"Yemek hazır Sezercik. Hadi şartlarımızı konuşalım."
Üşümesine rağmen manzaradan ayrılmak istemeyen Sezer'i gerçekliğe döndüren Cihan'ın endişeli sesiydi. Düşüncelerinden aniden sıyrılan Sezer hızla arkasını dönüp şaşkın bakışlarını Cihan'a yönlendirdi.
Onun ürkmüş tavırları Cihan'ın kalbini gıdıklıyordu. Dudaklarının ucu yukarı doğru kavislenirken yan dönüp eliyle içeriyi gösterdi.
Dalıp gittiği manzaradan daha iyisiyle karşılaşan Sezer başını öne eğip telaşla içeri girdi. Cihan'ın önünden geçerken nefesi tuttu. Onun kokusu ile daha fazla mest olmak istemiyor mantığının ipine sıkı sıkaya tutunuyordu.
Evin sıcaklığı o adım atar atmaz vücudunu sarmaladığında üşüyen burnunu ovuşturdu. Muhtemelen şimdi kıpkırmızı olmuş burnunu düşünüp omuzlarını düşürdü.
Alık alık adımlar atarken Cihan önüne geçip masaya doğru yönlendirdi. Şaşkın ördeğine gülmeden edemedi. Cihan'ın gülmesi Sezer'in uyanıklığı artırıp sersemliğinden kurtardı.
Bu sırada yatağın karşısında bulunan havuzun diğer tarafına geçmişlerdi. Geniş minderlerin üzerinde iki ahşap sehpa vardı. Sehpaların üzerinde lüks restoranlara taş çıkartacak bir sunum vardı.
Sezer bu adamın yeteneksiz olduğu bir alan var mı acaba diye düşündü. Minderin üzerine basan parmakları utançla kıvrıldı. Cihan'ın sırtına kaçamak bakışlar attı.
Makarna sosunun kokusu burnuna dolduğunda Cihan teras camı arkasında kalacak şekilde mindere oturdu. Sezer de mindere kurulduğunda onun aksine sırtını yumuşak sırtlığa dayadı.
Cihan sehpalardan birini Sezer'in önüne koydu. Diğerini kendine çekti. Şarap şişesini açarken Sezer onu izliyordu.
Damarlı büyük elleri tıpayı açarken ve kadehi kavrarken sertçe yutkundu. Kurumuş boğazı onu rahatsız ediyordu düşünceleri yanlış yere kaymadan adamın arkasındaki manzaraya baktı. Güneş batmak üzereydi.
Mavi, mor turuncu renk karışımın önündeki bu adam bir tablodan fırlamış gibiydi. Sezer bir yandan büyüleniyor bir yandan aşağılık psikolojisine sürükleniyordu. Nasıl bu kadar muhteşem bir adam benim gibi biriyle ilgilenir.
İki kadehi de kırmızı şarapla dolduran Cihan kafasını kaldırdığında Sezer'in uçları aşağı sarkmış gözlerini, çökmüş omuzlarını görünce telaşlandı. Kara kalın kaşları bükülürken bir şey demeden elindeki kadehi Sezer'in sehpasına koydu.
Sesi duyup irkildiğinde başını Cihan'a çevirdi. Cihan gülümseyerek sehpadaki bardağı ona doğru ittirdi. Sezer'in gözleri merakla bardağa bakarken Cihan konuştu.
"Bu şarap benimle yaşıt."
"Ah, üzgünüm. Ben alkol kullanmıyorum."
Cihan anlayışla başını salladı. Ayağa kalkmaya yeltendi.
"O halde içecek başka bir şey getireceğim. Özellikle istediğin bir şey var mı?"
"Hayır hayır içeceğe gerek yok." deyip Cihan'ın durdurmaya çalışsa da adam çoktan boş havuza atlayıp mutfağa gitti.
Sezer mahcup bir ifadeyle ensesini kaşıdı. Rahatsız bir iadeyle yemeğe bakıp adamın dönmesini bekledi.
Nihayet dönüp yerine tekrar oturdu.
"Sprite? Kola?"
"Sprite"
"Yemek çok iyi görünüyor. Eline sağlık"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sezercik Öğretmen (Mpreg)
RandomSezercik: Kimsiniz? (15:22) Siz: kocan 💍(15:24) Engellendiniz. Eşcinsel kurgudur.