Salyangoz Sürüsü

7 5 0
                                    

Lycan kralı Gabriel'in tam Salyangoz Sürüsü'ne gideceğimiz sırada telefonu çaldı. Bize beklenmedik bir işinin çıktığını söyleyince Ace, Fred ve Halis ile ziyarete gitmek zorunda kaldık. Arabanın kapağı açıldığında beyaz gömlek giyinen alfa tehditkar bir bakışla kralı sordu.
- İşi çıktığı için bizi gönderdi. Ne zaman geleceğini bilmiyoruz alfa. Ama geceyi burada geçireceğiz. Telefon bekliyoruz.
Alfa bize sürünün topraklarını gezdirdi önce. Uymamız için kalacağımız misafirhaneden söz etti.

Kısa bir Salyangoz Sürüsü turundan sonra alfanın evinde oturuyorduk. Eşinin harika tarçınlı kurabiye yaptığını anlatıyordu. Fakat lycan kralı ile gezdiğimiz için bizim onlardan biri olduğumuzu düşündüğünü gözlerinden anlıyordum. Kurtlar korktuğunda hoş olmayan bir koku yayar. Ve alfadan burnuma kötü kokular yayılıyordu. Ace, Fred ve Halis ise alfanın tavrından dolayı ara ara gülüyordu.
Dişi bir kurt saçları ıslak şekilde kapıyı açıyor.
Onu gördüğümde kalbim coşku ile doluyor. Yıllardır beklediğim eşim nihayet ortaya çıktı diye ayağa kalktım.

Fakat babası beklemediğim bir şekilde onu azarladı.
- Çocuk musun sen ? Islak gezme hasta olacaksın. Misafirlerimiz var. Odana çıkıyorsun.
Kalbime yumruk yiyorum. Eşimin bakışları zemini buluyor. Sanki babasının tavrı ona hep kabaydı ama benden yardım bekliyordu.
Eşimin arkasından koşmak istiyorum. Babasına karşı kurdum dışarıya fırladı fırlayacak ama lycan kralı Gabriel'in bana yapacakları yüzünden tekrar oturuyorum koltuğuma.

Alfaya dönüyorum. Kurdumun yüzeye çıkacağını hissediyor. Ve eşine sesleniyor.
- Misafirlerimizin kurabiyeleri nerede kaldı ?
Tarçınlı kurabiyeler aklımın köşesinde yok. İncinen eşimin yüzünü düşündükçe kurdum dağıtmak istiyor evi. Ace, alfaya soruyor.
- Az önce geçen dişi kurt kızınız mı ?
Alfa sanki öz kızını red edecek gibi bize bakıyor.
- Böyle bir kızım olsun istemezdim. Kızım yalan konuşma hastalığına sahip. Sürekli olarak sürünün huzurunu bozuyor. Onu misafirlerimden uzak tutuyorum. Bir baba olarak hakkım değil mi ?
Halis ile Fred kahkaha atıyor. Fred gömleğinin yakasını düzeltiyor.
- Oldukça genç bir dişi. Kim yalan konuşmaz ki ? Bence abartıyorsunuz.
Halis arkadaşının koluna vuruyor.
- Alfa kurtlar abartmaz dostum. Eminim kızınızın bir psikiyatri uzmanı ile görüşmesi vardır ?

Daha fazlasını alfa anlatmıyor.
- Var ya da yok. Bu bizim sürünün sorunu. Sordunuz ve söyledim. Kızım hasta dedim size.
Güzel, çekici ve tatlı olan dişimin saçları fazla uzun değildi. Kahverengi gözleri vardı. Fındık kadar ancak burnu olabilirdi. Beni görünce yanaklarına kızarıklık düşmüştü. Onu herkesin önünde öpmemek için çıldırıyorum şuan.
Hırladım resmen.
- Hasta olduğu için bir tık daha kibar olmanızı beklerdim. Herkesin içinde kimse azarlanmaz. Biz böyle bildik böyle yaşamaya ant içtik.
Fred ayağa kalkıp beni alkışlıyor.
- Güçlünün daima sırtı okşanır ama zayıfın böyle ceketi yoktur patron.
Hırıltı diğer ses Halis'ten geliyor.
- Artık kalkıp yataklarımıza gitmeliyiz Eray. Yoksa gün kanlı bitecek.
Başım ile onu onaylıyorum. Hiçbir kurt eşimi aşağılık göremez. Asla izin vermem.

Şimdi Tuncay Kil'in eşine karşı niye yumuşacık olduğunu anlıyorum. Artık savaşçı olmak veya liderlik basamaklarını çıkmaktan uzağa gidiyorum. Eşimi memnun etmek ve onunla ilgilenmek daha cazip geliyor bana. Misafirhaneden içeriye girdiğimiz sırada alfa bize iyi günler diliyor. Ona cevap vermiyorum. Benim için iyi dileklerde sadece eşim bulunsun artık. Hala mutluyum. Onunla tekrar karşılaşma şansım olacak. Babasının yaptıklarını bana anlatabilir. Lycan kralı geldiğinde eşimi alıp Salyangoz Sürüsü topraklarından gideceğim.

Islak saçlarımı savurup koşa koşa eve geldiğimde beni bekleyen sürprizden haberim yoktu. Daha kapının önünde kalbim gümledi. Onun eşim olduğunu babama söyleyemedim. Babam otoriter tavrıyla çocuk musun diye sordu bana. Büyümüş veya küçülmüş olmam onun beyni için sadece olağan şeyler. Alfa emir verdiğinde bize söz düşmez. Gökyüzümün içinde bulunan yıldızlar artık kayıyor gözlerimden.

O benim eşim.
Hayalim.
Geleceğim.

Ama babam havai fişek gösterisinden hoşlanmaz. Birbirimize bakıyoruz. Odada bulunan herkes yok oluyor. Burun delikleri açılıyor. Kokumu eşim sevmiş midir ? Ona sormak istiyorum. Ayağa kalktığında bana gelmesini umut ediyorum. Hayır, yapmıyor. Gözleriyle kalbine beni resim edebilir mi ? Bilmiyorum. Uzun yıllardır yalan ile mücadele ediyorum hem. Babam odama giderken ona hasta olduğumu anlatacak diye ayaklarım yürümeyi bırakıyor. Ve çok geçmeden onları duyuyorum.
Hastayım ben diye ağlıyorum. Fakat eşimin sesini duyunca gözyaşlarımı hemen siliyorum.
Babama karşı geliyor. Ümitler, umutlar ve hayaller tekrar bedenime ulaşıyor. Kibar olmaktan söz ediyor eşim ve arkadaşları.
Sonunda ayaklarım güçlü şekilde oturduğu zeminden kalkıyor. Artık alfa olan babama karşı gelecek o erkeğe sahibim.

Kurtuluş biletim misafirhaneye giderken annemin yaptığı kurabiyelerin tadına bakmak için mutfağa yöneliyorum. Sıcak tarçınlı üç kurabiyeyi eşimin yüzünü düşünürken bitiriyorum. Birazdan azarlamak için babam beni dönecektir eve. Annem nedense misafirler gider gitmez babamın arkasından evden çıktı. Saat sekiz buçuk olduğunda annem bana seslendi.
- Kızım, misafirler için baban mangal partisi veriyor. Koliko ona yardımcı olmanı istedi.

Koliko'nun elinde yelpaze ve mangalın başında duruyordu. Sürü ve misafirler için mangalda tavuk, köfte ve et pişirmeye çalışıyordu. Beni görür görmez tabak istedi.
- Tabağı uzatır isen alfa olan baban mutlu olacaktır. Lycan kralının ziyareti onu oldukça huysuz bir ihtiyar yaptı.
Bu konuşmadan sonra beta kurtlar ve sürünün gençleri mangalın etrafına geldiği için tabağı pişen et, tavuk ve köfte ile doldurmak kaldı ikimize. Koliko'nun bir süre sonra sinirleri bozulmuştu. Giyinmiş olduğu keten gömleğine mangaldan kıvılcım atladı. Gömlekte mini minicik delik açılmıştı. Siyah delik aslında gece gece fark edilir gibi değildi.

Koliko'nun gömleğinin fiyatını duyunca niye soğuk su istediğini anladım. Soğuk suyu içer içmez topuklara kuvvet yerini beta Simon'a bıraktı. Simon mangalda pek başarılı değildi. İki tavuk yaktı. Üç tane köfteyi düşürdü yere. Ve etlerin piştiğini sanıyordu ama yanılıyordu. Genç kurtlardan birisi yanıma geldi.
- Kütüphaneye giden yolun sonundaki masa bir tabak et istedi. Haberiniz olsun. Uyumaya gideceğim. Yoksa tabağı götürmüş olurdum onlara.

Mangal partisinde genç bir kurt ayrılıyor ise dişisi onu beklediği içindir ormanda. Simon'un verdiği tabağı alıyorum. Kütüphaneye doğru olan yolda masalarda türkü söyleyen kurtları görüyorum önce. Daha sonra ağaçlara takılmış fenerleri takip ediyorum. Masaya doğru yürüdüğüm sırada tanıdık kokuyla sarsılıyorum. Bu koku kesinlikle eşime ait.
Beni gördüğünde arkadaşlarını unutuyor. Onu gören kurdum alev alev ona daha yakın olmak istiyor. Ama yapamam. Babamın mangal partisinde eşime sarılmaya gitme lüksüm olamaz. İkimizin bağlantısını hemen solunda oturan arkadaşı kopartıp atıyor.
- Et sıcak servis edilir. Bizi bekletmez isen seviniriz.

Et dolu tabağı yürüyüp masaya bırakıyorum. Afiyet olsun dedikten sonra eşimin masasından mangalın başına döneceğim. Ama eşim gitmemi istemiyor. Bakar mısınız dedikten sonra bileğimi yakalıyor. Oturduğu yerden bileğimi tutan kolunu inceliyorum. Kesinlikle spor salonunda lisans yapmış kolları. Ben onun kadar ağırlık kaldırmadım ömrümde. Üzerime sinen mangal kokusunu alıyor burnu.
- Neden mangalın başında olduğunu öğrenebilir miyim ?
Ona kaba davranan ailemi anlatamam.
- Annem, babama yardımcı olmam gerektiğini söyledi bana.
Sözlerime inandığını sanmıyorum.
- Alfanın kızının mangal yaptığı görülmüş şey değildir.
İşte o zaman eşime yalan konuşmak istemediğimi anlıyorum. Onun gözlerinde benim için endişe mumları çoktan yanıyor. Arkadaşları ise oldukça sıcakkanlı.
- Oturup bizimle karnını doyur bence. Hem masada boş sandalye var. Hem seninle tanışmış oluruz. Ben, Fred. Eray'ın yakın arkadaşlarından biriyim. Biz bir ekibiz.
- Fred tanıştığımız için memnun oldum. Ama sizinle yemek masasında oturmam doğru olmaz.
Eşim Eray ise sandalyeyi kalkıp yanına çekiyor.
- Otur ve bizimle kal.
Eşimin emrine karşı gelmedim. Etlerden tabağıma alıyorum. Çoban salatası, acı meze, yakar biberler, soğuk ayran ve sonrası mı ? Karnım doyuyor tıka basa.
Eşimin arkadaşlarının adlarını artık biliyorum hem. Ace, Halis ve Fred. Onların beni götürmesini dilediğim sırada babamın sesi ile tüm vücudumun kanı çekiliyor.




PolkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin