Part 25 - En büyük şansım

102 14 4
                                    

bu ficteki yeongyu için ayrı fic yazmayı düşünüyorum, büyüdükleri bir fic

💐

Günler geçmişti, hatta aylar olmuştu. Jimin ve Jungkook huzurlu evlerinde kalmaya devam etmişlerdi çünkü Beomgyu komşusunun oğlundan ayrılmamak için günlerce ağlamıştı. Jimin dayanamayıp burada kalmaya ikna olmuştu. Her ne kadar sarışına acı verse de bu şehir, Beomgyu'nun iyiliği daha önemliydi.

Beomgyu'yu okula yazdırmışlardı, tabii Yeonjun'un okuluna. Jungkook artık kıskanıyordu Beomgyu'yu, çünkü kendisinden çok Yeonjun denen veletle vakit geçiriyordu. Bazen çocuğu kendi odasına kapatıyor zorla uyutuyor komşunun evine göndermiyordu. Zavallı Yeonjun ise dış kapıda Beomgyu'nun adını çağırıyor gelmeyince de pes ederek evine dönüyordu.

Ortada üç kişi acı çekerken bu olaylara şahit olan sarışının keyfi yerindeydi. Hoşuna gidiyordu Jungkook'un bu tür çocuksu kıskançlıkları, Yeonjun'u düşmanı olarak görmeye başladığını da anlamıştı. Lakin hiç bir şey yapmayıp uzaktan izlemesi daha eğlenceli geliyordu sarışına, ileride bu kıskançlığının ortadan kalkacağına inanıyordu.

"Ne yapıyorsun?" sarışının ince beline doladı kollarını. Jimin tezgahın başında hamurla uğraşıyordu, Jungkook uygu mahmuru olduğu halde sabahları Jimin ile uğraşmaktan keyif alıyordu. Burnunu onun uzamış sarı saçlarına gömdü, onun kokusundan derin nefesler çekerken gözlerinin yaşardığını fark edemedi. Jimin'i dokunulmaz hazinesi gibi görünüyordu, nadir bir parça gibi.

"Gördüğün üzere." dedi Jimin sinirle. Jungkook sabah sabah yine böyle romantiklik yaparak onu oyalayacaktı ve işlerini aksatacaktı. Belindeki elleri iterek işine devam etti, kaşları sinirle çatılmış duruyordu dudakları da aşağıya eğildiği için daha dolgun görünüyordu.

Jungkook dirseğini tezgaha yaslayıp Jimin'in önüne doğru eğildi, gözlerindeki ışıltı Jimin'in sevimli yüzü sayesindeydi. Ona ettiği her temasta, onun kokusunu aldığı her dakikada ve ona baktığı her anda içine huzur doluyor böyle aptal aptal sırıtıyordu.

"Gözlerim bulanık görüyor. Sen de hemen bana kızıyorsun." dedi alınmış numarası yaparak. Jungkook'un yapmayı bildiği en iyi şeydi, Jimin'e duygu sömürüsü yaparak kendini acındırmak. Ne yazık ki zavallı sarışın onun numara yaptığını bilse bile anında kanıyordu. Jungkook konusunda fazla saf davranıyordu.

"Beomgyu'nun servisi gelecek ona börek hazırlıyorum okulda yesin diye." dedi Jimin unlanmış elleriyle tezgahın üzerinde serili olan hamuru gösterdi. Jungkook dudaklarını büzdü, anlamış gibi görünüyordu.

"Çok yapsana. Senin böreklerin güzel oluyor." dedi Jungkook yine çocuk gibi Jimin'in boynuna sokularak. Jimin gözlerini devirdi ve derin nefes aldı. Jungkook çok fena kaşınıyordu sabahın bu saatinde, Jimin onu başından savmanın en iyi yöntemini biliyordu elbette.

"Çok yapıyorum zaten, Yeonjun ile birlikte yesinler diye." dedikten sonra Jungkook'un tepkisini izlemek için başını çevirdi. Genç adam ellerini sarışının belinden ayırıp kaşlarını çatarak geriye çekildi. Yüzünde yine oyunu kaybeden sinirli çocuk ifadesi belirmişti. Sarışın olan istediğini elde ettikten sonra işine döndü.

"Hep Yeonjun, hep Yeonjun. Hadi Beomgyu'yu anladım rüyasında bile görür oldu o veleti ama sana noluyor ya. Benden çok seviyorsan o veleti söyle bileyim, en azından daha az acı çekerim." Jungkook sanki çok önemli bir konudan bahseder gibi konuşurken Jimin'in gülmekten kısılan gözleri onu izliyordu hayranlıkla. Şu heybetli adamın 7 yaşındaki bir çocuğu kıskanması alışık olmadığı bir durumdu ama çok hoşuna gidiyordu.

"Seni sevdiğimden daha fazla sevdiğim kimse olmadı şu zamana kadar." dedi Jimin istemsizce. Onu izlerken ağzından çıkmıştı bu sözler, her zaman Jungkook'u izlerken düşüncelerini yanlışlıkla dışarıya aktarıyordu. Bu da o anlardan biriydi.

Metro ٭ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin