Paranoya

3 1 2
                                    


Bir gün geçmişti. Kuzgun, Can ve ekibine güvenli bir ev ve kullanabilecekleri eski bir arabayı ayarlamıştı. Mahallenin arka sokaklarında, kuytu bir köşeye yerleştirilmiş, sağlam bir yapısı olan ama görünüşüyle dikkat çekmeyen bu evde kalıyorlardı. Can, Efsun ve Cenk içeri girdiklerinde, ilk iş olarak kapıları ve pencereleri kontrol etti. Her şey sakin görünüyordu, ama Can'ın zihni hâlâ tetikteydi. Efsun ve Cenk'in rahatlamaya çalıştığını görünce derin bir nefes alıp Efsun'a döndü.

"Efsun, seninle konuşmam lazım," dedi alçak bir sesle.

Efsun, Can'ın sesindeki gerginliği fark etmişti. Onun peşinden mutfaktaki küçük masaya geçti. İkisi de oturduklarında, Efsun merakla Can'ın ne diyeceğini bekledi. Can bir an başını eğdi, düşünceleri arasında kayboldu, sonra bakışlarını ona çevirdi.

"Bilmiyorum... belki de bu kadar güç ve tehdit arasında zihnim bana oyun oynuyordur," diye fısıldadı. "Ama kendimi sürekli bir tuzağa düşecekmiş gibi hissediyorum, Efsun. Babamın gölgesini arkamda hissediyorum, ama bu sadece o değil... sanki herkesin bir sırrı var ve her an sırtımdan vurulacakmışım gibi geliyor."

Efsun, Can'ın derin endişesini hissedince, ona yakınlaşarak gözlerinin içine baktı. "Can, şu an yanındayım ve bütün bu yolculuk boyunca da yanında olacağım. Evet, durum karışık ve etrafımızda güvenebileceğimiz çok fazla insan yok, ama senin yanındayım."

Can derin bir nefes aldı, paranoyasının ağır bir yük olduğunu hissettiriyordu. "Bu sır ikimiz arasında kalmalı," diye ekledi sessizce. "Kimse, hatta Cenk bile bilmemeli. Güç insanı çok farklı yerlere götürüyor, ama seninle bu yükü paylaşmak bana iyi geliyor."

Efsun hafifçe gülümsedi. "Sır olarak kalacak, söz veriyorum. Ve şunu bil ki, ne olursa olsun, paranoya veya gerçek, biz her adımda birbirimizin yanında olacağız."

Can, Efsun'un bu desteğiyle bir an için bile olsa zihnindeki kaostan sıyrıldı. Kısa süreli bir rahatlama hissetti, ama bu, yaklaşan tehlikeler karşısında ne kadar hazırlıklı olmaları gerektiğini ona bir kez daha hatırlattı.

Can, Efsun'un bu kadar içten destek vermesinden etkilenmişti. O anın sıcaklığı ve destekle dolu bakışların arasında dayanamayarak Efsun'a yaklaştı ve onu dudaklarından öptü. Öpücüğün ardından, derin bir nefes aldı ve alçak bir sesle, "Seni seviyorum, Efsun," dedi.

Bu cümle, Efsun'un kalbinde yankılandı. Can'dan bu sözleri ilk defa duyuyordu. Şaşkınlıkla gülümsedi, gözlerinde parlayan bir mutluluk vardı. "Can... bunu ilk defa söylüyorsun. Ben de... seni seviyorum," diye karşılık verdi, sesi titrerken. Bu beklenmedik itiraf, aralarındaki bağın ne kadar derin olduğunu bir kez daha hissettirmişti.

Bir süre birbirlerinin gözlerinde kayboldular, sanki dünya durmuştu. Ama Can, yapılması gereken işler olduğunu hatırlayarak toparlandı ve Efsun'un elini sıkıca tuttu. "Daha çok işimiz var, Efsun. Seni güvende tutmak için yapmam gerekenler var," dedi. Ardından, Efsun'a bir bakış daha attıktan sonra kapıya yöneldi.

Evin dışına çıkıp mahalledeki dar sokaklarda ilerleyerek Kuzgun'un yanına vardı. Kuzgun, Can'ın gelişini bekler gibi kapının önünde durmuş, sigarasından derin bir nefes alıyordu. Can'ı görünce sigarasını söndürüp ona yaklaştı. Can elindeki listeyi çıkararak ona uzattı.

"Listeyi toparlayabildin mi?" diye sordu Can.

Kuzgun başını salladı. "Gerekli bağlantıları kurdum, silahların çoğunu toparladık. Eksikler var ama onları da birkaç gün içinde halledeceğim. İşin ciddiyetini biliyorum Can, bu iş sadece senin değil, bizim de sınavımız."

Kuzgun, Can'ı işlerin yapıldığı garaj gibi büyük bir depoya götürdü. İçeri girdiklerinde Can, raflarda dizilmiş ve dikkatle hazırlanmış silah ve mühimmatı gördü. Silahlar konusunda oldukça profesyonel bir hazırlık yapılmıştı; her şey düzenli ve eksiksiz görünüyordu.

Hayalini Yaşarken KaçmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin