9

179 26 24
                                    

"Ya Ela." dedi Emirhan, elimden kaçmaya çalışırken. Yapma dememe rağmen hız yapmıştı yine. Kasksız, ekipmansız 200'e yaklaşmıştı. Döverim, dediğimde dalga geçiyorum sanmıştı ama indiğimiz gibi geçirmiştim koluna. Şimdi vuruşlarımı engellemeye çalışıyordu.

"Gerizekalı." dedim karnına vururken. Hem gülüyordu hem kaçmaya çalışıyordu. Sağ elimi, sol eliyle tuttuğunda, boşluğuma getirip sol elimi de tutmuştu. "Özür dilerim. Bu kadar korkacağını tahmin edemedim." dedi gülerek. Hoşuna mı gidiyordu onun için korkmam? Göz devirdim. "Seni uyarmıştım Emirhan." dedim. Tekrar konuşmak için ağzımı açmışken yaptığı hareketle donakalmıştım. Beni kendine çekip sarılmıştı. "Gel buraya, gel." dedi hâlâ gülerken. Kalbim sanki kulaklarımda atıyordu şu an. Benim duyduğum sesi onun duymaması için dua ettim. Neden böyle olmuştu ki? Biz Arda'yla da sarılırdık ama kalbim hiç böyle atmamıştı.

Geri çekilip yüzüme baktı. "Korkman bittiyse oturalım." dedi arkasında ki kafeyi gösterirken. Deniz kenarında hoş bir kafeydi. Yan yana kafeye ilerledik. Bahçe kısmına oturduk. "Ne içersin?" dedi bana. Menüye bakarken çay, demiştim. Şaşkınlığını yüzünden okuyabiliyordum. "Çay?" dedi gülerek. Kafamı salladım. "Travma mı yarattık sana?" dedi gülerken. Ona tüm sinirimle baktığımda gülmesini durdurdu. "Şaka yapıyorum." dedi. Gelen garsona iki çay ve iki de çikolatalı tatlı siparişi vermişti.

"Karşında diyetisyenin oturuyor. Farkındasın değil mi?" dedim. Her fırsatta çikolata yiyorduk Emirhan yüzünden. "Arada kaçamak olsun. Değil mi?" deyip göz kırptı. Gülmüştüm yine.

"Haklısın haklısın. Sabah çikolata kahve, akşam çay suffle. Gece ne yiyoruz?" dedim gülerek. Tabii ki şakaydı.

***

"Ben ne anlarım abla karpuzdan falan?' dedim Aslı ablaya. Emirhan'ın annesinin davetine gidecektik. Hasta ziyaretine eli boş gidilmez diye bir şeyler almıştık. Aslı ablanın canı karpuz istediği için tekrar markete girmiştik.

"Kızım sen bunları araştırmıyor musun?" dedi Mert abi de. "Saçmalama abi. Bize karpuza vurmayı öğretmiyorlar üniversitede." dediğimde Necip abi güldü. "Kızı darlamayın. Karpuz tokatlama dersi mi var üniversitede?" dedi Necip abi. "Aklına sağlık abi. Bunu anlasa anlasa Talha anlar. Ona sorun." deyip çıktım marketten.

Neşelerle birlikte gidiyordum ben. Bir sürü araba olmasın demiştik. "Buldun mu en iyi karpuzu?" dedi Neşe. "Kafayı yedirtirler. Üniversitede bunun dersini görmüyor musun, diyor Mert abi." dedim. Neşe kahkaha atmıştı. "Bana da durup durup anayasanın x maddesi ne, diye soruyordu." dedi. Harbiden deli ederdi insanı.

"Geliyorlar işte." dedi Ersin. Ellerinde kocaman bir karpuzla geliyorlardı. Aşırı komik gelen bu görüntüyle kahkaha atmıştım. "Aşkım sür sen." dedi Neşe de gülerek.

On dakika sonra gelmiştik. Sürü gibi geldiğimiz için asansör sırası beklemiştik. Tek seferde almamıştı asansör bizi. Ben, Talha, İrem, Onur, Mustafa bir çıkmıştık. Ersin, Neşe, Necip ve Mert abi, Nur ve Aslı abla bir çıkmıştı. Geriye kalan Semih, Salih tek çıkmıştı.

Biz yukarı çıktığımızda Elif açık kapıda bekliyordu. İrem önden giderken, arkasından Onur gitmişti. Biz Talha'yla ufak bir tartışma içine girmiştik. Kapıdan geçerken beni ittirmişti sırtımdan. Sadece Elif gördüğü için şanslı sayılırdım. "Çocuk musun Talha?" dedim dayanamayarak. "Yürü hadi, yürü." dediğinde sabır çektim. "Adam gibi dur." diye uyardığımda beklemediğim bir ses yükseldi. "Döver bak."

O Talha'yla tokalaşırken, ben Elif'le sarılmıştım. "Salondalar Ela abla." dedi. Mustafa'yı bekliyordum ben. "Mustafa da gelsin, geçeceğim." dedim. "Mustafa kaybolmayacak kadar büyümedi mi ya?" dedi Emirhan. Bugün keyifliydi belli. Uğraşacak yer arıyordu yine. Karşımda dikildiğinde "Mutlusun galiba? Bulaşacak insan aradığına göre." dedim.

Shorty |Emirhan Topçu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin