10⏤͟͟͞͞✩

59 4 6
                                    

Merdivenleri aşıp mutfağa giderken kapı çalmıştı. Karanlık çökmüştü çoktan sanırım o mafya gelmişti. Adı neydi Yibo muydu neydi?
Hemen kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açınca tahmini doğru çıkmıştı. Yibo gelmişti.

Kapıdan uzaklaştı geçmesi için.
Ona sinirli sinirli bakarken Yibo içeri geçmişti. Giyidiği ceketi çıkarıp askılığa asarken bir saniye bile bakmamıştı Xiao Zhan'a. Kapıyı kapatıp direkt içeri geçmişti. Xiao Zhan ise arkasından şaşkın şaşkın bakıyordu. Onu kaçırmıştı şimdi ise ona bakmaya bile gerek duymuyor muydu? Hemen peşinden o da içeri girdi.
Yibo mutfağa gitmişti. Dolapta birşeyler arıyordu.

'Ne yaptığını sanıyorsun sen?'

Sinirlice konuştuğunda Yibo arkasına sakin bir şekilde döndü. Birşey söylemeden onu süzdü. Bakışlarından rahatsız olduğunu belli edercesine yerinde kıpırdadı Xiao Zhan. Bu adam arsızdı. Xiao Zhan'ın açıkta kalan bacaklarına, tişörtün büyük olmasından  dolayı açıkta kalan boyuna baktı sonra bakışlarını tekrar yüzüne çıkardı.

'Yakışmış' dedi umursamazca

'Sen ciddi misin? Beni eve kilitlemek ne?'

Yibo ona tamamen dönmüş şekilde

'Kaçmak mı istiyordun?' dedi sırıtarak.

'Bak Yibo özür diledim senden, bitsin bu iş. O kadar mühim bir şey değildi tamam mı?'

'Evet mühim bir şey değildi. '

'Ee neden getirdin ve beni burada tutuyorsun?'

'Herşeyi zamanla öğrenirsin Wang Paystle'

'Benim adım Xiao Zhan' dedim. Adını bilmiyor muydu?

'Biliyorum'

'Neden o zaman b-

'Çok konuştun otur da yemeğini ye.'

Lafının bölünmesiyle afalladı bir an Xiao Zhan.

'Yemeyeceğim, ben gitmek istiyorum.'

Yüzü aniden ciddileşti.

'Xiao Zhan sana kaç defa gitmeyeceğini söyleyeceğim, ha?'

'Bende kalmak istemediğimi söyledim değil mi? Neden hâla buradayım?'

'Xiao Zhan otur ve yemeğini ye'

'Hadi ama polise gidersem ne yaparsın? Tutmaya devam eder misin beni?'

'Gitmeyeceksin, üstelik polisi sikime bile takmıyorum. İstersen ihbar et.'

'Buradan en kısa sürede kaçacağım, göreceksin'

'Kaçmayacaksın Xiao Zhan.'

'Kaçacağım'

Sabrı sınanıyormuş gibi derin bir nefes aldı. Başını geriye yatırdı. Sonra tekrar bakışlarını yöneltti.

'Yoksa o çok sevdiğin arkadaşına ya da ablana bir zarar gelmesini mi istiyorsun?'

Beyninden vurulmuşa döndü Xiao Zhan. Yapamazdı değil mi?
Gözleri dolmaya başlamıştı.

'N-ne diyorsun sen? Onlara dokunmaya çalışma bile yoksa seni-'

'Yoksa ne? Ne yaparsın? Aptal gibi ağlar mısın önümde?'

Duyduğu cümleler kalbine işlerken göz yaşlarını eliyle sert bir şekilde sildi. Yibo'nun gözlerindeki duygusuzluk okunuyordu.

'Seni doğduğuna pişman ederim' dedi yüzüne sert bir şekilde bakıp. Ona öfke duyuyordu. Sevdiklerine zarar vermesine izin veremezdi.

'Yaa öyle mi? Hiç sanmıyorum Paystle. Buradan çıktığın an sevdiklerine elveda dersin.'

'Sana benim adım XİAO ZHAN diyorum anlamıyor musun?'

Kısa bir gülüş sergiledi. Ama tamamen sahteydi.

✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩✩
Selam tantuniler~ Nasıl olmuş. Vote ve yorumlarınıza gerçekten ihtiyacım var 🫨

Neyse öpüldünüz 😙💋🍎
          ~Maria

Bir Telefon Meselesi///~YİZHAN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin