İki bin olmuşuz, destek ve yorum yapan herkese teşekkür ederim. Hikayemiz sizin sayenizde büyüyor. Bunu hep beraber başarıyoruz.
Okumadan önce yıldıza basmayı unutmayın şimdi sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Kendimi bir savaş'ın içinde hissediyordum ya bu savaşın kazananı olacaktım ya da kaybedeni. Şah hiçbir zaman kaybetmez aksine kendi kaybettiyse herkesi kendiyle birlikte dibe çeker.
Benim hayattım zifiri karanlıktı bunca yıl hayattımda tek bir ışık bile yanmazdı. Şimdi ise zifiri karanlığımda küçük yanan bir ışık vardı. Benim karanlığıma ışık yakan oydu.
Oda'nın kapısı aniden yumruklanarak çalındığında ikimizde birbirimizden ayrılmak zorunda kaldık , bu saatte odam'ın kapısını alacaklı gibi çalan kimdi? Benim şaşkın halimin aksine Akgün rahattı. Gelenin kim olduğunu biliyor muydu?
Benim gözlerim oda'nın kapısındayken onun gözleri ise benim dudaklarımdaydı,onu üstümden iterek kapı'ya doğru yürüdüm. Kapı'nın yanında ki ayna'dan kendi yansımamı görmemle adımlarım duraksadı dudaklarım iki dakika önce solgunken şimdi ise kan kırmızısı ve şişmiş bir haldeydi. Ellerimle sarı saçlarımı düzelterek kapı'yı açtım, gördüğüm kişiyle nutkum tutuldu.
Karşımda bana ukalayla bakan Alper'i beklemiyordum. Alayla yüzüme doğru yaklaştı. " Naber barbie bebek. " Gözlerinde ki alaylı ifadeyle aralık kapı'yı iterek içeri girdi. Bu bir kabus mu? Ben hayattımda bu kadar kötü bir kabus görmedim.
Üzerimde ki şaşkınlıkla kapı'yı kapattıp içeri doğru yürüdüm, bu nasıl bir kabustu. "Senin benim odamda ne işin var? " Sakin çıkan sesime ben bile şaşırıyordum . Ama o söylediklerimi bile umursamadan bedenini koltuğa bıraktı, koltuk onun bedeni altında gıcırdayarak sesler çıkardı.
Ayı oğlu ayı resmen koltuğumu kırdı.
"Bu oda üçüncü dünya savaşına girmiş gibi, bensiz ne haltlar yediniz? " Alper'in rahat tavırları ve sözleri yüzünden şüpheli gözlerle Akgün'e döndüm o benim dışımda her yere bakıyordu. Bakışlarımı ondan çekerek tekrar Alper'e döndüm.
"Bensiz derken? İstersen bir dahakine seni de çağıralım. " diye cevap verdim.
"Bana uyar. "
"Defol git odamdan! " diye bağırdım . Ona iki dakika katlandığım için şükür namazı kılsın.
"Ses tonunu düşürmesen, bende bir dahakine bu kadar sakin olmam. " Tehditkar sözleri beni korkutmak yerine daha çok öfkelendiriyordu . Ona cevap vermek için dudaklarımı araladığımda benden önce Akgün konuştu.
"Eğer bir daha onu tehdit etmeye kalkışırsan bir dahakine konuşacak bir dilin olmaz! " Sesi bir o kadar tehlikeli ve sert çıkmıştı. İkisi arasında çok farklı bir ilişki vardı. Dostlar mıydı yoksa düşmanlar mıydı? Bunu anlayamıyordum. Alper onun sözünün üstüne söz söylemedi. Siyah irisleri gözlerime kenetlendi.
Ben bu işin neresindeydim?
"Şimdi asıl konumuza dönelim. " Akgün'ün kurduğu cümleyle gözlerim ona döndü, gözlerinde anlamını koyamadığım bir duygu vardı. " Okula ilk geldiğin günü hatırlıyor musun? " dedi. O günü nasıl unutabilirdim ki, beni bir gruba dahil etmek istiyordu . Ne düşündüğümü anlamış gibi konuşmaya devam etti.
"Okula adımını attığın günden beri bu, ekibin bir parçasısın . Futbol sahasında yaşanan olaylar bizim planladığımız bir oyundu. " Söyledikleri canımı yakmadı, ama gözlerimde oluşan hayal kırıklığıyla ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK OYUNU
Teen FictionDudaklarımın üzerinde ateş gibi yanan Akgün'ün dudakları vardı, ben ise solmuş bir çiçektim ateş solmuş bir çiçeği yakardı. Akgün de beni öperek yakıyordu ama bir o kadar da çölüme yağmur oluyordu. İkisini aynı anda nasıl yapıyordu. İmkansızlar içi...