Öhm, selam
Ortam ölüm sessizliğindeydi. Karşılıklı, oturabilecekleri en uzak koltuklarda oturan ikili aynı sebep farklı alt dallardan ötürü yoğun bir gerginlik yaşıyordu.
Jimin için sebep, belirsizlikti. Alfanın soruları çok yerliydi, bir yanıt istediği aşikardı fakat ne diyecekti ki? Gözüme artık gerçek bir 'alfa' gibi gözükmeye başladın mı? Yoksa beni sevdiğini öğrendiğimden beri sadece ne kadar yakışıklı olduğunu düşünüyorum mu? Zihnim çok pis, seni gördüğüm her an beynim bizi farklı noktalara getiriyor ve bu midemi öldürüyor mu?
Jungkook için de sebep belirsizlikti. Oysa onun belirsizliğinin en kötü cevabı, omegayı bir daha asla görememesiydi. Bir farkı kalmamıştı diğer alfalardan. Jimin artık ondan da 'iğreniyordu'. Bu o kadar yüz kızartıcı hissettiriyordu ki!
"Jimin ben... Bana ne olduğunu söyle. Ne yapmamı istediğini söyle. Yalvarıyorum sana. Sabah uyanıyoruz banyodasın, gün içinde yanıma yaklaşamıyorsun, geceleri..."
Birkaç haftada Jimin ile uyumaya çok alışmıştı Jungkook. Evet, Jimin ile aynı sebepten aynı yatağa girmiyordu belki. Jimin'in aklında bu gece olabilecek olası baskı varken Jungkook'un kalbinde senelerdir büyüttüğü aşkın yeni filizler vermesine sebep olan yakınlığın oluşturduğu büyük bir huzur vardı. Oysa şimdi bundan da mahrum kalmıştı. Jimin yatağa olabildiğince geç giriyor, girdiğinde en uca yatıyor, onda da zaten bir saat bile dolmadan banyoya koşuyordu.
"...Ben, anlıyor gibiyim aslında." Başını öne eğen Jungkook, kısık sesle devam etti. "...Anlaşılan ben de o 'iğrenç alfalar' kategorisinde yerimi aldım, ha?..." dedikten sonra aklına gelen, olayların başlama günüyle tekrar omeganın gözlerine baktı. "...Sarhoş olduğum için, değil mi? O gün sana yük oldum, iğrenç koktum, tanrım yoksa..." Alfa aklında dolanan senaryolarla korksa dahi sormak zorunda hissetti. "...Sana bir şey yapmaya mı çalıştım? Böyle bir iğrençliği denedim mi? Jimin nolur cevap ver."
Yüzü kıpkırmızı kesilmişti alfanın. Bu kadar düşebileceğine ihtimal vermiyordu fakat bütün oklar bunu gösteriyordu. Ta ki Jimin konuşmaya başlayana kadar.
"Hayır Jungkook saçmalama! Ben sadece... Çok utanç verici!" Minik elleriyle yüzünü iyice sıvazladı omega. Tam anlamıyla yerin yarılmasını ve içeri girmeyi canı gönülden istiyordu. "...Seni temin ederim ki öyle bir şey olmadı. Aslında sorun... Sen değilsin, benim. Ve... sorgulamasak?"
Aldığı güvenceyle içi rahatlasa da omeganın konuyu kapatma girişimine karşı çıktı alfa. "Olmaz Jimin. Lütfen. Hem... Yarın toplantı olduğunu biliyorsun, değil mi? Daha iki kelime konuşamıyorken toplantıda ne yapacağız? Bugün sorun neyse çözmemiz lazım."
"Çözemeyiz ki. Biliyorsun beni... Herkesten daha iyi biliyorsun..."
"Biliyorum, biliyorum ama neden şimdi? Senelerdir yanındayım. Her anlamda yanındayım. Şimdiye kadar hiç böyle bir sorun yaşamadık Jimin. Ben... Bilmiyorum- farklıyım sanmıştım." Alfanın hayalkırıklığı dolu cümlesinin altında gizli bir sinir de vardı. Çözemiyordu, anlayamıyordu.
"Zaten farklısın, farklıydın ama- açıklayamayacağımı biliyorsun."
"Ah tabi, yüzüme baka baka benden iğrendiğini nasıl açıklayabilirsin ki? Ben, senin istediğin her şeyi yaptım Jimin. Stajyerdim, dışarıdan istediğin her şeyi aldım, getir götür işlerini yaptım. Asistanın oldum, alanım dahi olmayan konular için sabahladım, sırf sana yardımcı olmak için. Duygusal açıdan her zaman yanındaydım. Beni işe alan kişi, babana karşı bile 'nankör' damgasını göze alarak seni savundum. Senin hayalin için evlendim, hükümeti kandırmaya çalışıyorum." Alfanın sesi, her cümleden sonra biraz daha yükseliyordu. Siniri, haksızlığa uğramışlık hissi gün yüzüne çıkıyordu.
"Hayatımın merkezi yaptım! Hepsi ne için! Beni diğer alfalarla bir tutup benden iğren, yanıma bile yaklaşama diye mi?!"
Alfanın ona ilk kez bağırması ile tak kaşı kalktı Jimin. Eğer bu şekilde birbirlerini suçlayacak ve masum rolüne bürünülecekse, bu oyun iki kişilikti.
"Peki gerçekten ne için?! Söyle hadi! Hayatının merkezi yapmışmış! Kıyamam sana ya! Nasıl da mağdur olmuşsun sen! Sen bana dost gibi yaklaştın! Sırdaşım, arkadaşım olarak gördüm seni! Oysa sen meğerse ne niyetle yaklaşıyormuşsun bana?! Kimsenin tekliflerini kabul etmemeler, ailene gidip beni anlatmalar! Ben saftım tabi, göremedim! Nereden bileyim 'beni anlıyor' dediğim tek alfanın da bana diğerleri gibi yaklaştığını!"
Alfanın çenesi sinirden titrerken koltuğun kenarını sıkıca sıktı, ayağa kalkmamak için. Ne kadar sinirlense de omeganın rahat hissettiği mesafeyi bozmayacaktı.
"Ne yaptım peki! Geceleri seni takip mi ettim! Zorla evine mi girdim! Rahatsız hissetmen için ne yapmış olabilirim söylesene!"
Koltukta dizleri üstüne çıkan omega hararetle cevap verdi. "Oh hemen söylüyorum! Güzel bir uyku için yatağıma girdiğim an ne soluyorum biliyor musun? Alfanın rezil derecede çekici feromonları! Sabah uyanıyorum ve bir bakıyorum kaslı kolun belimi sarmış! Gün içi o ilgili tavırlar, oh Jimin-shi meyve yemeği ihmal etme. Sanane! Sonra kuruma gidiyoruz ve aslında ne kadar harika bir ebeveyn olabileceğini gösteriyorsun! Aklımdan 'onunla yavru büyütmek harika olacak' gibi düşünceler geçmesine sebebiyet veriyorsun! Ah peki yetti mi? Hayır, yeter mi Bay Ben Her Şeyde başarılıyım ve Bir O Kadar Da Yakışıklıyım Jeon! Her gün, her lanet gün gömlek ve kumaş pantolonla geziyorsun! Sanki başka beden kalmamış gibi tam üzerine oturanlarla! Oturuyorsun, bacak kasları; kalkıyorsun, uzun boyun; bir şey taşıyorsun, kol kasların; geriniyorsun, göğüs kasların! Çık bir defileye tam olsun!"
Alfa, açık ağızla duyduğu cümleleri anlamlandırmaya çalışırken Jimin durmadı, hala sıralayacağı çok sebep vardı.
"...Ha giymediğin günler, DAHA KÖTÜ! Kendi evimde öylesine dolaşıyorum ve bir de ne göreyim! Akşam akşam sadece, SADECE gri eşofmanıyla şınav çeken Jeon Jungkook! Sen... ugh! Tanımlayacak kelime bile bulamıyorum! Benim zihnim temizdir! Gayet edepli biriyim ama sen! Sürekli karşıma bu şekilde çıkıp, bir şey olmamış gibi davranmamı istiyorsun! Nasıl davranabilirim! Midem şimdi bile bulanmaya başladı!Aklıma gelen her kirli görüntünün tek sorumlusu sensin ve bana hala 'benden nasıl iğrenirsin' diye sorabiliyorsun ya, kafayı yiyorum!
Senden iğreniyorum çünkü mükemmelsin! Senden iğreniyorum çünkü ideal bir alfasın! Senden iğreniyorum çünkü beni çok güzel seviyorsun! Senden iğreniyorum çünkü ben de seni sevmek istiyorum! Senden iğreniyorum çünkü bir aile kurmak isteyebileceğim tek kişisin! Senden iğreniyorum çünkü aklımda dolanan hiçbir şeyi gerçekleştiremeyecek kadar hastalıklı bir kurda sahibim!"
Nefes nefese kalmıştı omega. Bu kadar şeyi içinde tuttuğunu bile bilmiyordu.
"Jimin sen-" Alfa ağzını açtığı an, daha kendine gelememiş olan Jimin böldü cümlesini.
"Tek kelime etme! Hem suçlusun hem güçlüsün! Zaten-ugh! Sinirliyim, midem bulanıyor, başım ağrıyor, kemiklerime kadar titriyorum. Bu konu hakkında bir daha konuşulmayacak. Kapandı, bitti."
Alfanın yüzünde, kendinden emin bir gevşeme oldu. Daha az önceye kadar sıktığı çenesini gevşetti, çattığı kaşlarını da serbest bıraktı. Belirsizliği yok olmuştu. Hayal edebileceğin bile daha güzel bir yola adım atmak üzereydi. "Hayır, kapanmadı. Aklında dolanan her şeyi gerçekleştirecek hale gelene kadar da, kapanmayacak."
Garip ama bence okey bir bölümdü, aylar sonra bu kadar slvksmckemgksmfkemf
Jimin'e nasıl bir tedavi uygulasak ki?
Neyse ballarım
JİKOOK'LA KALINNN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mission: Adoption | JiKook
FanficOmega CEO Park Jimin | Alfa Sekreter Jeon Jungkook | Mpreg | Omegaverse | Soft Cinsellikten iğrenen Jimin'in tek hayali bir çocuğunun olmasıydı. Bekar evlat edinmeye izin vermeyen hükümet, son ümidini de yok edecek gibi olsa da imdadına sekreteri Je...