Umare'den:
"Esselamu aleykum va Rahmetullahi va Berakatuhu"
"Esselamu aleykum va Rahmetullah" avuçlarımı birleştirip kaldırdım. "Ya Allah! Ey Rabbim! Sen ki herşeye kadirsin. Ol dersin ve oluverir. Bütün dünyanın sahibisin. Gaybı bilensin. Kalbimizdekini bilensin. İşiten ve görensin. Şu aciz kuluna yardım et Rabbim. Annesinden babasından ayrı düşen çocukları aileleri ile kavuştur... Bizleri senden başka kimseye muhtaç eyleme! Muhammed Özcanımı annesine - bana geri getir Rabbim.. Sana Tevekkül ettim ve senden yardım diliyorum" iç çekip ayaklandım. Seccadeyi katlayıp dolaba koydum ardından namaz giysimi çıkardım.
Bu gün Asiyenin annesi ile babası gelmişti gidip bi onlara uğrasam fena olmaz! Dolaptan siyah çarşaf, etek, şalvar, peçemi çıkarıp giyinip çantamıda taktıktan sonra telefonumu alıp evden çıktım.
Sakin geçen günlerin ardından telefonumdan yine arama sesi geldi. Gözlerimi bayıp telefonu çantamdan çıkardım. *bilinmeyen numara* yazısıyla duraksadım.
Kalbim küt küt atarken telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Umare?" ses çok tanıdıktı. "Evet.. Kimsiniz?" karşıdaki şahıs çok hızlı bi şekilde konuşmaya başladı. "Benim Faikin ablası!! Umare Muhammed bizim yanımızda ama annem vermiyor! Hakkını helal et! Elimden geleni yapıyorum! Oğlun iyi! Seni yine arayacağım" deyip telefonu kapattığında göğüsümden çıkacak gibi kalbim atmaya başladı.
Gözlerim kararıken direkten tutup derin nefes almaya başladım. Ayağımda ve kollarımda takatim bitince telefon elimden düştü ve anında yere düştüm. Derin nefesler alarak direğe yaslandım.
Ben kendime gelmek için çabalarken bi kız yanımdan geçerken "sen benim sevgilimin çalıştığı yere gelen kız değil misin?" dedi. Gözlerimi hafif açıp soluma baktım kızı dikkatle inceledim sarı saçlarının belirli kısımlarını pembeye boyamıştı yüzünde makyaj vardı ve siyah crop ile beyaz kargo pantalon giymişti.
"Sen?" dükkana gelen kızdı bu. "Evet ben. Geçen korktucuydun ama şimdi daha çok korkutucusun. Ne işin var yerde" gözlerimi devirip iç çektim "seni alakadar etmez."
"Ayrıca Sevgilim derken?"
"Ebu Hureyre işte" kaşlarımı çattım. İmkanı yok. Ebu Hureyre öyle biri değil bile! "İnanmam. O öyle biri değil" dediğimde ofladı "aman sanane ya! Sanki tanıyorsun"
"Evet tanıyorum" yavaşça ayağa kalktım. "Nerden?" diye sordu yanıma gelip. Ayakındaki topuklu ayakkabısı yere değdikçe çak çuk diye sesler çıkarıyordu. "Bizim kafede çalışıyor" dediğimde hah diye bir ses çıkarıp güldü. "Demek o cafe senin bende diyorum bunun gibi birinin orda ne işi var diye pff"
"Sadede gel derdin ne?" dediğimde etrafa baktı kolumu tutup "Ebu Hureyre senlik değil canısı" dedi.
"Bak tanıyom ben sizleri her erkeğe yavşamalar falan"
"Ebu Hureyre ile işim yok benim" dedim kolumu çekip. "Sana sır vereyim mi?" dediğinde şüpheyle ona bakıp hiçbir şey demedim. Göğüsünü kabartıp "Ebu Hureyreyi ilk gördüğünde nasıl görünüşü vardı?"
"Sanane?" dedim kaşımı çatıp. İyice sıkmaya başladı canımı bu. "Hım zavallı. Kesin dağınıktı. Hureyre.." deyip kulağıma eğildi. "Bir insanı katletmek suçundan hapse atıldı dikkatli ol" deyip göz kırpıp arkasını döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum Bir Sevda
Actionbu hikaye 19 yaşındaki genç bir erkeğin hikayesidir. burda pembe gözlüklü masallar aramayın. bu diyar dünya zındanından kurtulmak için çabalayan bi gencin diyarı. 🖋 "Ben Ebu Hureyre. ismime layık olmaktır görevim. doğduğum günden öleceğim güne kada...