Omzunda hissettiği keskin ağrı ile açtı gözleri Gonca bir müddet tavana bakıp zihninin açılmasını bekledi bayılmadan önce olanlar bir bir aklı gelince anladı ağrının nedenini olaydan önce saatlerce ağlamıştı tam kalkmak üzereyken omzuna saplanan ok ve etrafını çeviren askerler ile neye uğradığını şaşırmıştı normalde korkusuz Gonca diye bilinirdi ama o an en savunmasız anıydı üstelik yara almıştı yine de kılıcını çekip ilk üzerine gelenin karnına saplamış geri çekilmişti tam diğerleri öne atılmıştı ki birden onu görmüştü şehzade Alaeddin... Sonrasında her şey hayal gibiydi kendisi için gözlerini indirip etrafına baktı kendi otağındaydı abisi sedirde kıvrılmış uyuyordu sonra diğer tarafa çevirdi başını gördüğü manzarada küçük dilini yutuyordu az daha çünkü dün onu kurtarıp buraya getiren Alaeddin şimdi yanı başında kafasını duvara yaslamış uyuyordu ne yani gece boyunca hep başında mı beklemişti işte buna şaşırmıştı Gonca dün yaşananları düşünmeye başladı nasıl olduysa birden çıkmıştı meydana Alaeddin sonra nökerleri biçerken kılıcını kendisine siper edişini hatırladı ardından nökerleri temizledikten sonra da Alaeddinin kendisine yaklaşırken gösterdiği şefkati adeta bir çocuğa yaklaşır gibi yaklaşmıştı ona şehzade sonra onun koluna girip yönlendirmesini hatırladı ardından kendi ardına bindirip buraya gelene kadar sürekli kendini kontrol etmesi derinden etkilemişti Goncayı demekki hala kıyamıyordu kendisine Alaeddin yareni Gülcenin sesini duyunca sıyrıldı Düşüncelerinden dışarıdan içeri girmek için izin istiyordu yareni "gel Gülce" diye seslendi sesi cılız çıkmıştı ancak o sese bile uyanmıştı şehzade Alaeddin İçeri elinde tepsi ile girdi Gülce
"hatunum Kan şerbeti getirdim bunu içmeniz gerek" diye uzattı o sırada Mehmet bey de uyanmıştı Gonca tereddüt etse de aldı şerbeti sonra Gülce şehzadelere de ikram etti birer bardak Alaeddin isteksiz olsada Mehmet bey kendisine bakınca kabul etmek zorunda kalmıştı sonra pansuman için malzemeleri çıkardı tek tek ve ağrı kesici bir karışım
şerbeti içip bardağı geri bıraktıktan sonra doğrudan Goncaya dönerek
"Geçmiş olsun Gonca hatun bu karışımı sabah akşam için ağrınıza iyi gelecektir bu kremi de yine sabah akşam yaranın üstüne sürün daha çabuk toparlayacaktır onbeş güne birşeyiniz kalmaz" deyip Mehmet beye baktı bana müsaade der gibi oda başı ile onay verince çıktı hemen daha birkaç adım atmıştı ki Saadet hatun ve Yakup bey ile karşılaştı hafif bir baş selamı verdi niyeti sessizce geçip gitmekti "Alaeddin evladım" diye seslenen Yakup bey ile yarıda kaldı adımları ardına dönüp
"Yakup bey" diyerek bekledi konuşmasını
"Evlat acele bir işin yoksa eğer soframıza konuk ol sonra gidersin yoluna hem şifacılar da gelmiş olur ne dersin" diyerek bekledi cevap vermesini Aslında kalmak istemiyordu şehzade dün akşam da atasının zoruyla kalmıştı zaten ancak Yakup bey de haklıydı onu onaylayıp peşine takıldı
Sabah aşından sonra pazarı tekrar kontrol etti güvenliği denetledi ardından ayrıldı pazardan üstelik oğlunu çok özlemişti
Hala gönlünü saran buhranlar ile boğuşuyordu Gonca ne çok düşünür olmuştu "sende gönlüm yok" dediği şehzadeyi Gerçi ona bu kelamı ederkende onu düşünmüştü ya Ancak bu durumdan pek az kişinin haberi vardı acaba kalbinden söküp atmışmıydı onu şehzade hala kırgın mıydı kendisine peki kendisinin neler yaşadığından haberi varmıydı şehzadenin... Derin bir nefes çekti içine "Gonca kızım iyimisin" diyen anasına çevirdi bakışlarını ne zaman gelmişti ki oysa Gonca yeni farkediyordu
"İyiyim" dedi soğuk bir sesle Gelip yanı başına oturan anasını takip etti gözleriyle yine neyin peşinde Allah bilir diye geçirdi içinden o kadar ki güvenmiyordu artık anasına
" Dün seni kurtarıp buraya Alaeddin getirdi Gonca hatta kapıda bayıldığında bile seni içeri o taşıdı yaranı o tedavi ettirdi Gülceye buyruk üstüne buyruk verdi yani senin anlayacağın dün epeyi bir telaşlıydı" Dikkatle dinledi Gonca anasını
"Sen yine neyi ima edersin ana Bilmezmisin o her hastaya öyle davranır ne çabuk unuttun ağabeyimin başında döktüğü teri ne çabuk unuttun baskında yaralanan uçpazar ahalisi için bile harcadığı emeği" diyen kızına ters ters baktı Saadet hatun "sen eyi bilirsin neyi kastettiğimi" derken birden içeri giren Mehmet bey ile sustu ikisi de
"Neyi bilirmiş ana neyi kastedersin sen bana da söyleyin bende bileyim" diye bağırdı anasına bakarak
"Sen bu işe karışma" diye söze başlayan anasını susturdu eliyle "yine Alaeddin mevzusu demi ana bu sefer ne isteyeceksin Goncadan bu kez hangi ateşe atacaksın bacımı ana sana derim cevap versene" dedi sesi biraz daha yükselmişti Mehmet beyin
Elini kaldırdı Saadet hatun tam oğlunun suratına indirecekti ki
"Ne olur burada" diyen Yakup beyin sesi ile eli havada kaldı Mehmet bey direk anasının yüzüne bakıyordu
"Ne diye bağırırsınız sesiniz dışarıdan duyulur deyin hele nedir paylaşamadığınız" diye tekrar sordu Yakup bey oğluna bakarak
"Ne olduğunu bende anlamadım bey babam anama sormak lazım" diyen Mehmet bey hala Saadet hatuna bakıyordu
"Hatun anlat bakalım nedir bu tantana" diye soran beyine döndü Saadet hatun
"önemli bir şey değil bey Gonca ile muhabbet ederdik" derken lafa girdi Mehmet bey "anam yine bacımı bir ateşe atmak için zorlar bey babam yine çaşıtlık yaptırmak niyetinde herhal ben içeri girende pek sinirli bakardı Goncaya istediğini kabul ettiremedi galiba"
Oğlunun sözlerinden sonra kızına döndü Yakup beyin bakışları başını önüne eğmiş ağlamaklı duruyordu Gonca ardından Saadet hatuna dönüp
"Bir daha Hatun sakın ola bir daha kızımı istemediği bir şeyi yapmaya zorlarsan bu kez olacaklardan ben sorumlu olmam eyi bilin ki Gonca bundan böyle ben hariç kimsenin buyruğunu yerine getirmeyecek bu anası yada ağabeyi dahi olsa kimsenin evlatlarımı ateşe atmasına müsaade etmem bu sen bile olsan Hatun" dedi gözlerini hepsinin üstünde tek tek gezdirdi konuşmak için Hazırlanan Hatununu elini kaldırıp susturdu ve ekledi
"Son sözüm budur imdi beni kızımla yalnız bırakın" dedi ardından yatağının içinde oturur vaziyetteki Goncanın yanı başına oturdu o da sonunda yalnız kalınca
"Eyi misin GülGoncam ağrın neyin varmıdır" diye sordu
"Ağrım yok eyiyim" dedi kısık bir sesle Gonca yerdeki bakışlarını şimdi babasına çevirmişti
Hüzün gördü Yakup bey kızının gözlerinde dünkü divanda da aynı hüzün vardı imdi de ağlayacak gibiydi GülGoncası usulca sarılıp çekti göğsüne sımsıkı sarıldı kızına sarsılmasından anladı ağladığını ses etmedi biliyordu kızının derdini az çok sevdayı eyi tanırdı kendisi de gençliğinde az çekmemişti imdi ise Gözünün nuru biricik kızı anlamıştı Alaeddine sevdalı olduğunu ancak sonunun neye varacağını kestiremiyordu henüzYenişehire varıp pazardaki işlerini halletmişti şehzade dünkü uçpazardan not aldığı eksikleri tamamlayıp alplar eşliğinde gönderdi ardından saraya yöneldi onun da zihninde dönüp duruyordu dün akşamki hadise Gönlü hala kırgın olsa da bir yanı hala Goncayı düşünüyordu kafasında oturtamadığı çok şey vardı oysaki ne kadar emindi Hatunun onu sevdiğinden Ülgen hatunun dediğine bakılırsa Gonca çok çekmişti anasından bu vazife konusunda ama madem kendisini sevmiyordu o zaman neden anasına karşı gelmişti demekki bu konuda hala bilmedikleri vardı Goncaya karşı olan kırgınlığı hala yüreğini ağrıtan bir yaraydı oysa ki
Ayşe hatun ile olan evliliği bile silememişti bu yarayı
Düşüncelerinden sıyrılıp giriş yaptı saraya oğlunun ağlama sesleri geliyordu çardakta bacısı Fatmanın kucağındaydı koşup aldı hemen omzuna yaslanıp pışpışladı biraz babasının kokusunda mayıştı hemen uykusu vardı anlaşılan
"Ağabey ne yaptıysam uyumadı bugün kucağımdaydı sürekli senin kokunu arıyormuş herhalde baksana şuna" diyen bacısına döndü Alaeddin
"sağolasın bacım anamlar nerededir"
"Onlar divandalar bey babam Orhan ağabeyim ve Nilüfer yengem de divanda aslında Bey babam senin için de gelir gelmez divana gelsin demişti bekletmeyelim istersen" deyip önden yürüdüArkadaşlar merhaba yeni bölüm geldi 1129 kelime oy ve yorum yapmayı unutmayın düşünceleriniz benim için çok kıymetli sağlıcakla kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda büyüsü algon
RandomSevgili wattpad okurları bu benim ilk hikaye deneyimimdir hatalarım olur ise şimdiden affola