11

16 6 6
                                    

Hayatım boyunca çoğu şeyi her zaman 2 kere düşündüm. Aldığım kararların benim için olumsuz olması veya olmaması kısmından daha da ötesinden bahsediyorum. Devamından. Şimdi ise karşımda oturan adamın yüzündeki sırıtışı izliyorum dalmış bir şekilde. Ve inanır mısınız, bu sefer karar alırken 2 kere düşünmedim. Bunda içimdeki sesin mi katkısı var onu da bilmiyorum.

Bilinçsizce ağzımdan çıkan kelimelerin ardından daha fazla durmamış, verdiğim cevaptan kaçar gibi hızla vedalaşıp masadan kalkmıştım. Yüzündeki şaşkın ifadesi her aklıma geldikçe direksiyonun üzerindeki tırnaklarımı bastırıyordum. Aniden hissettiğim kırılma hissiyle sağ elimi kendime çekerek kırılmış işaret tırnağıma baktım. Fazla derinden kırılmıştı. Sızlıyordu. Ağzımda biriktirdiğim soğuk nefesi üfleyerek acısını dindirmek istedim.

"Kahretsin." Gözlerimin dolduğunu ve ağladığımı anca yanağımdan süzülen yaş ile fark ettim. Sol elimin tersiyle yüzümü hızla sildim. Kırılan tırnağımın acısından ağlamıyorum, hayatta kaçtığım tüm seçenekler için ağlıyordum. Tırnak da bunun tatlı bahanesiydi.

Buğulu gözlerim arabayı zoraki park ettikten sonra sıkıca kapandı. Derin bir nefes alarak sokak lambalarının az çok aydınlattığı loş caddeye baktım. Yüzümdeki buruk gülümsemeyle açtığım araba kapısından kendimi dışarıya attım. Elimde tuttuğum çantayla zar zor yürüyordum. Bahçe kapısını açtığımda birden ayağımın yanında sürtünen şey ile irkildim. Kafamı eğdiğimde 2 minik yeşil göze denk geldim. Masumca bakıyordu bana. Salladığı kuyruğuyla ayağıma daha da bir sokuldu. Huylanarak kıkırdadım. Yere çömeldiğimde biraz geriledi ve bana baktı.

"Yine karşılaştık Yıldız." Ellerimi kafasına götürdüm. Yavaşça okşayınca mayışarak kapattı minik gözlerini.

"Hoşuna mı gidiyor?" Sanki beni anlamış gibi gözlerini açarak bacaklarımın üstüne çıktı. Kucağıma yerleşmiş kafasını gömmüştü. Bir süre yerde kalıp yumuşak tüylerini okşadım. İçim sıcacık olmuştu. Saatin farkına vardığımda küçük bedenini ellerimin arasına aldım. Patilerini yüzüme götürerek yanaklarıma dokundu.

"Geç oldu değil mi Yıldız?" Hayvancağız huzursuzca baktı yüzüme. Gülümseyerek onu minik alanına götürdüm.

"İyi geceler Yıldız." Ellerimi sallayarak önüme döndüm. Yürüdüğüm esnada tekrardan arkamdan geldiğini fark ettim.

"Ama uyuman gerekiyor." Miyavlayarak ayağımın dibine geldi.

"Neden uyumuyorsun?" Gözleri o kadar güzel bakıyordu ki kıyamayarak tekrardan ellerimin arasına aldım. Yüzümü hafifçe yaladı. Minik bir kahkaha attım.

"Benimle mi gelmek istiyorsun?" Gözleri daha da açılırken kollarımın arasına aldım. Açtığım kapıdan merdivenleri çıkarken nefes nefese anahtarımı kapıya yerleştirdim. İçeri geçince Yıldız'ı yere bıraktım. Etrafı şaşkınlıkla inceliyordu. Onun bu hallerini izlerken tatlı bulmamak elde değildi.

Odama geçip üzerimdeki giysiyi bir kenara attım. Yarım atlet ve eşofman geçirip odadan çıktım. Midem henüz aç olduğundan açtığım dolaptan yoğurtlu bir tarih yaptım. Yıldız etrafta gözükmüyordu. Oturduğum masada yeniden kafamı boğan düşüncelerle dalgınca yemeğimi yiyordum.

O masada aniden ağzımdan çıkmıştı. Onaylamak gibi bir fikrim yoktu. Daha doğrusu fikrimi iyice değerlendirmemiştim. Bu ne kadar basit bir konu gibi görünse de benim için zor olan konulardandı. Hayatım boyunca herhangi biriyle ilgili bir karar verirken hep zorlandım. Bu yüzden aldığım karar benimle beraber birini de kapsar ise o kararın ikimizi de kötü yerlere götüreceğinden korkardım. Kötü bir düşünce yapısıydı ama değiştiremiyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kuyruklu YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin