Bugün gerçekten bitmeyecek gibiydi, neden bu kadar uzun sürmüştü?
Neredeyse 2 saat anca olmuştu. Ama sanki günlerdir Dumankaya evine sıkışıp kalmışım gibi hissediyordum.
Mirzan'lara akıl vermemin ardından yarım saat ya geçmiş ya geçmemişti. Telefonum bildirim sesiyle titrerken ardı ardına çıkan ses birkaç bakışı üzerime çekmişti.
- Pabucumun külahının keyfinin kahyasına anlat gardaş grubundan 8 yeni mesaj -
Kırmızı başlıklı mor don: fotoğraf*
Bu köpecikten korkulur mu ya
Erva salağı çığlık ata ata kaçıyodu djjsnxbsnsm
Yakışıklı Slenderman: Gece gece yine hangi pire tarafından ısırıldınız amk.
Götünüz durmuyo ki hiç.
Kırmızı başlıklı mor don: Şey oldu, biz battaniye yıkıyoduk terasta o aşağı düştü
Sonra onu almaya gidince köpek saldırısına uğradık
Kakalı Prenses: Mirzan aç kapıyı bak kırıcam yoksa!!!
-
Mesajları görünce dudaklarımı birbirine bastırarak onlara cevap yazdım.
-
Siz: Erva sakinleşin bir.
İnsan gibi konuşup halledin,
O battaniyeleri de yarın mı yıkayacaksınız ne yapacaksanız yapın Ecrin Teyzeye göstermeyin.
Benden söylemesi.
Yakışıklı Slenderman: Hayır anlamıyorum nasıl böyke fırlama çocuklar oluğunuzu.
Anneleriniz de babalarınız da sakin insanlar.
Bence baba tarafından gelen bir gen, ikizin de aynı olmasına göre.
Kırmızı başlıklı mor don: Ya Volkan bari sen birşey söyle de kurtar beni!
Vallahi billahi kesecek manyak!
Yakışıklı Slenderman: Ne halt yerseniz yiyin.
*Yakışıklı Slenderman çevrimdışı*
Siz: Bende karışmıyorum, kavga etmeden çözün.
-
Onların bu haline sırıtmadan edememiştim, sakinleştirici sözler söylesem de birbirine girdiklerinde çıkan curcunayı seviyordum.
Benim sırıttığımı gören Atilla sanki söyleme gereği duyacakmışım gibi merakla bana bakmıştı. Manyak mıydı bu, özelimi neden öylece söyleyeyim?
Bu yüzden yüzümü eski haline sokup ortada dönen sohbete odaklanmaya çalıştım.
Sohbet falan filan hoş da, sıkılmıştım artık! Nasıl sohbetin buraya geldiğini bilmiyordum ama konu harmanlanmış, harmanlanmış Cemal'in çocukluk anılarına gelmişti.
"Çok tatlıydı Cemal'im küçükken." Dedi gülerek Nisa Hanım. Ardından devam etti: "Peki siz Beste'nin çocukluk anılarından bahseder misiniz?"
Bu soru herkesin sessizleşmesine, onların meraklanmasına, bizim de gerilmemize neden olmuştu. Ayça Hanım bakışlarını bana çevirip izin alır gibi baktığımda gözlerimle onayladım. Eninde sonunda öğreneceklerdi zaten.
"Aslında Beste'nin çocukluğu maalesef bizimle geçmedi. Kendisini 3 yıl önce, 15 yaşındayken evlat edindik." Dedi boğazını temizleyip yumuşak tutmaya çalıştığı ses tonuyla. Onlar şaşırmış, büyük ihtimalle çocukluktan beri onlarla birlikte büyüdüğümü zannettikleri için afallamışlardı.
"Ah öyle mi? Peki Beste'ciğim, sen bize çocukluk anılarını anlatmak ister misin? Eminim ki yetimhanede iyi arkadaşların falan vardır. Onlardan bahsedebilir misin bize?" Dedi kibar ve tatlı olmaya çalışarak Nisa Hanım. Neydi bu Beste merakı anlamıyordum. Beni öğrenince başı göğe mi erecekti.
"İstemiyorum." Oldukça net ve rahatsız çıkan sesim tekrardan sessizliği sağlamıştı. Böyle bir cevap beklemiyorlardı. Muhtemelen şak diye anlatmamı falan bekliyordular.
"Beste. Biraz kibar ol lütfen." Diye uyardı beni yumuşak bir sesle Ayça Hanım. Ona bakışlarımı çevirdiğimde sol elimde bir sıcaklık hissettim. Ayça Hanım'dan bakışlarımı çekip diğer tarafımda oturan Samet Bey'e döndüğümde bana güven verici bir gülümseme sundu. Elimi tutmuş, babama güvenmemi istiyordu. Bakışlarından izin aldığında kendisi anlatmaya başladı.
"Eski anılarından bahsetmeyi sevmiyor. Bu kadar sakin durduğuna bakmayın, ilk yıl tam bir fırlamaydı." Dedi gülerek. Fırlama konusu homurdanmama sebep olduğunda huysuz homurdanışlarım Ayça Hanım'ın da gülmesine neden olmuştu.
"İlk yıl neler yaptı bir bilseniz. Bize hiç alışamacak gibiydi, yani istemiyordu. Sürekli asi tavırlar sergileyip bizden kurtulmaya çalışıyordu. Her gün farklı saçma konulu kavgalara karışırdı. Bir keresinde evimizin arka duvarına sprey boyalarla garip resimler çizmiş, bununla da yetinmeyip tüm pencereleri sprey boyalarla boyamıştı." Dedi gülmeden edemeyerek. Bense hatırlamak istemeyerek yüzümü buruşturdum.
Samet Bey benim yaramazlıklarımı komik bir şekilde anlatırken, her farklı konuyu abartmaktan kaçınmıyordu. Arada kolunu çimdikleyip kızıyordum ama beni umursamadan tüm yaramazlıklarımı anlattı.
Diğerleri hem şaşırıyor, hem de gülüyorlardı. Oysa gülünecek birşey yoktu, sadece Samet Bey abartıyordu.
Yıldız küçük olmasına rağmen anlattıklarımızın bir çoğunu anlıyor, Olcay'ın kucağında gülüyordu. Beni en çok mutlu eden Yıldız'ın tatlı gülüşleriydi. Eski yaramazlıklarımın anlatılmasından hoşlanmasam da Yıldız için katlanabilirdim.
Tekrardan sohbetten koptuğumda koltukların, halıların veya etraftaki eşyaların tarzını inceleyip kendi kendime düşünüyordum. Ancak incelemem ortamın sessizleştiğini fark etmemle yarım kalmıştı. Bana beklentiyle bakan Nisa Hanım ve cevap bekleyen insanlar ile neye uğradığımı şaşırmıştım.
"Ne?" Gibi garip bir kelime çıktı ağzımdan. Ama Nisa hanım bozuntuya vermeden cevapladı.
"Baban sana bir soru sormuştu." Dediğinde otomatikman bakışlarım Samet Bey'e döndü. Samet Bey baba denince aklıma onun gelmesinden hoşlansa da kaşlarıyla Arif Bey'i işaret etti. Ben Arif Bey'e döndüğümde yüzünde dumura uğramış bir ifade vardı.
"Yarın DNA testi yaptırmak istiyoruz. Ve eğer pozitif çıkarsa alışmak için bizimle yaşamanı da istiyoruz."
▪︎ ☆ ▪︎
Vallahi anca bu kadar uzatabildim. Çok zor oldu yazması fhsjbdbsn
Ay ben en çok Cemal'im ile Özgür Zafer'imi seviyorum. Veya direk Zafer'imle Cemal'imi.
İleride onların nasıl harika insanlar olduğunu anlayacaksınız. Pardon spoi vermek istememiştim djdjbxn
Hadi bayy!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzünün Yakamozu -Gerçek Ailem-
ChickLitBir kız hayal edin; kırmızı saçlı, kahverengi gözlü. Şarkıcı olmak için, şarkı yazıp söylemek için debelenip duran. Aile nedir bilmeyen. Ve bir aile hayal edin; Aile olmayı becerememiş. Kızları sandıkları kişinin kızları olmadığını öğrenip gerçek...