𓆸

269 37 22
                                    

"Ben anladım anlamını bazı sevişmelerin
Bir kelime daha edemem ama anla
Bir kış sabahında aşk hatırasıyla kaderi silemem
Hem ya sana da kıyamam..."

———

Neslihan gözünü masasında duran saate dikmiş odasında oturuyordu. Geçen her saniye onu daha daha da çıkmaza sokuyor, nedenini bildiği fakat ne yapması gerektiğini bilmediği için görmezden geldiği şey yüzünden daha da karışık hissediyordu. Masada duran saat onu ikna etmiyormuş gibi telefonun ekranına tıklayarak saati tekrar kontrol etti.
17.30
Gözü saatin üstünde yazan tarihe kaydığında telefonun ekranını kapatmıştı. Bugün Güven'in doğum günüydü. Geçmiş yıllarda bugünü ne kadar acıyla hatırlasa da gün içinde Güven'i düşünmeden edemezdi. Beynine yerleşen bir tümör gibi düşünceler gün boyu iyice onu ele geçirir, merak ve hasret duygusunun ruhunu ezip geçmesine izin verirdi. Güven'in de onu ve geçmiş doğum günlerini hatırlayıp hatırlamadığını merak eder sonra da kendini daha da üzmek istermiş gibi belki de kendisine yeni bir aile kurduğunu ve onlarla kutladığını düşünürdü. Eski evlerinde birbirlerine yaptıkları sürprizleri, verilen sözleri, tutulan dilekleri hatırlatıp şu anki hallerine acırdı. Saat 00.00 olduğunda da bu eziyete son vermesi gerektiği için son 24 saat içinde düşündüklerini beyninden siler, Neslihan Soysalan Taklacı olarak hayatına devam ederdi... Fakat bugün bu duygular ona yabancı geliyordu. 20 yıl sonra beraber geçirdikleri bu doğum gününde geçmiş yerine geleceği düşünüyordu. 2-3 gün öncesinden doğum günü hazırlıklara başlayan ve gün boyu Güven'in mutlu olduğundan emin olmak isteyen Neslihan kendini tekrar hatırlatmıştı. Ne yapacağını bilmese de bugünü ikisi için de özel kılmak ve Güven'e bir zeytin dalı uzatmak istiyordu.

Son yaşananlardan sonra birbirlerini 2-3 gündür görmeyen ikili hastanede bir türlü denk gelememişti. Güven de Neslihan da uzaktan atılan bakışlardan bihaberdi. İkisinde de konuşmak için istek olduğu belli oluyordu fakat son olanlardan sonra Güven'in ona alan tanıdığını ve uzak durduğunu fark etmişti Neslihan. Tam hislerini kabul etmişken yaşadıkları bu uzaklık Neslihan'ı biraz üzmüştü. İkisi de birbirlerinden bir şey bekliyordu ama kadın bugün sıranın kendisinde olduğunu biliyordu. Burnundan nefes vererek masasından kalktı ve arkasında duran cama doğru adımladı. Kış mevsimi yüzünden hava gittikçe daha erken kararıyor ve soğuyordu. Hafif kararan gökyüzüne baktı ve anıların beynini istila etmesine izin verdi.

20 sene önce bugün

Neslihan aynanın önüne geçmiş görünüşüyle alakalı son kontrolleri yapıyordu. Soğuk havaya kafa tutan mini elbisesi ve açık bıraktığı saçlarıyla çok güzel gözüküyordu kadın. Rujunu tekrar dudaklarının üstünde gezdirdikten sonra Güven'in yakında eve geleceğini hatırlayıp kendi kendine gülümsedi. Güven'in küçükken sokakta büyüdüğünü ve doğum günlerinin kutlanmadığını biliyordu bu yüzden sevgilisinin içindeki çocuk Güven'i mutlu etmeyi kendine bir görev olarak görüyordu. Bugün de seve seve yine bunun için uğraşacaktı. Yatak odasından çıkıp salona doğru adımladığında masaya son bir bakış attı. Güzel bir akşam yemeği hazırlayıp masayı mumla donatan kadın nöbetten dönerken ikisinin de en sevdiği şarabı almayı ihmal etmemişti. Son kontrolleri yaparken Güven'in bahçeye girdiğini duyan kadın hemen ışıkları kısabildiği kadar kısıp romantik bir ortam için hazırlıklarını bitirmişti. Birkaç saniye sonra gelen kapı sesiyle adeta bir ceylan gibi merdivenlerden seke seke indi. Yüzüne yerleşen gülümsemeyle kapıyı açıp sevgilisinin yüzüne baktı. Güven'in de yüzündeki gülümseme büyümüş, gözbebeklerine beğenisini belli eden bir parıltı yerleşmişti.
"Hoş geldin sevgilim."
"Neslihan..." içeri doğru adım attığı sırada gözlerini kadından hiç çekmeden konuştu adam.
Beğenilmenin getirdiği cesareti ve utançı aynı anda hisseden kadın kapıyı kapatan adama daha da yaklaştı. Hiçbir şey demeden dudaklarını birleştirdi Neslihan. Üstünden çıkarılmayan paltoda dışarının soğukluğu hâlâ hissedilirken ürperen kadın ellerini adamın omuzlarına çıkarıp paltoyu yere attı. Güven'in elleri vücudunun her yerini istila ederken
Öpücük daha da derinleşiyordu. Kendini geri çeken Neslihan, Güven'in gözlerindeki ateşi görüp sırıttı.
"Sabırlı ol Güven."
Duyduğu cümleyle dudakları kıvrılan Güven Neslihan'ın kulağına eğilerek fısıldadı.
"Hmm... Benimle alakalı bazı planların mı var yoksa?"
"Yukarı çıkınca anlarsın." ellerini kenetledikten sonra Güven'in önüne geçip merdivenlere yöneldi.
"Gözlerini kapa!"
"Planının beni merdivenden yuvarlamak olduğunu tahmin etmemiştim sevgilim."
Güven'i daha da kendine çekerken gülen kadın kendine gelip yalancıktan somurtmuştu.
"Geç dalganı sen."
merdivenleri dikkatlice çıkıp salon kapısına geldiklerinde Neslihan, Güven'i durdurup önüne geçti. Neslihan'ın varlığını hisseden adam gözlerini açtığında odağı kadının suratından uzaklaşıp masaya kaydı. Mumla donatılmış masadaki mum ışıkları loş odayı biraz daha aydınlatıyor, daha yoğun bir atmosfer oluşturuyordu. Neslihan'ın hazırladığı yemekleri ve şarap şişesini inceleyen adam gülümseyerek ona bakan kadına çevirdi bakışlarını. İkisinin de birbirine bakarken gözlerinde oluşan hayranlık çok net görülüyordu.
"İyi ki doğdun sevgilim... biraz sıradan bir hediye gibi durabilir ama baş başa olursak daha güzel olur diye düşündüm."
adam cevap vermeden önce kadına doğru eğilip kısa ama derin bir öpücük kondurdu.
"Bunca yıllık ömrümün en değerli hediyesi sensin Neslihan..."

İkimizin Oralar | GüvNesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin