Marco'nun Ölümü

11 5 0
                                    

Lycan ırkının tüm özellikleri benim umrunda değildi. Babam daima bizden olmayan kurtları birer köpek olarak tanımlamayı sevdi.
Kurt aleminin en kibirli insanının karşında ne benim ne eşimin şansı asla olmayacaktı. Ondan dolayı bir sene bekledikten sonra eşimle mutlu bir aşkın iki yüzü olabilirdik. Şimdi ise dönüşüp onu beta kurtlardan kurtarmam mümkün değil.

Babama o yüzden yalvarmak için diz çöktüm. Artık Marco hedefi olmaktan uzaktı. Lycan hiç diz çöker mi sorusu ile yürüyüp bana tokat attı. Evet, öz babam bana köpek dediği kurtlardan daha beter davranıyordu. Niçin diye hiç sorgulamadım. Beni sevmediğini biliyorum. Seven insan, dalda kuşun uçuşuna üzülen kişidir. Babam için dalda kuş olmasının önemi yoktur. Ağacın dalını koparıp size getirir sadece. Canlılara saygı onun için sıfır.
Tokat yediğim için ağlamadım. Acıdı yanağım.
Gözyaşlarımın eşimi harekete geçireceğini düşünmedim. Marco, kurt formuna dönüştü.
- Çek ellerini onun üstünden dedim sana.

Lycan olan birisine karşı sıradan kurt formunun üstünlüğü yoktur. Babam için o sadece kolay lokma. Yerden kalkıp ikisini çığlık çığlığa izlemeye başladım. Babam onun pençe darbesinden kolayca kurtulup boynunu ısırdı önce. Avı ile oynayan bir kediden babamın farkı yoktu. Marco yerden yere savrulup tekrar ayağa kalkıyordu. Babamın vücudunda kanama yoktu. Marco'nun ise dişlerinden akan kan zemini kırmızıya boyamıştı.
- Baba. Yeter artık. Beni sevmiyorsun. Ama eşimin günahı yok. Annem, doğumda öldü diye sevmedin beni. Senden nefret ediyorum. Duydun mu ?
Babamı cümlelerim etkilemişti. Ama Marco için artık geç kalmıştım. Kurt formundan insana dönüştüğünde vücudunun yaralarına bakamadım.
Ona koşup sarıldım.
- Ağlama eşim. Düzelecek kemiklerim. Kurt adamlar çabucak iyileşir.
Babamın ise boğuk sesi konuşmamızı böldü.
- Asla iyileşme şansı olmayacak.
İki beta beni çekiştirip eşimden ayırdı. Babamın gülümseyip eşime ateş ettiğini gördüm.
Marco sanki gülümsedi. Babam daima cebinde gümüş kurşunlu bir tabanca ile gezerdi.
Düşmanları için olduğunu söylemişti bana. Eşim, onun damadı olacaktı. Oğlum diye seslenmek yerine mermi ölüme eşimi götüren araçtı.
Marco'nun sırtına saplanan kurşun bizzat bana atılmıştı.
Babam, beni kukla gibi yönetmeye çalışıyordu.
Marco, yüzünün üstüne düşerken artık aşka, sevdaya, aileye, babaya veya yaşama dair tüm ışıklarım orada kapandı.

Simsiyah bir nehrin ortasındayım. Gökyüzü siyah. Ağaçlar yine beyazı koparıp atmış üstünden. Su beni gittikçe aşağıya çekiyor. Gözlerim ağlamaktan yanıyor. İki beta, eşime sıkılan kurşun sonrası benim kollarımı serbest bırakıyor. Özgürlük artık bitti. Yaşam pencerem kırık değil. Komple babam pencereyi çekiçle parçaladı.
- Senin kızın değildim alfa Gabriel. Benim babam yok. Seni affetmeyeceğim. Aradan iki yüz yıl geçsin. Marco yine kalbimde kalacak. Sen ise karanlık bir nehirde benden önce sürüklenip öleceksin. Polka olarak hayatımın baba defterini kapattım.

20 Eylül Cuma 2024 ve saat 21:30 itibariyle herhangi bir vukuat ile karşı karşıya gelmediğimizi bildirmek için yazıyorum.
Eylül ayının dillere destan olan rüzgarı Karadeniz'de başladı. Rüzgar aslında Trabzon'da kalan bizler için bulunmaz bir nimet. Yaz boyunca vukuat ekibi nemden dolayı şikayet ediyordu. Şimdi ise dalların sağa sola savrulması çıkacak olayların önüne geçebilir. Kimse fırtınalı bir havada yola çıkmaz.
Vukuat ekibine göz kulak olmayı asla istemiyordum. Yakında sıcaklık düşecek. Ve sahilden uzakta olan tüm evlerde soba kurulduğunu duyduk. Köy hayatının bana göre olmadığını biliyorum. Ormanda koşma şansımız kalmayacak. Konuşmuş olduğum köylülerin çoğu fındık ağaçlarını budama yapıyordu. Kış boyunca ormandan eve odun taşıyan insanların arasında kurt adam olarak kimse gezmez.

Nerede risk varsa burnum oraya mutlaka gidiyor. Vukuat ekibi tüm ülkeye yayılan gümüş hırsızlığı sonrası kuruldu. Küçük çaplı kuyumcu soygunu ile başladı olay. Ardından büyük miktarda gümüşler çalındığında kamera kayıtlarında kurt ve lycan görüntüsüne sahip kişilerin işbirliği içinde hareketleri gözlendi. Yaz boyunca çete sürekli hareket ediyordu. Asla hareketli ve işlek cadde kullanmayan ekip nedense dağınık takılıyor.
Çete üyelerinin birbirinden hoşlandığını kameraya baktığımda düşünmedim.
Mesken olarak kullandıkları köye biz iki gün önce geldik.
Herhangi bir şekilde gümüş çalmaya gittiklerini görmediğimiz için suç üstünde onları yakalamak için bekliyorum.
Fakat Temel rahat vermiyor bana.
- Biraz daha sabırlı olur isek hepsi yeni soygun için gidecek.
Temel'e katılmıyorum. Hepsi üçer veya ikişer olarak takılıyor.
Bazıları mangalda köfte yapıyor. Kimi çekirdek paketini açıyor. Bazıları ise ağaçlara yaslanmış şekilde uyuyor.
- Onları izleyip önce kim olduklarını öğrenmeliyiz. İnsan formunda onlara sorgulama yapmayın diye emir aldım.
Temel ise perdeyi kapatıyor.
- Hırsız, hırsızdır. Kamera kayıtlarında suçları sabit. Korktuğunu düşünüyorum.

Lycan ile Temel sanki savaşa girer ise sağ mı çıkacak acaba ? Onu kırmak istemiyorum.
- Oturup kahveni yudumla. Unutma ki biz köye Almanya'dan geldik. Yaz tatilinde olduğumuzu düşün. Yakında gider isek kokumuzu mangalda pişen köfte saklayacak değil. Kavgasız bir akşam olduğunu sürüye yazdım. Bize iş verildi. Hakkıyla yapmalıyız.

Haydut çetesinin gümüş çalmak için haritada ilerlediği yolda Kristal Sürüsü bulunuyor. Üstelik sürünün topraklarında tam onların istediği gümüş teller var. Kurtlar, gümüşten hoşlanmaz. Ama bu çete resmen gümüş aşığı çıktı. Arka planını görmek istediğim için sakince bekliyorum. Temel tam kahve bize döktüğü sırada kaldığımız evin kapısı kırılıyor.
Tüm dünyanın görmek istemediği bir isimdir lycan John Çimen.
Kahve makinesini Temel yere düşürüyor. Kahve kokusu burnumuza geldiği sırada John Çimen heybetiyle Temel'e doğru yürüyor. Boğazına uzanan el karşısında Temel nefes alamıyor.
- Onu bırak.
Kekelemeye başlıyorum. John Çimen , Temel'in boğazını bırakıyor. Temel, öksürüyor. Kahverengi gözleri, yeşile boyalı saçları ve takmış olduğu yonca kolyesini ilk kez canlı canlı görüyorum.
- Kristal Sürüsü'ne saldırı olmayacağının teminatı benim. Seni buraya gönderenler bilsin ki bizim olan şeylere kimse el uzatamaz.

Gümüşlerden söz ettiğini düşünüyorum.
- Gümüş çalmak suçtur.
Kahkaha atıyor. Sonrasında bize kırılmış kapıyı gösteriyor.
- Beşe kadar sayacağım. Gitmez iseniz diğerlerine sizi bırakmam.
Topuklara kuvvet olay yerinden kaçıyoruz. Temel az önce yaşamış olduğu darp izini hatırlıyor yolda.
- Sana Eray söylemiştim. Aptallık ettik. Daha iki günlük kurt adam sayılırız. Kristal Sürüsü veya diğerleri beni ilgilendirmez. Canımı sokakta bulmadım. İşi bırakıyorum.

Ertesi sabah Tuncay Kil'in odasından içeriye giriyorum. Temel'in ona ne anlattığını bilmiyorum. Patron ile görüşmeye gelmediğine göre hesabına yatan parayı iade etmiş olmalı. Ben ise para ile çoktan kendime ev aldım. Kirada yaşamaktan kurtulmuş ve başarılı bir görev ile evime dönmüş olmanın keyfini sürmedim. Tuncay Kil ile aynı okuldan mezun olduk. İkimizi ayıran temel özellik ise net. Tuncay Kil daima sınavlara çalıştı. Ben ise gitar ile şarkıcı olmak adına sürüde kaldım. O günlerde çok gençtim. Annemin sözünü dinlemedim. Oğlum, sürü seni işsiz saklamaz dedi bana. Annem ölünce sürü beni dışladı.
- Temel akşam anlattı. John Çimen geldi mi cidden yanınıza ?
- Evet.
Tuncay Kil sahaya inmeden odasından bizi yönettiği için işlerin kolayca nasıl çözülmesine dair bir saat konuşma yapıyor bana. Lycan gördün mü sıkacaksın mermiyi dedi. En son lycan gören arkadaşım Halil ona dur dedi. Lycan kaçmaya başladığında ateş etti. Ateş sonrası lycan geri dönüp Halil'in boynunu kırdı. Kimse ona madalya öldükten sonra vermedi. Üstüne üstelik mezarını bilmiyoruz. Yapmış olduğumuz sözleşme maddeleri içinde öldürülme durumları var. Kimliğiniz açığa çıkar ise mezarınız olmayacak maddesi beşinci sırada. Halil ateş sonrası kurt adama dönüşüyor ve lycan olan kurtların gümüş mermiye bağışıklığı olmadığını ortaya çıkıyor. Gizli bilgiyi ise Tuncay bize söylemedi. Sekreteri Şirin ile konsere gitmiştim. Konser çıkışı bira içeriğinde bana gerçeği Şirin söylemişti.
- Hepinizi Tuncay ölüme gönderiyor.

PolkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin