8

61 7 79
                                    

Anlattığı her şey sanki gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiyordu. Ruh eşi olmamız, ruh eşi izimiz, benim için insan olmayı istemesi bunların hepsi beynimden vurulmuşa döndürüyordu beni. Bunca zaman benim yüzümden acı çekmesi kendimden nefret etmeme sebep oluyordu.

Şimdi ise karşılıklı oturmuş ikimizden birisinin konuşmasını bekliyorduk. Muhtemelen benim tepki vermemi bekliyordu. Çünkü bana yalan söylemişti, aslında pekte yalan sayılmazdı. Yani ilk gün bana bunları anlatsaydı herhalde inanmaz belkide onu orada bırakırdım.

" Ne söylemem gerekiyor bilmiyorum. Muhtemelen senden hoşlandığımı artık biliyorsundur. Sadece ruh eşi olayı benim için olağanüstü bir şey. Bilirsin biz insanlar sade varlıklarız. Ama bilmelisin ki hayatım boyunca hissetmediğim duyguları senin için hissediyorum. Benden gitmeni asla istemem, ne gerekiyorsa yapmaya hazırım."

" Her şey için çok özür dilerim. Yine de sana önceden söylemem lazımdı. Dediğim gibi ben sana uzun süredir aşığım, eğer beni kabul edersen seninle birlikte olabilirim. Benim için yapabileceğin tek şey bu."

" Seni her şeyinle kabul ediyorum. Bu zamana kadar başıma gelmiş en iyi şeysin. Senden önce hayatım yoktu bile. Kısacık sürede beni kendine bağımlı ettin. Neredeyse her şeyden, herkesten seni kıskanır durumuna geldim. Lütfen benden gitme."

Dayanamayıp ona sıkıca sarıldım. Mis kokusu beni sakinleştimeye yetiyordu. Parlak tenine minik öpücük bırakıp geri çekildim. Biraz daha sarılsam bayılır giderdim güzelliğinden çünkü.

" Senden istesem de gidemem. Unutma senin için geldim zaten buraya. Benim her şeyimsin. Okadar çok seviyorum ki seni bazen keske senin kalbinde yaşasam diyorum. Böyle oraya kıvrılıp hiç çıkmasam hep orda kalsam diye hayal ediyorum."

Ağır geliyordu sevgisi bana. Ömrü hayatımda kimseden duymamıştım bu güzel sözleri. Kimse beni bu kadar güzel sevmemişti. İşte ozaman kendime Yoongi' yi ne olursa olsun seveceğime yemin ettim. Bu güzel aşkı ellerimle istemezdim. Artık bir ruh eşim vardı.

Ellerimle yüzünü kaldırdım. Parlak beyaz teni, yüzü her yeri kızarmıştı. Dayanamayıp güzel dudaklarından tekrar öptüm. Ne yaparsam yapayım karsi kalamıyordum ona.

Dudaklarımı yavaşça hareket ettirdim.
Onun karşılık vermesiyle işler daha da kızışmıştı. Önce alt dudağı emdim o ise benim üst dudağımla ilgileniyordu. Dilimi de araya katıp onun güzel yuvasına ulaştım. Adeta ağzım bir şölen yaşıyordu. Ondan kazandığım inlemeye hoşuna gittiğini anlamıştım. Daha fazla ileriye gitmemek için dudaklarımı çektim. Yüzümüz hala yakındı ama dudaklarımız değmiyordu. İkimizde soluk soluğa kalmıştık.

Gözlerimi yavaşça aralayıp onun yüzüne baktım. Gözlerini kapatmıştı, ağzı ise yarım aralı ve dudakları öpüştüğümüzden dolayı şişmiş durumdaydı. O an gözüme dünyanın en güzel görüntüsü gibi geldi. Dayanamayıp hızlıca dudaklarına tekrar öpücük kondurdum.

O ise utanıp kucağıma çıkmış yüzünü de boynuma saklamıştı. Belini kavrayıp sıkıca sarıldım ona. Güzel kokusunu almak için yumuşak mavi saçlara burnumu daldırdım. Şuan kendimi dünyanın en huzurlu insanı gibi hissediyordum.

" Seni ne olursa olsun asla bırakmam. Seni kendimden bile çok seviyorken bunu yapmam dünyanın en aptalca şeyi olur. "








Eveeeeeet lütfen önceki bölümü okuduğunuza emin olun. Kisa bir bölüm oldu ama idare edin lütfen.

Biraz saçmalamış olabilirim affola. Neyseeeeeee oy ve yorumlarınızı bekliyorum bebiklerrr

Kendinize iyi bakinnn babayyy 🏃🏾💞
Gi~

Pearl Of The Sea | taegi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin