7

173 20 15
                                    

Hepimiz bekliyorduk hâlâ. Ameliyata almışlardı babasını. Başında kendi arkadaşım Seren vardı. Emirhan bir oraya bir buraya gidiyordu. Kimseyi de dinlemiyordu. Nur ablalar annesini ve Elif'i zorla ikna etmişlerdi yemek için. Ama Emirhan asla gitmiyordu. "Abi siz gidin. Siz de dün geceden beri buradasınız." dedi Mert abiye. Mert abi büyük bir sabırla "Gel aşağıda bir şeyler ye öyle beklemeye devam et. Dün tesiste yediğin tostla duruyorsun beni sinirlendirme." dedi Mert abi de.

"Abi beni şu an hiçbir kuvvet buradan ayıramaz. Siz gidin annemle, Elif'e bakın. Siz gelince düşünürüm ben." dedi Emirhan. Burada sadece Mert abi, ben, Necip abi ve Emirhan kalmıştık. Diğer herkesi yollamıştı Emirhan.

"Biz geldiğimizde gitmezsen yüzüne bakmam bir daha." dedi Mert abi. Necip abiyle birlikte ayağa kalktı. "Ben de Emirhan'la inerim. Şimdi yalnız kalmasın." dedim Emirhan arkasını dönmüşken. "Dikkat et bu manyağa." dedi Necip abi. Birlikte indiler aşağıya.

Emirhan arkasını dönünce göz göze geldik. Anlık şaşkınlığı yerini kaşlarını çatmasına bıraktı. "Sen niye gitmedin?" dedi. "Seni yalnız mı bıraksaydım?" dedim aynı sert ses tonuyla. Yanıma oturdu. "Baş belasısın Ela." dediğinde ona baktım. Beni gerçekten baş belası olarak mı görüyordu? O da bana baktı.

"O kadar büyük bir belasın ki ben seninle nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum." dedi bu sefer de. Beni kırdığının farkında değildi. Diğer kızlar da buradaydı. Ya da ekipteki diğer herkes. O bana demişti baş belası diye. Yalnız bırakmadığım için mi baş belası olmuştum?

Bir şey demeden önüme döndüm. Şu an kafası iyi değildi. Sağlıklı düşünemiyordu ve ben de bu yüzden ona sormayacaktım. Sesimi çıkarmadan oturacaktım sadece ki yapıştı kaldı olarak algılamasın beni.

"Neyse ki ben bela severim. Belki de ondan başımın belası oldun. Allah, başka belalara bulaşmamı önlesin diye en büyüğünü başıma yolladı demek ki." dedi hafif güler bir tonda.

Neyse ki bela severim

Allah  yolladı

Başka bela bulaşmamı önle

Emirhan'ın kurduğu bu üç cümle kalbimin atış hızını değiştirmişti. Ne demek istediğini anlayacak kadar zekiydim. Dün hemşireyle kavgasını önlemem, doktorla kavga etmemesi için dibinde durmam ya da onu şu an her ihtimale karşı yalnız bırakmamamdan bahsediyordu. Kavga, belaya girmesini önlüyordum onun.

Ona döndüm tekrar. "Başına bela olduğumu bilmiyordum." dedim triple. "Yaklaşmam sana bir daha. En büyük belaymışım ya." dedim tribime devam ederek. Kafası dağılsın istiyordum sadece.

"Senden en büyük bela olsa ne olur be bücür?" dedi bu sefer. Allah'ın zorbası. Gözlerimi şaşkınlıkla açmıştım. Her zaman her yerde en büyük zorbasın Emirhan. "Olsa olsa bücür bela olur. Tatlı bela tarzında." deyip göz kırptı bana.

Biraz önceki hızına dönen kalbime küfür ettim. Adam dalga geçiyor, sen hızlanıyorsun. Hızlanma amına koyayım.

"Boyun kaç?" dedim konuyu dağıtmak için. Fark etmişti ve gülmüştü. "1.88" dediğinde gözlerim kocaman oldu. "Aramızda kocaman dağlar varmış ya." dedim hâlâ şaşkındım. "O yüzden sana konuşurken bağır diyorum. Duyamıyorum seni." dediğinde side eye gönderdim.

"1.62'yim ben." dediğimde gülümsedi. "Boşuna bücür demiyoruz. 1.60 boyunla katil civciv gibi gidiyorsun oradan oraya. Gülünce Emirhan suçlu, Emirhan zorba." dedi. Onu iki gündür ilk defa bu kadar canlı görmenin mutluluğuyla "Sen zorba ol ya Emirhan." dedim. Özlemiştim beni zorbalamasını. O da güldü. "Zorbalık yapmamı bu kadar sevdiğini bilmiyordum. Elif'e siktir git, dedim diye tavır almıştın." dedi.

Shorty |Emirhan Topçu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin