Part 11 - Koruyucu Baba

250 66 15
                                    

bu fici sonunu bilmeden yazıyorum tamamen keyfiye, umarım adamakıllı bir kurgu ortaya çıkarabilirim çünkü kafamda bir kurgu yok..

💐

O gece düşünmeyi bir kenara bırakıp yatakta Jimin'in yanına sokulmuştu. Kendisine artı bir battaniye almıştı orası ayrı ama nedense onun sıcaklığına erişmediği an bedeninin buz keseceğini sanmış ve kolunu sarışının beline sararak uyumuştu. Başını onun dağılmış yumuşak saçlarına gömmüş ve anında kendinu uykuya bırakmıştı. Fazla yorgun oluşu kendini belli etmişti.

Oysa Jimin dün biraz sinirle kendisinden uzak durmasını söylemişti ama olmuyordu işte ne zaman uzaklaşacak olsa kendini onun yanında buluyordu genç adam. Sanki bir büyüye kapılmış gibi hareket ediyordu, zihni susuyor kalbi isteklerini yerine getiriyordu. Şu an onun hastalığının kendisine bulaşması zerre umurunda değildi sadece uykunun tadını çıkarmak istemişti.

Gün ağardığı vakitlerde sarışın sızlanarak uyanmıştı. Bu sefer de boğazı ağrımaya başlamış acı çektirmişti kendisine, yutkundu uzandığı yerde bir ılık su içse iyi olacaktı. Yatakta doğrulmaya çalıştığı esnada beline sarılmış eller onu durdurmuştu, gözlerini irice açıp kolların sahibine baktı. Jungkook'un derin uykusunda olduğunu fark ettiği zaman yönünü ona çevirdi, elini yanağının altına yerleştirdi şu an bir çocuk gibi görünüyordu. Ne zaman Jungkook'a baksa kendisini çocuk gibi hissediyordu zaten.

"Biliyor musun benim kiraz çiçeğine alerjim var. Ama bu koku sende olunca çıtımı bile çıkaramıyorum, beni öyle büyülüyorsun ki diyeceğim kelimeleri anında ağzıma diziyorsun Jungkook." diye itiraf etti. Bu kadar cesaretinin kaynağı Jungkook'un derin uykuda olmasıydı. O uyanıkken asla bunları söyleyemezdi.

Elini uzattı ve genç adamın uzun saçlarını geriye çekti nayif dokunuşlarıyla. Ona yaklaşmak istemiyordu hastalığının ona bulaşmasından ölesiye korkuyordu, basit bir nezle gibi gelebilir fakat Jungkook'un hasta olması olasılığında elinden bir şey gelememesinden onun canının yanmasından korkuyordu küçük olan. Kendini bu sefer affedemezdi, Jungkook fazlasıyla acı çekiyordu bir de başına fiziksel acıyı çıkaramazdı.

Elini kendine çekip yataktan kalktı, Jungkook'un eli belinden kopup yatağa düşmüştü. Jimin başka tarafa bakıp dikkatini ondan çekti, kendini fazlalık gibi hissettiği dakikalar yine başlamıştı. Resmen gelip onun düzenini bozmuştu. Bu yüzden kendini hiç sevmiyordu Jimin, gittiği yerlere uğursuzluk bulaştırdığı için kendinden nefret dahi ediyordu.

Genç adam bir anlık boşluk hissine kapılarak uyanmıştı, gözlerini elleriyle ovarak odayı incelemeye çalıştık. Güneş gözlerine doğru vuruyordu pek görebildiği söylenemezdi. Yatağın diğer tarafından atlayıp odadan çıktı. Bir anda böyle paniğe kapılmasının nedeni gördüğü korkunç rüyaydı. Daha öncesinde hiç böyle bir kabusla savaşmamıştı.

Kabusunda bay Park sarışını götürüyordu, öldürmek için. Yetişemiyordu Jungkook hatta rüyanın ortasında ağlamıştı ve emindi ki hıçkırıkları bedeninden duyulmuştu uyurken. Rüya böyle kısa gelebilir ama zamanla yarışmıştı resmen, bir kişiye daha yetişememenin acısını hissediyordu kaburgasının içinde. Ve o kişinin Jimin olması kaburgalarını çatlatmak ister gibi etki yaratıyordu.

Odasından ayrılıp evi gezdi, Jimin'e karşı çok tedbirli davranıyordu ve daha öncesinde hiç kimsenin iyiliğini bu kadar düşünmemişti. Yoojung bile onun bu halini görse tanıyamazdı belki de, Jungkook kendisi fark etmese de değişiyordu. Bu değişim ne yazık ki iyi anlamda değildi.

Eski Jungkook kabus görmez, uyandığı zaman inanılmaz enerji dolu olurdu. Bunlar basit şeyler tabii, eski Jungkook öfkesinin kendisini ele geçirmesine izin vermezdi onun yerinde kalbinde filizlenen merhamet tohumları baş gösterirdi. Dün bay Park ile karşılaştığında yıllardır duymadığı öfke nefret kendini çıkarmıştı, hayır bu öfke hiç bir zaman içinde gizlenmiyordu. O öfkenin basamaklarını 26 yaşında kendisi inşaa ediyordu, beraberinde getireceği kaosu bilmeden hem de.

Metro ٭ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin