta telefonlarımız çalmıştı ama tabii ki de açmamıştık. boş bir zaman yakaladığımızda hyunjin ve benim odam aynen bugün olduğu gibi günün yarısında sessiz olurdu. diğerleri çoktan uyanıp kahvaltılarını yapmış, günün kalanında ne yapacaklarını ayarlarlardı.
bugün ne hikmetse hyunjin benden erken uyanmış, yatağımın dibinde bağdaş kurup beni uyandırma çabasına girmişti.
"kim seungmin!"
uyarı dolu sesiyle ismimi söyleyip parmağıyla omzumu dürtmeye başladığında henüz ayılamadığım için omzum sallanıp duruyordu. uyku sarhoşluğuyla bir şeyler mırıldanıp sırtımı ona döndüğümde bir müddet durmuştu, ben de uykuma kaldığı yerden devam edebileceğim için mutlu olmuştum derken ani bir atak gelmiş, hyunjin sırtıma sert bir tokat indirmişti.
"bana kıçını dönemezsin, kalk dedim!"
sırtımdaki acıyla yüzümü buruşturup ani bir hareketle yatağımda doğrularak çatık kaşlarımla ona baktım. o da muhtemelen bana vurduğu elini sallayıp gülümsemişti.
"servis attığım elimi kullanmamam lazımdı sanırım."
sevimlilik yaparak gülümsediğinde tek dudağımın kenarı yukarı kıvrıldı. hatanızı telafi etme konusunda hyunjin'den ders alabilirsiniz. ne yapıp ediyor ve ona neden kızdığınızı bile unutmanıza neden oluyordu.
"bensiz güne başlayamıyor olabilir misin hyunjin?"
tespitimle birlikte onu kızdırma mesaimin başladığını anlaması uzun sürmemişti. yüzündeki gülümseme solarken başını sallayarak beni taklit ettikten sonra oturduğu yerden kalktı.
"hatırlarsan bugün jisung'un doğum günü için ayarlama yapacaktık. meraklın değilim."
gayet de meraklımdı bu arada. övünmek gibi olmasın ama en iyi anlaştığı arkadaşı bendim çünkü ne kadar zıt karakterlerimiz olsa da birbirimizi tamamlıyorduk.
yatağımdan kalkarak ellerimi belime getirip gerinirken hyunjin de ara sıra ne yaptığımı kontrol ediyordu. bugün biraz sabırsız gözüküyordu ama çok da üstünde durmadım.
"herkes nerededir kim bilir, chan hyungu mu arasak? o organize ederdi hepimizi."
organizasyon konusu gündeme geldiği gibi chan hyungun arkasına saklanmaya çalışmam hyunjin'in gözlerini devirip ağzında bir şeyler gevelemesine neden oldu ama sorgulamadım. bence mantıklıydı, adam liderlik yapmak için doğmuştu resmen.
"sen uyanana kadar biz grup açtık, göl kenarında yapacağız doğum gününü. onlar çoktan hazırlıklara başlamıştır."
ben uyanana kadar her şeyin planlanmış olması ucundan işkillenmeme neden olsa da bozuntuya vermeden hyunjin'i onayladım.
karnımın acıktığını hissederken yatağımı toplamaya başlamıştım bile. ne yiyebileceğimizi düşünürken hyunjin zihnimi okumuş gibi konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loveball [seungjin]
Fanfictionvoleybol takımında olan seungmin ve hyunjin'in arkadaşlık ilişkileri aşka evrilir.