Yüzleşme

10 5 0
                                    

Süratli bir şekilde gidiyorlardı özel hastaneye, Can telaşlıydı ve sadece Cenk'i izliyordu.
Efsunun olduğu hastaneye gelmişlerdi, Efsun dışarıda ki arabaları görünce şaşırmış ve Can'ın arabadan kucağında biriyle inmesi şaşırtmıştı.
Can, Efsunu bile görmemişti, bağırıyordu.
Can sert ve sinirli tavrını takınmıştı "SEDYE GETİRİN HEMEN!"
Hemşireler sedye ile koşuyordu ve Cenk'i sedyeye yerleştirdikten sonra hemen ameliyata almışlardı.
Efsun, Canın sırtına dokunmuştu.
Efsun  panik halinde "Ne oldu, Bu adamlar kim?"
Can telaşlıydı kardeş dediği adam iyi olabilecek miydi düşünüyordu.
Can "Şimdi değil Efsun, şimdi değil." Efsunun yüzüne bile bakmıyordu, gözleri ameliyathanenin girişindeydi.
Can, Soykana dönerek kan ister şekilde "Söyle kanımı yerde bırakmasınlar."
Soykan  kafasını sallar şekilde " Hallederiz abi."
Efsun daha da endişeleniyordu "Ne oluyor, ne intikamı?"
Can, Efsunun kolundan tutup dışarıya çıkardı.
Can "Her şeyi soracak mısın?"
Efsun "Gerçeği söyleyecek misin?"
Can " Soruma soru ile karşılık vermeyi kes."
Efsun "Söyle o zaman."
Can " Babamın adamları, babamla konuşmuyorum ve göründüğünden zenginim tamam mı?"

Can bu konular üzerinde pek durmamıştı sanki olan her şey üstüne geliyordu, başı ağrılardan patlayacak durumdaydı.
Etrafa bakıyor gözleri sulanıyordu sanki ölüyordu, kendini Efsundan uzaklaştırıyordu.
Efsun acınası gözlerle bakıyordu " Ne oluyor sana?"
Can içi acıyordu sanki bir parçasını söküp almışlardı "Yok bir şey, sen annenin yanına git."

Efsun, Can'ın ne kadar kırılgan ve öfkeli göründüğünü fark etmişti. Gözlerinin altındaki yorgunluk çizgileri, başına gelenlerin ağırlığını yansıtıyordu. Can, kolunu bıraktıktan sonra derin bir nefes alıp gözlerini sıkıca yumdu, sanki her şeyden kaçmak ister gibi.

Efsun, tereddüt ederek ona bir adım daha yaklaştı.

Efsun: "Can... Ben buradayım, sadece yardım etmek istiyorum. Ne yaşadığını bile bilmiyorum ama böyle yalnız bırakman... Kendi içinde her şeyi bitirmek zorunda değilsin."

Can bir an için gözlerini ona çevirdi. Gözlerinde hüzün, öfke ve acı iç içe geçmişti. Çatallı bir sesle konuştu:

Can: "Efsun, seninle ilgisi yok. Herkes gibi senin de anlamayacağın şeyler var. Bu dünya, o kadar karmaşık ki..."

Efsun onu dinlerken, sessizce kalbinde Can'ın bu sır dolu yanına biraz daha yakın olmak istiyordu ama onun duvarları gittikçe yükseliyordu.

Tam o sırada Soykan ameliyathane kapısından çıkıp yanlarına geldi. Yüzünde sert bir ifade vardı.

Soykan: "Abi, doktorlar Cenk'in durumunun kritik olduğunu söylüyor. Yoğun bakımda uzun süre kalabilir. İntikam... dediğin şey ne zaman devreye girecek?"

Can gözlerinde soğuk bir parıltıyla Soykan'a baktı, ancak cevabı Efsun'un yanında vermemek için kendini zor tuttu. Soykan da Efsun'un varlığını fark ederek geri çekildi, ama konuşmalarını bitirmeden ayrılmadı.

Soykan: "Ne zaman, nasıl istersen abi... Yanındayız."

Efsun, olup bitenlerden ve Can'ın yüzündeki sert ifadeden tedirgin olmuştu. Kafasında bir dolu soru vardı; bu insanlar kimdi, neden Can'ın etrafında dolanıyordu ve en önemlisi, Can neyin peşindeydi?

Can, Efsun'a dönüp gözlerinin içine bakarak, sert ama bir o kadar da kırılgan bir sesle konuştu:

Can: "Sana zarar gelsin istemiyorum, Efsun. O yüzden ne olur, bana bu soruları sorma. Annenin yanına dön. Kendine ve ailene iyi bak. Beni düşünme."

Efsun, bir şeyler söylemek istese de sözleri boğazında düğümlendi. Can'ın gözlerindeki derin boşluğu gördü ve ne olursa olsun onu anlamak istediğini hissetti. Ancak Can'ın karanlığı, ona ulaşmasına engel oluyordu.

Hayalini Yaşarken KaçmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin