Mitomani

1 0 0
                                    

Sağ gözümü tamamen kaplayan ağrı ile birlikte yastıktan başımı kaldırmaya çalışıyorum. Yatmış olduğum en rahatsız yastık olduğunu düşünüyorum. Gözlerimi açıyorum ama sağ gözüm kısık.
Ayağa kalktığımda odada sadece kırık eşyaları görüyorum.
Nerede olduğumu anlamak için kapıyı açıyorum. Ayaklarım çıplak. Yerde ise kar var. Uyanmış olduğum kulübeye benzer birden fazla çatı bana bakıyor. Karın üstünde ise yavru kurtlar var. Onlar karla oynuyor.
- Bakar mısınız ?
Tekrar sesleniyorum. Ama kimse bana cevap vermiyor.
Üşüyen ayaklarım ile birlikte acele ediyorum. Fakat yavru kurtların postuna dokunmam faydasız. Onların beni görmediği bu yerde işimin ne olduğunu bilmiyorum.

- Kimse yok mu ?
Bağırmam ile birlikte kar eriyor. Kurt yavruları gidiyor. Zemin ve kulübeler değişiyor. Sanki bir bahar havasında kraliyet şatosunun önündeyim. Demir kapı altından yapılmış gibi parlak. Yaklaşıp baktığımda çok güzel bir hanımefendi dikkatimi çekiyor. Elinde bulunan kitabını okuyor. Yere serdiği örtüsü pembe. Başında ise zümrüt bir taç var. Kitabı yavaşça kenara bırakıyor. Sol bileğine dokunuyor. Kırmızı  karanfil dövmesi olan bu kadına oldukça genç gözüken bir erkek yaklaşıyor.
- Anne. Yine mi ? Yapma artık. Anlaştık seninle.
Kadın bileğini gösteriyor oğluna. Ama bileğinden aşağıya kan damlıyor. Dövme yok oluyor. Oğlu endişeli ama annesi sakin gözüküyor.
- Onu bulacağım. İkiz kardeşini eve getireceğim. Babana söz verdim. Onu rehin bıraktığım için suçluyum.
Adam, cebinden çıkardığı mendili annesinin bileğine bastırıyor.
- Mitomani hastalığına sahip yaşayan bizim ırktan ne yazık ki anne kimse kalmadı. Kız kardeşimi bulmayı istiyorum. Fakat haydutların krallığında ona dair kimsenin bilgisi yok. Doktor olduğunu söyleyen kadının amacı para çekmekti. Başaramadı. Ve rehin olarak çocuğuna göz dikti.

Mitomani hastalığına sahiptim. Onların aradığı kız ben miydim ? Muhafız, elinde beyaz bir mektupla kadının önünde diz çöktü.
- Kraliçem. Aradığınız kayıp kızınızı bulduk. Mitomani hastalığına sahip. Fakat evlatlık olduğunu bilmiyor. Mektupta onun resmini göreceksiniz.
Demir kapıyı açıp bahçeye koştum. Ama annem olduğunu düşündüğüm kadın mektubu açmadı. Muhafız ve oğluna gitmesini işaret etti.
- Mektubu açmalısın.
Kadın sanki beni duymuştu ve sıkıca mektubu göğsüne götürdü.
- Kızım. Lycan olduğumuzu haydut krallığı bilmiyor. İkizini ve beni tehlikeye atamam. Seni doğum gününde almaya geleceğim.
Mektubu öptü ve kitabın arasına bırakıp örtüyü toplayıp gittiğinde ortam yeniden şekil almaya başladı.

Sağanak yağmurdan sokağın sular altında kaldığı bir binanın içinde oldum. Oldukça güzel bir koltuk takımı vardı karşımda. Kapı açıldığında takım elbiseli adam hızlıca masaya doğru koştu. Telefonunu aldı. Aradığı kişi telefonu önce cevap vermedi. Adam kravatını gevşetti.
- Alfa. Aç artık telefonunu.
Homurdandı. Volta atıp tekrar telefonla aynı kişiyi aramıştı. Ama yine yanıt yoktu. Adam kravatını çıkartıp masasının üstünü dağıttı. O sırada telefon çaldı ve babamın sesini duydum.
- Arama beni lanetli.
- Ben miyim lanetli alfa ? Yıllarca sırrını sakladım. Eşinizin, doktor olmadığı söyledi mi ? Haydut olabilirim. Ama kral öldü. Kızını rehin veren kraliçe yıllarca bebeğini aradı. Bana o kızın yerini söylemez isen peşimde olan adamlar sizi bulacak.
Babam ise duraksadı ama rahattı.
- Lanetli. Bebek öldü. Yıllarca söyledim sana. Beni arama. Hareket eden bir sürüm var. Yolda bebek sıtma hastalığına tutuldu.

Odanın kapısı büyük bir gürültü ile kırıldığında babam çoktan telefonu kapatmıştı. Lanetli olduğunu düşündüm adam ise telefonu düşürdü. Lycan olan iki kurt adamdan birisi ona karşı daha kibardı.
- Kral Gabriel. Kızını ve torunlarını istiyor. Onların yerini söyler isen sana bağışlanma sözü veriyorum.
Adam masasında bulunan sandalyesine geçti. Çekmeceden bıçak çıkardı. Bileğini gösterdi.
- Kırmızı karanfiller ölümü getirecek sizlere. Prensesin, ikiz çocukları öldü. Haydut kralı, ikizler ölünce acıdan intihar etti. Başka sorunuz varsa Tanrıça'nın yanında bekliyorum sizi. 

Burnuma, makarna kokusu geldiğinde gördüğüm düşler bitmişti.
- Sayıklamayı bıraktığına sevindim eşim.
Gördüğüm yüz ile birlikte kafama yeni bir görüntü daha düştü. Düşen görüntü karşısında kekeledim.
- Kesinlikle öldüm.
Eşim ise kahkaha atıp parmağı ile kapıyı gösterdi.
- Ölmedin. Ama bilmediğim bir erkek sana makarna yapıyor mutfakta. Salyangoz adlı bir sürü yok. Lycan değiliz. Ne yaşadığımıza dair zihnim mideye döndü. İçerisinde çok şey var. Ama aslında hiçbir şey sinmiş değil. Kaçmayı düşünme. Barikat var. Hadi seni mutfağa götüreceğim. Öğleye yemeği için elbette. Kahvaltıya geç kaldın.

Eşim, koluma girdiğinde odadan çıkmadan önce eğilip boynuma dişini geçirdi.
- Böyle olsun istemezdim. Ama altta bulunan adamı gördüğünde beni bırakıp gitme.
Dişleri fazla derine batırmadı. Ondan dolayı acı veya herhangi bir bağ hissetmedim.
- Mitomani bugüne kadar değersiz biriydi. Şimdi eşin mi oldum ? Barikattan çıkar çıkmaz ikimiz ayrı yöne gideceğiz. Eşim, haydutlara beni bırakmazdı. Kendim yürümek istiyorum.
Eşimin kolundan çıkıp yürüdüm. Sırtı çıplak ve başında aşçı şapkası olan adam makarna kesiyordu.
- Yakışıklı bir kurt olduğum için eşini almazdım. Eşine eminim elinle makarna hiç açmadın.
Adamın sözleri karşısında tebessüm ettim. Yüzünü döndüğünde gamzelerini gördüm. Ama gördüğüm diğer şey onu tanıyordum. Uyanmadan önce annesi ile konuşan ikiz kız kardeşini arayan genç adamdı.
- Sen.
Cümlenin devamını kuramadım. Sanki ellerini boğazımda hissettim.
- Biliyorum. Sen, beni birine benzettin. Ama insanlar çift yaratılır. Öz anneniz size ateş etti. Salyangoz adlı sürüden geriye mezar taşı kalmadı. Makarnayı yedikten sonra konuşuruz bunları. Zaten çoğunu eşiniz anlattı yatak odasında.
Eşime, üç adet tabak verdiğinde karanfil desenli olduklarını gördüm. Makarnayı yemek için kanepeye oturduğumuz zaman ise bana döndü.
- İkimizin baş başa konuşmadı gerekenler var. Mitomani hastalığına artık sahip değilsiniz. Bilinciniz kapalı iken sizi ben tedavi ettim. Teşekkür etmeyin hemen bana.

Yediğim makarna boğazımda kaldı.
- Artık hasta değil miyim ?
- Değilsin. Ama senden daha hasta birine ziyaretçi olarak gideceğiz.
Eşim, izin vermek istemediğini söylediğinde bize makarna yapan adam onu dondurdu. Korkudan makarna tabağı elimden düşüyordu.
- Uyurken rüyaları zihnine yerleştirdim. Annem, lycan kralı Gabriel'in kayıp kızı Talya. Fakat annem seninle özel olarak konuşmak istiyor.
İkizim daha adını bilmiyordum. Ama makarna tabağını hızlıca tezgaha bırakıp beni koltuktan aldı. Evden çıktığımızda ikizim beni kucağında taşıyordu.
- Daha bana adını söylemedin ?
İkizim gülümsedi.
- Annem bizi tanıştırmak istiyor. Gözümün önünde sarılmanızı istiyorum dedi bana.
Mitomani olarak büyüdüğüm kurt adamların dünyasında artık bir kraliçenin kızı unvanına yakındım. Ormanın ortasında oldukça gösterişli iki katlı villanın önünde ikizim beni yere bıraktı.
- Anne. Kız kardeşimi getirdim.
Rüyada gördüğüm kadını bulmayı bekliyordum. Fakat öyle olmadı. Annem, kot pantolon giyinmişti. Saçları bukle bukle açıktı. Siyah gömlek giyinmişti. Daha yaşlı gözüküyordu. Yakut taçta yoktu kafasında.
Kapıyı ise hemen açar açmaz boynuma sarılıp ağladı.
- Seni rehin bıraktığım için çok üzgünüm Polka.
Mitomani olan yaşantım villadan içeriye adım atmam ile değişti. Erkek kardeşim kapıyı kilitledi. Onun sevecen tavrı buza dönmüştü.
- Artık anne ona planımızı anlatır mısın ? Eray bizim düşmanımız. Sabah onun canını yaktı. Boğazını ısırdı. Ama sen merak etme anne. Onu donmuş bıraktım. Artık tahtın varisini sevdiğini hatırlanmayacak.
Gitmek için kapıya yönelince annem sinirlendi.
- Kız kardeşin yeni iyileşti. Lycan kralı Gabriel'i kızım öldürünce istediğin hayatı yaşayacaksın. İkizin sadece seninle şaka yapıyor. Değil mi oğlum ?
İkiz erkek kardeşim omzuma dokundu.
- Annemin gençliğini dedeme karşı oynayacaksın ikizim. Böylece kurtlar dünyasında sükunet yaşanacak. Hepimizin aşk hayatı belki o gün düzelir. Bilirsin. Aşk ve intikam daima ikizdir.










PolkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin