12⏤͟͟͞͞✩

55 5 0
                                    

Yazar'dan

Sabah gözlerini açınca karşısında Yibo'yu görmeyi beklemiyordu Xiao Zhan. Yatağının yanındaki sandalyeye oturmuş bir elini dizine dayamış ve yüzüne koymuştu. Öylece oturmuş onu izliyordu. Uyku sersemliği olsa gerek birkaç saniye etrafına bakındı. Sonra durumu anlamış hemen yerinde doğrulmuştu.

'N-ne yapıyorsun burada!'

Sesi yeni uyandığı için çatallı çıkmıştı.

Yibo onun uyandığını görünce cevap vermeden ayağı kalktı. Tam kapıdan çıkacakken arkasına dönmeden

'Kahvaltı hazır giyin ve gel'
Sonra bir şey demeden dışarı çıkıp kapıyı arkasından kapattı.

Xiao Zhan hâla ayılmamıştı. Sonra yataktan kalkıp banyoya girdi. Kısa bir duş alırken aynı zamanda Yibo'nun yaptığı hareketleri düşünüyordu. Garip davranıyordu. Sanki ilk geldiği gün onu taciz eden ve ağlatıp odalara kilitleyen o değilmiş gibiydi.

Banyosunu yaptıktan sonra yanına aldığı kıyafetlerini daha banyodayken üzerine geçirdi. Odada giyinemezdi güvenmiyordu.

Giyindikten sonra saçını kurutmayı  bile düşünmeden aşağı indi.
Mutfağa geldiğinde Yibo'nun oturmuş olduğunu ve telefonla konuştuğunu gördü. Arkası dönüktü. Geldiğini belli etmek istermiş gibi hafif öksürdü.

Yibo sesi duyar duymaz ona doğru dönmeden telefondaki kişiye

'Seni daha sonra arayacağım, kapat' diyip arkasını dönmüştü. Kısa bir bakış attıktan sonra
'Geç otur'

Bir şey demeden yanına oturdu. Konuşmadan yemeğini yemeye başladı.
Yibo'da oturmuş o da yemeye başlamıştı.

Dışarı çıkmak istiyordu Xiao Zhan. Ailesini görmek istiyordu. Onları merak ediyordu. Sorsam izin verir mi diye düşündü. Zaten Yibo ona kızmamıştı dünden beri belki izin verirdi.

'Saçlarını kurutmamışsın'
Düşüncelerini bölen soruyla ona doğru döndü.

'Hm istemedim kurutmak'

'Hasta olursan uğraşmam'

Xiao Zhan'ın gözleri parladı. Aklına bir şey gelmişti.
'Hasta olursam beni eve bırakrısın o zaman' sırıtarak söylemişti.
Yibo derin bir nefes aldı gözlerini kapatarak.

'Bak Xiao Zhan seni bırakmayacağım'

Gülüşü yüzünde söndü aniden Xiao Zhan'ın.

'Ama neden ben ailemi görmek istiyorum. Onları çok özledim Yibo. Çok merak etmişlerdir beni'

Normalde olsa asla böyle sakin konuşmazdı ama eğer şu an Yibo'yu sinirlendirirse gitme şansını sıfıra indirirdi.

Yibo ise ona daha doğrusu direkt olarak gözlerine bakıyordu. Hiçbir şey demiyordu.

'Lütfen Yibo'

Yibo Zhan'a bakınca ona yavru köpek bakışları attığını gördü.

'Hayır Zhan, dediğimi dedim ben gitmek yok.'

'Beni daha ne kadar burada tutmaya devam edeceksin. İki gün oldu beni merak etmişlerdir. Aramaya başlamışlardır bile'

Yibo ona göz devirmişti.

'Zhan yine aynı konuyu konuşmak istemiyorum sus ve yemeğini ye'

'O zaman bırakta bahçeye çıkayım bunu bari çok görme bana'

Yibo ilk önce ona tedirginlik içinde baktı. Zhan'ın planı olup olmadığını anlamaya çalışıyormuş gibiyidi.
Zhan ise ona beklenti ile bakıyordu.
Uzun bakışmanın ardından cevap verdi.

'Peki, bahçeye çıkabilirsin. Ama kaçmak yok Xiao Zhan yoksa olacakları biliyorsun.'

Zhan duyduğu bu harika haber ile gözleri ışıl ışıl parlamaya başladı. Yemeğini hızlıca bitirip dışarı çıkmak istiyordu. İki gündür kaçamamıştı buradan ama bahçeye çıkınca bir yolunu bulup kaçabilirdi. Belki Yibo'yu bayıltabilirdi ya da içeri geçeceğim bahanesiyle oyalayıp kaçacaktı.

Zhan aklından mutlu mutlu kaçmak için planlar yaparak yemeğini yerken Yibo ise onu gülümseyerek bakıyordu...

___

Yemeklerini bitirmiş sofrayı toplamışlardı. Yibo bugün işe gitmemişti. Aslında hergün erkenden çıkar ve geç saatlerde dönerdi. Ama bugün işe gidesi gelmemişti.

Zhan ise geçen süre zaafı boyunca çok sıkılmıştı. Bazen gününün tamamını ya kütüphanede ya da odasında geçiriyordu. Birkaç defa ailesi ile konuşmuştu. Ama yine de özlemişti. Telefonu hâla Yibo'daydı. Kendisi ev telefonunfan aramıştı ailesini.

Yibo eve geç geldiği için o gelene kadar uyuyordu. Uyandığında ise Yibo çoktan işe gitmiş oluyordu. Eğer erken kalkarsa ya da geç uyursa birbirlerini görebiliyorlardı, yani Zhan Yibo'yu görüyordu.

Yibo zaten Xiao Zhan uyuduktan sonra onu izliyordu. Evet tam olarak böyleydi.
Sabahları erken kalkar işe gitmeden önce Zhan'ın yanına uğrar vakti az bile olsa onu izlemekten sakınmazdı. Akşam eve geldiğinde de böyleydi bu durum. Uykusu gelene kadar izlerdi. Neden izlediğini bilmiyordu halbuki. İtiraf etmeliydi, Zhan güzel çocuktu ama onun tipi değildi.


..

Zhan dışarıya çıkma heyecanı ile üstüne hemen bir şeyler geçirmişti.
Aynadan kendine baktı. Nedensizce heyecanlanmıştı.
Birkaç dakika sonra odadan çıktı. Yibo salonda oturmuş telefona bakıyordu.
Zhan'ın geldiğini görünce ayağı kalktı.

'Çıkalım mı'

Evet Yibo'da Zhan'la çıkıyordu. Başına bir şeyin gelmesini istemiyordu. Ya da kaçmasını.

Zhan hızlıca kafasını onaylar şekilde salladı.
Beraber dış kapıya yöneldiler. Kapıda her zaman ki gibi korumalar vardı. Yibo onlara olan bakışı kaçmamıştı Zhan'nın gözünden. Adamlar korkmuş olmalı ki saniyesinde bahçeyi terk etmişlerdi. Arka bahçeye giderken Yibo arada Zhan'a bakıyordu. Tam bir şey söyleyecekken geri susuyordu.
Zhan sonunda farketmiş olacak ki sordu;

'Yibo birşey mi soracaksın'

Yibo kafasını salladı

'Aslında evet.'
Zhan odağını bahçedeki çiçeklerden çekip
merakla ona bakıyordu. Yibo da az sonra söyleyeceklerini kafasında toparlamaya çalışıyordu.

'Neyse daha sonra söylerim' diyip çimenlere oturmuştu. Zhan'da onun aynısını yapmıştı...



Hızlıca yazıp kaçıyorum. Kısa bölümlerim için kusura bakmayın lütfen ama yarına yetiştirmem gerek ya yazmayacağım ya da 2 veya 3 hafta sonra yazacağım. Şimdi yazmak daha cazip geldi~

Neyse öpüldünüz ~🤎

~Maria


Bir Telefon Meselesi///~YİZHAN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin