first he touched on love, then he touched on death

3.1K 361 231
                                    

"Hiçbir şeyi iyi olduğu için arzu etmeyiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hiçbir şeyi iyi olduğu için arzu etmeyiz. Aksine, onu arzu ettiğimiz için ona iyi olduğu hükmünü veririz." -Baruch Spinoza

꧁꧂

Seemed the better way, sounded like the truth...

Yeşil mustang'in yolcu koltuğunda, büyük bir sessizlik içinde oturuyordum. Bay Kim'in yönlendirmeleriyle kiliseden çıkmış, dakikalar öncesinde bize silahlar çekilmemiş ve yanımızda bir adam boğazı kesilerek öldürülmemiş gibi arabaya binmiştik. Hava kararmaya yüz tutmuştu. Sokak lambaları çoktan yolları aydınlatmaya başlamıştı. Radyodan boğuk bir parça yükseliyordu. Kalp atışlarım dakikalar geçmiş olmasına rağmen durulmamıştı. Boğazımda ise beni rahatsız eden kocaman bir yumru vardı. Aldığım soluklar yeterli gelmiyordu. Dudaklarımı aralayıp derin bir nefes aldım. Arabanın ön camından yolu izlerken sordum. Ona bakmamıştım ancak yüzüme çevrilen koyu irislerin ağırlığını hissedebiliyordum.

"Asileri tanıyor musunuz?"

"Hayır."

Yanıtı gecikmedi. Ses tonu sabit ve toktu. Onun aksine benim kelimelerim, karşısında titriyorlardı.

"Peki liderlerini tanıyor musunuz?"

"Evet"

Cevabından sonra sertçe yutkunup "Öyleyse asileri de tanıyorsunuz." dedim. Benim için basit ve düz bir mantıktı. Ancak Bay Kim bu kez sert ve keskin bir şekilde yanıtlamıştı.

"Hayır."

Gözlerimi akıp giden yoldan ayırmadan kafamı iki yana salladım. Dudaklarımın arasından kaçan fısıltıya ise engel olamamıştım. Tüm bu yaşadığım şeylerden sonra nasıl davranmamı bekliyordu?

"Saçmalık."

Bu tepkimin hemen ardından arabayı sert bir manevrayla şeridin sağına geçirmişti. Ani bir frenle durduktan sonra arabadan hızla inip kapıyı çarparak kapattı. Çıkan gürültü yerimde sıçramama neden olmuştu. Mustang'in önüne geçti, farlar bedenini aydınlatıyordu. Solumuzda ise trafik hızla akmaya devam ediyordu. Bu yüzleşme elbette gerçekleşmeliydi. Ancak bu kadar erken miydi? Gözlerimin kızardıklarından emindim ama kiliseden çıktığımızdan beri asla gözyaşı dökmemiştim. Göz pınarlarım kurumuş gibiydi. Bedenim halsiz, ruhum ölesiye yorgundu. Dudaklarımı hızlıca ıslatıp, titreyen bedenimle birlikte dışarı çıktım. Kapıyı usulca kapattıktan sonra sabit bir ifadeyle yanına doğru adımladım. Bir-iki adım gerisinde durduğum anda hızla bana dönmüştü. Yüzümü incelerken kaşları öfkeyle çatıldı.

"Haejin sana ne söyledi bilmiyorum Jungkook ama benim asilerle işim olmaz. Sistemi her ne kadar desteklemesem de ben, aileme asla ihanet etmem!"

Gözlerim hızla onu bulmuş, titreyen irislerim usulca yüzünde gezinmişti. Bay Kim, hiç olmadığı kadar bir Kim gibi gözüküyordu. Gözlerindeki bakış ve ruhunu ele geçiren öfke kime karşıydı bilmiyordum. Peki ya o, bu öfkesinin farkında mıydı?

My Funny Valentine | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin