-²²

3.9K 244 230
                                        


-

Barış

Her gece olduğu gibi yine akşam olduğu ân soluğu hızlıca Semih'in odasında almıştım. Son zamanlarda bu ikimiz arasında alışkanlık olmuştu. Her akşam geliyor ve onu kollarım arasında uyuttuktan sonra uzun bir müddet, uyurkenki güzelliğini izliyordum.

Geniş yatağa oturup yatak başlığına yaslandığımda o da kapısını kilitliyordu. "Bugün suratın niye asık civcivim?" Dediğimde suratsız bir biçimde omuz silkerek yatağın en uç noktasına gitti.

"Semih?" Dedim soruma cevap almak istercesine. Sesi çıkmayan çocuğa ısrarla baktığımda pes ederek derince bir iç çekti. "Bugün senin beni dövdüğün maçın videosu çıktı karşıma." Dediğinde kolundan tutup kendime doğru çektim onu.

Hâlâ sinirli olmalı ki kolunu ellerim arasından çekerek benim gibi sırtını yatak başlığına yasladı. "Bana o kadar şey yaptın, ben sana hiçbir şey yapmadım. Sinirimi bile çıkartamadım senden."

Kırgın çıkan sesiyle birlikte daha fazla dayanamadan ellerimi beline koydum ve onu kucağıma çekerek güzelce yerleştirdim. "İçinin soğuması için ne yapalım?"

Ciddi bir şekilde sorduğum soruya gözlerini devirerek cevap verdi. "Senin beni dövdüğün gibi döversem anca sinirimi çıkartırım."

Omuz silktim ve elini tutarak öptüm. "Döv o zaman." Benim bunu oldukça normal karşılamam onu şaşırtmıştı, bu kadar hızlı kabul etmemi beklemiyordu elbette.

"Ciddi misin sen?" Başımı aşağı yukarı salladım. "Eğer dövdükten sonra da böyle surat asmayacaksan istediğin kadar dövebilirsin."

Biraz düşündü ve bir müddet yüzümü inceledi. "Ama sert vururum, emin misin?"

Beni vazgeçirmeye çalışmasına gülmemek için tuttum kendimi. Öyle masum duruyordu ki suratını ısırasım geliyordu. "Sen demiyor muydun hayvan herifin tekisin diye, sence dayak işler mi bana?"

Alt dudağını dişleri arasını alıp ezdiğinde eli alnıma doğru gitti. İşaret parmağı ile patlamış olan kaşımın kenarını okşarken iç çekti. "Kenan vurduğu zaman olan yaraların hâlâ duruyor, bunlar gidince vururum."

Dudağımın kenarında ve kaşımda olan ufak yaraları bahane etmesi içimi ısıtırken kucağımda oturan çocuğun iyice etkisine kapılıyordum. Nasıl böyle sevimli olabilirdi, kafayı yemek üzereydim.

"Yavrum küçücük iz onlar, ne yarası?" Yüzünü yakınlaştırdı ve dudağımın kenarında oluşan yaranın üzerinden yavaşça öptü. "Salağım ben, galiba kıyamıyorum sana."

Bu söylediği ile içim acıdı ve ona zarar vermiş olduğum için kendimden nefret ettim. "Ama ben kıydım sana."

Omuz silkti ve alnını alnıma yaslayarak gözlerini kapattı. "Semih.." dedim kısık çıkan sesimle. "Hak etmiyorum ben seni."

Ellerim belindeyken dudağımı, bol tişörtten dolayı açılan beyaz boyuna bastırdım. "Önemli değil Alper, ben de pek iyi sayılmam."

Kucağımda kıpırdanan çocuğun boynunu hem öpücüklere boğup hem de derince koklarken başımı iki yana salladım. "Hayır, önemli. Ayrıca iyi değilim derken? Sen kendinin farkında değilsin galiba."

"İkimiz de saçma sapan şeyler yüzünden olay çıkartıp durduk işte. Hem boşver ya ben kavga olayını da unuttum zaten." Başımı kaldırıp dalgın bakan gözlere çevirdim gözlerimi. "Zaten senin üzüldüğün asıl konu, kavga olayı değil. Senin duygularınla oynadım ve bunu hâlâ kabullenemiyorsun."

Bu söylediğim ile sertçe yutkundu. Kucağımdan kalkmak adına bir hareket yaptığında belinde duran ellerim sayesinde durdurdum onu. "Kaçarak çözemeyiz bunu."

Gay Site Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin