8

464 66 15
                                    

Partinin üzerinden bir hafta geçmişti, bu süreçte konuşmamıştık zaten normalde de konuşmuyorduk ama hep var olan atışmalarımız da ortadan kalktı. Kısa bakışmalarımız arada bir göz göze gelmekten ibaretti.

Ancak geçenlerde onu Mehmet ve Aybüke ile kafede görmüştüm. Mehmet ve Aybüke bizim bölümdendi ve Hande ile de bir o kadar alakasız tiplerdi. Sorgulamadım değil neden birlikte takılıyorlar, diye. İlk başta umursamadım ama sonra onları birkaç kez daha görünce içimdeki merak pır pır uçmaya başladı.

Yine bugün antrenmana gidiyorduk. O da yan sahadaydı, bir konuşma umudu vardı içimde.

Nedense ilişkimizdeki -tabii pek gerçek olmayan bir ilişki- atışmaları özlüyordum. Sürekli anlaşamama durumumuz aslında bir bakıma eğlenceliydi ve onun da eğlendiğini düşünüyordum ve tabii artık umuyordum.

En sonunda başladık fitnessa ama düşüncelerimden bir türlü kurtulamamıştım ve maalesef bunu fazla belli etmiştim.

"Zehra tamam mı?" Ebrar daha sert sormuştu.

"Ne tamam mı?" dedim bön bön bakarak.

"Ya çıkışta kırtasiyeye gidelim dedim ya yüz kere? Götünle mi dinliyorsun beni? Sabahtan beri defter lazım kalem lazım diyorum ya sana."

"Gideriz."

"Bunda bir haller var belli." Ayça elindeki direnç bandını bırakarak yanımıza geldi.

"Aman yine dalmıştır kesin dikkat eksikliği var Zehra'nın."  bütün her şeyi bilen Cansu olaya el atıp beni kurtardı.

***

Soyunma odasında hazırlanıyorduk kızlarla Ebrar'ın işini halletmeye kırtasiyeye gitmek için. Verimsiz bir gün olmuştu benim açımdan.

Ayakkabı bağcıklarımı bağlarken kapının açılmasıyla Rosa ve Hande'yi içeri girerken buldum.

"Selam kızlar." Ebrar onlara selam verirken Hande'nin gözlerine bakıyordum yanıtsız bir şekilde bana baksın gözlerimiz kavuşsun istiyordum.

Geri merhaba dedikten sonra Hande, arkadaşının aksine çok hızlı bir şekilde hazırlandı. Üstüne bir hırka geçirip hemen dışarı çıktı.

Benden kaçıyordu. Sanırım aramıza soğukluk girmişti gerçi zaten buz gibiydik.

***

Okulun yakınlarındaki kırtasiyeye girdiğimizde antin kuntin defterlerin ve çiçekli böcekli kalemlerin büyüsüne kapılmıştık.

"Seni de takip ediyor gibi olduk." duyduğum sesle köşeye baktım o da oradaydı.

Güldü sadece ama çok daha durgundu. Eskiden daha 'şen şakrak' diye tabir edilecek biriydi. Bizim grupla çok tanışıklığı yoktu o yüzden samimiyet beklenilemezdi normalde ama Hande herkesle samimiyet kurabilecek biriydi.

Bir tane kırmızı tükenmez kalem ve eskiz çizim kalemi aldı ve fotokopi çektirip hızlıca çıktı. Onunla konuşmak isterken buldum kendimi.

***

Geçtiğimiz bir haftanın sonunda kabullenme ve pişmanlık ile doluydum.

Sanırım ondan etkilenmiştim her daim görmek onunla vakit geçirmek istiyordum. Bu kabullenmemin ilk adımıydı.

Pişmanlığıma gelecek olursak parti akşamı ona daha fazla dokunmak isterdim, onu daha fazla öpmek, mis kokulu saçlarına gömülmek isterdim. Şansım varken yapmamıştım bu yüzden de pişmanım.

Şimdi ise sınıfta olsam da dinlemediğim daha doğrusu dinleyemediğim akşam dersimin bitmesini bekliyordum. Aniden çıkıp gitmek istesem de herhangi bir eylemde bulunmak istemiyordum.

Simply Falling #HanZeh / gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin