-⁹

4.7K 290 84
                                    


-

Semih, erken geldiği antreman sahasında kendi kendine ısınma hareketleri yaparken uzun bir süredir izlendiğinin farkında değildi. Kendisini yalnız zannediyor ve geldiğinden beri olamadığı kadar rahat bir biçimde hareket ediyordu.

Bedenini esnetmek adına öne doğru eğilip ayak uçlarına dokunduğu sırada kulağına gelen adım sesleri ile bedenini doğrultup gelen kişiye baktı.

Karşısında duran Barış ile bakışlarını yere çevirip onu görmemiş gibi davranmaya çalıştı. İşte şimdi eski haline dönme vakti gelmişti.

"Günaydın ufaklık." Diyerek Semih'e doğru birkaç adım daha attıktan sonra tam olarak karşısında durmuştu. "Günaydın." Diyerek kestirip attı Semih. Konuşmanın uzamasını ve Barış'a onunla dalga geçme fırsatını vermek istemiyordu.

Hızlıca başka bir yöne gitmek adına hareketlendigi anda Barış'ın kolundan tutması ile olduğu yerde durmak zorunda kaldı.

Bakışları tekrardan kolunu tutan Barış'a kaydığında sesli bir biçimde yutkundu. "Barış.. bırakır mısın kolumu?" Onun bu bozguna uğramış gibi düşük duran suratına gülerek baktı Barış. "Bırakmak istemiyorum ama."

Semih, hafiften kızarmaya başladığını hissetti. Karşısında duran çocuk onu saçma bir şekilde heyecanlandırıyordu. Onun yanında ne yapacağını bilemez bir hâlde afallıyor ve kendini sürekli olarak ona karşı küçük düşürüyordu.

Barış'ın ona fırsatını buldukça sahte hesaptan yazdığı şeyleri hatırlatması ise cabasıydı. O hesapta yaptıklarını hatırlamak dâhi istemiyordu. Hatırladığı zamanlar ise kızarmasına veya terlemesine engel olamıyordu. Bunları yaparken kim olduğunun ortaya çıkmayacağını düşünmesi tamamen saçmalıktı.

"Sana maruz kalmak zorunda mıyım ben? Belki yüzünü görmek istemiyorumdur?" Dediğinde bakışları sözlerinin sahte olduğunu apaçık ortaya seriyordu. Barış da bunun çok net farkındaydı. Semih, Barış'a ters sözlerinin aksine derin bir biçimde bakıyordu.

"Bence görmek istiyor ama utancından cesaret edemiyorsun." Semih, hafiften kızarmaya başlarken Barış planının yolunda gidiyor olmasından mutluydu. Sonuç olarak gay olması ile dalga geçilen birinin eline, intikam için bundan daha iyi bir fırsat geçemezdi.

Madem Semih onun duygularıyla dalga geçmişti o da aynısını gayet de yapabilirdi. En azından o an bu yaptığının doğru olduğunu düşünmüştü.

Uzun süren sessizlik sonucunda Semih kolunu tekrardan çekmeye çalıştı fakat bu deneme de tahmin edildiği gibi olumsuz sonuçlandı. Barış'ın elinden kolay kolay kurtulamayacaktı.

"Ne güzel, birlikte antreman yapma fırsatı yakaladık niye hemen kaçmak istiyorsun?"

"Birileri görebilir Barış, kafayı yemişsin sen." Barış omuz silkti. "Bu saatte kimse gezinmez buralarda. Ayrıca.." dedi Semih'i hemen arkasındaki kaleye doğru ittirirken ve devam etti. "Böyle kendinden geçmiş gibi bakmazsan yanlış anlaşılacak bir durum da olmaz."

Semih, sırtı kalenin sert demiri ile buluştuğunda gözlerini sonuna kadar açtı. "Sen kafayı yemişsin." Barış başını aşağı yukarı salladıktan sonra Semih'e olan yakınlığını umursamadan biraz daha ileriye gitti. Şimdi bedenleri haddinden oldukça fazla yakındı.

Semih sürekli olarak etrafı gözetiyor ve olabilecek herhangi bir olumsuz duruma karşı hazırlıklı davranıyordu. Sonuç olarak ikisi de tanınan kişilerdi ve yapılan en ufak bir haber bile ayaklarını kaydırmaya yeterdi.

Barış ise rahattı çünkü karşısındaki çocuktan daha deneyimliydi ve başına neyin gelip gelmeyeceğini daha iyi kestirebiliyordu.

Yüzünde çapkın bir gülüş belirmişti ve gözleri Semih'in yüzünün yer bir karışında uzun uzun dolanıyordu. Açıkça söylemek gerekirse bu sarışın çocuk tamamen kusursuzdu.

Gay Site Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin