Bölüm 6: Üst Kattaki Çocuklar

103 11 20
                                    


***

Şu sıralar hava hala güneşliydi bu yüzden yurtta kalmadım. George her zaman kanepede oturuyordu ama Hugh, Simon ve ben yürüyüşe çıktık. Simon bizi genellikle koşu yaptığı ormana götürürdü.

Ormanın derinliklerine giden rotayı takip ettik ve Kelly bataklığına ulaştık. Simon'ın koşu parkurunu sevmiştim çünkü sessiz, gözlerden uzak ve az sayıda insan vardı. Yürüyüşün ardından Simon ve Hugh birkaç tenis maçı oynadı. Tenis oynamayı bilmiyordum bu yüzden tribünlere oturup izledim.

Şaşırtıcı derecede huzurluydu. Ancak gardımı indirecek kadar aptalca bir şey yapmadım. Ayrıca intikamı da unutmamıştım. Jerome'u sırf yaklaşmadı diye yalnız bırakacağımı düşünmek büyük bir hata olurdu. Bana yapılanların karşılığını mutlaka verecektim. Aynı şey Jerome için de geçerliydi.

Mümkünse onun kırbacıyla intikam almak istiyordum. Çok canlandırıcı ve hoş bir deneyim olacaktı. Jerome için bundan daha büyük bir aşağılama olamazdı. At kırbacıyla vurulduktan sonra bile böyle gülümsemeye devam edip edemeyeceğini görmek istiyordum.

Ne olduğunu anlamayadan bir haftada okul başlamıştı. Jerome'un okul penceresinden ata binişini izlerken, sonunda intikamım için bir fikir buldum.

Salı günü yağmur yağıyordu. Hava planlarım için mükemmeldi. Kendimi iyi hissederek uyandım ve banyodan çıktığımda Simon beni bekliyordu. Yarayı gördüğünden beri her sabah banyodan çıktığımda morluk için sürüyordu. Alışılmadık derecede heyecanlı halimden şüphelenmiş gibiydi ama her zamanki gibi sormadı.

O gün zaman yavaş ve sinir bozucu bir şekilde geçti. Son dersim olan sıkıcı matematik biter bitmez doğruca ahıra koştum. Ahır yağmurdan dolayı nemli ve rutubetliydi ve oldukça rahatsız ediciydi. Neme aldırmadım. Keskin bir tırpan aldım ve ahırın girişindeki saman yığınının arkasına saklandım. Jerome yağmurda bile yağmurlukla atına binerdi. 

Gelecekti.

Saat daha öğleden sonra birdi; genellikle saat ikide ata binmeye başlardı. Atıyla hareket ettiği zaman ona vuracaktım. Peki ya Jerome attan düşer ve at tarafından ezilerek ölürse? Böyle bir şey olmayacak ama olursa da şimdiden özür dilerim. Her halükarda, planım Jerome'u öldürmek değildi.

Jerome'un ata binmesini yakından takip etmem sonucunda onun alışkanlıklarından birini keşfetmiştim. Jerome at kamçısı kullanmasa bile ata binerken onu daima tek elinde tutuyordu. Atından düştüğünde mutlaka kamçısını düşürürdü. Ve kamçısını ilk almak yerine, tepki veren atın kaçmasını önlemeye ya da onu sakinleştirmeye çalışacaktı. O sırada kamçıyı elinden almayı düşünüyordum. Kampüsteki yağmur nedeniyle oluşan yoğun sis sayesinde, Jerome'u kamçısıyla canımın istediği kadar küçük düşüreceğim.

Plan sorunsuz ilerledi. Jerome'u beklemek sorun bile değildi. Öğleden sonra saat ikiye işaret eden zil çalar çalmaz, Jerome ahırda belirdi. Beklendiği gibi yağmur nedeniyle ahıra kimse gelmemişti bu yüzden yalnızdı. Nefesimi tuttum ve saman yığınının arasından Jerome'u izledim. Jerome sert deri tozluklar, deri bir ceket ve bir şapka takıyordu. Atını çıkarıp ona bindiğinde gerginlikten ensem sertleşti.

Jerome'un atı yavaşça girişe doğru yürüyordu, toynaklarının sesiyle kalbim çarpıyordu. At hiçbir sorun yokmuş gibi samanları eşeledi. Bu fırsat kaçırılmayacak kadar iyiydi. Hiç tereddüt etmeden, önümden geçen atın güçlü ve büyük sağrısına sopayı sertçe sapladım.

At acı içinde kişnedi ve ön ayaklarını kaldırdı. Beklenmedik bir şekilde Jerome eyerden kaydı ve düştü. At bağırıp yağmura atlarken, ben de çamura atladım. İşte o zaman başımın belada olduğunu anladım.

Bad LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin