Part 3 - Yardım Çağrısı

473 147 3
                                    

bu fic çok hoşuma gitti yupii

💐

Genç adam adalet binasından çıkar çıkmaz işlek bir yoldan taksi çevirip merkezdeki Busan hastanesine gelmişti. Hastane devlet hastanesiydi fakat büyüklüğü asla küçümsenmeyecek kadar büyüktü üstelik önemli doktorların çoğunu bu hastanede bulmak mümkündü.

Jungkook'un girmiş olduğu duruşma yorucuydu fakat bunun sebebi uykusunu hiç alamamasından kaynaklanıyordu. Bir dahaki sefere davası olduğu zaman asla içmeyeceğine dair kendine söz verdi dava sırasındayken.

Hastaneye girer girmez sevdiği kadının ameliyatını yapan doktoru aramaya koyuldu. Elinden geldiğince herkese sormaya çalışıyordu aldığı tek cevap ise hasta ve doktor hakkında bilgi verilemeyeceğiydi. Cidden sinirlendiğini hissedebiliyordu genç adam. Bunun yasal olmadığını bildiği halde beyni reddediyordu, hâlâ aramaya çalışıyordu.

"Pardon? Benimle gelin lütfen." Jungkook ona seslenen kadına baktı bir süre, onun kim olduğunu bilmiyordu ama üzerindeki üniformaya bakılırsa onun bir hemşire olduğu anlaşıyordu.

Başıyla onay vererek onu takip etti. Hemşire genç adamın peşinden gelip gelmediğini kontrol etti. Birkaç adım gerisinden gelen adamı görünce yoluma devam etmişti. Asansöre binerek üçüncü kata kadar çıktılar.

Hemşire geriye çekilip Jungkook'a bir tane odayı işaret etti. Bir çeşit ameliyathane hazırlık odası giyibi bir yerdi. Jungkook kaşlarını çatarak tekrar hemşireye döndüğünde onun yerinde olmadığını fark ederek kendi kendine küfür savurdu. Yabancı birini takip etmenin cezasını çekiyordu tam olarak. Geldiği yönden gideceği an kalın sesli biri ona seslenmişti.

"Jeon Jungkook siz olmalısınız." beyaz önlüğünün cebine ellerini yerleştirmiş Jungkook'a gülümsüyordu. Kahverengi dikdörtgen çerçeveli gözlüklerini burnunun ucuna kadar indirmişti.

Jungkook onun kusursuz yüz hatlarına bakakalmıştı, adamın yüzü, saçları ve vücudu özenilerek yaratılmıştı sanki. Sağlıklı bir bedene de sahipti. Tek bir kusur bulamayınca utançla başını başka tarafa çevirmişti. Kendisinin yüzü kusurlarla doluydu büyük burnu, yamuk dişleri, iri gözleri ve yüzündeki çocukluktan kalan yaralar aklına gelmişti.

"Evet benim?" dedi genç adam, sorgulayıcı ses tonuyla. Bir yandan önemsiz olduğu her halinden belli olan afişlere bakıyordu.

"Ben Doktor Kim Taehyung, Yoojung'un ameliyatını gerçekleştiren doktorum." kahverengi saçlarını geriye savurarak gözlüğünü düzeltti. Gözlüğünü düzelttiğinde Jungkook rahat nefes almıştı. Karşısındaki adama şüpheyle bakıyordu, gerçekten doktor olduğundan şüpheleneniyordu.

Sevdiği kadınının adını duyduğu an kalbinde oluşan acının haddi hesabı yoktu. Gün boyunca onu hatırlatmamaya çalışmıştı ama nafileydi, onu bir türlü aklından çıkaramıyordu. Sevdiği kadını fazlasıyla özlüyordu. Onun artık bir melek olduğuna bir türlü inandıramıyordu kendini.

Jungkook profesörün karşısına geçti, cesurca gözlerinin içine bakarak "Size neden güveneyim?" dedi. Kahverengi saçlı adam ona gülümsedi, dudakları düz bir şekil almıştı.

"Cenaze bu sabah kalktı gelmeni bekledik ama sen gelmedin. Kızın kimsesi yoktu sanırım." doktorun ses tonu sakindi. Her doktorda olduğu gibi kötü haberi verirken duygularını kontrol ediyordu ya da hiç üzüntü duymuyordu.

Jungkook sevdiği kadının cenazesine katılamamanın acısını fena halde çekecekti. Bu haberi duyduğu an bile tüm iliklerinde hissetmişti acıyı.

Yoojung yalnızdı çünkü ailesi onu Busan'a taşınacağı için istememişlerdi. Kızı tek başına başka bir memlekete göndermişler üstelik hiç bir zaman arayıp sormamışlardı. Jungkook'un ailesi Yoojung'a hep sahip çıkmışlardı, onu kızları gibi görürlerdi.
Jungkook henüz olanları ailesine anlatmamıştı. Anlatırsa annesinin kalp krizi geçireceğini düşünüyordu, dayanamazdı çünkü.

Metro ٭ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin