"Aşk, insanın umudunu kesmemesi demektir. Güvenmenin, bağlanmanın, inanmanın hâlâ mümkün olduğuna duyulan gereksinimi karşılar. Umutla yakın akrabalığı vardır. 'Aşk ve Devrim' sözü bu yüzden yan yana güzel durur, yakışır." -Murathan Mungan
꧁꧂
"Bu bildiriyi sistem adına imzalaman, bizimle iş birliğine açık olduğunuzu açıkça gösterecek. Halkın bütününe hitap etmemiz ve olası kargaşaları önlememiz gerekiyor. Kürsüye ikimizin birlikte çıkması, toplumdaki birliği sağlayabilmemiz için kritik bir adım..."
Jung Hoseok, gözlerini dikkatle elindeki kâğıtta gezdiren iri adama baktı. Aklının ailesinde olduğunu biliyordu. Ancak sahip olduğu görev bilinci, burayı terk edip gitmesine engel oluyordu. Onun diğer kurucu aile üyelerine kıyasla ılımlı yaklaşımı, kendileri için kesinlikle çok büyük bir artıydı. Mavi Saray'a kolayca girebilmeleri bu adam sayesinde olmuştu. Kolluk kuvvetlerine yakalama ve savunma emri vermemiş olması bile, ülkenin durumunu görebildiği ve halkın isteklerini anladığını gösterirdi.
Kim Namjoon ise sistemin ya da asilerin değil, halkın yanındaydı. Onların istekleri neyse, bunun için en doğru yolu bulmaya çalışıyordu. Amacı ülkeyi refaha kavuşturmaktı. Eğer içinde bulundukları durum asilerle iş birliği yapmalarını gerekli kılıyorsa, buna da hazırdı. Toplumdaki sistem destekçilerini devrime hazırlamanın tek yolu, kurucu aile üyelerinden en az birinin olumlu yaklaşımıydı. Şüphesiz bu kişi de kendisiydi. Tüm orduların ve güvenlik birimlerinin yönetimini elinde bulunduran General Kim Namjoon, hâlâ bu ülkenin Genelkurmay Başkanı'ydı. Yetkisini elbette kullanabilirdi. Ancak yaşananlara daha fazla seyirci kalmak istemiyordu. Belki de değişimin zamanı çoktan gelmişti.
Hoseok'un söylediğine göre caddelerdeki ledler asiler tarafından hacklenmiş, halk kanalları röportaj için çoktan binanın önündeki yerlerini almışlardı. Bir ordu dolusu basın mensubu ve halk, asilerin liderinin yapacağı açıklamayı bekliyordu.
Elindeki kâğıtta yazılı olan bildiriyi okurken, gözleri cümlelerin üzerinde büyük bir dikkatle geziniyordu. Hoseok'a elbette hak veriyordu. Kurucuların zarar görmeden görevlerini terk etmelerini yalnızca o kürsüde, asi liderin yanında yer alarak sağlayabilirdi. En iyi askerlerinden biri olan Hajoon, arkasındaki adamla birlikte telaşla yanına gelene kadar aklındaki tek düşünce buydu. Kaşlarını çatıp elini indirdi ve tüm dikkatini oraya yöneltti.
Arno neden buradaydı?
Hayır, hayır, Arno burada olamazdı.
O, Kim ailesine hayatı boyunca hizmet etmeye yemin etmişti. Arno, Kim malikânesini ve o çatı altında bulunan herkesi korumaya kendi canı pahasına and içmiş ve bunun için özel olarak yetiştirilmiş, sadık bir uşaktı. Ailesinin uzun yıllardır üstlenmiş olduğu bu geleneği büyük bir onurla sürdürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Funny Valentine | Taekook
Fanfiction"Bu parça sanatın bir parçası değil. Bu sadece bunu okuyan kişinin bir yansımasıdır, dolayısıyla sanat, şu anda bunu okuyan kişidir. Siz, sanatsınız..." - ** Referans alınan kaynak; E.H. Gombrich-"Sanatın Öyküsü" ** Bu isimle yazılan ilk fic/taekoo...