satır aralarını yorumsuz bırakmayın kızlae😪onlarsız yazmamın bir anlamı yok
iyi okumalarrr🌸🎀
Küllükte kaç sigara söndü ve annesi ne kadar önce tüm zehrini üzerine akıtıp gitti hatırlamıyordu. İnce tişörtünden soğuk geçmeyecek kadar hissizleşmişti. Öyle ki az önce Chaeyoung tarafından üzerine bırakılan
battaniyeyi bile fark etmemişti.Esen rüzgarın uğultusu, birkaç dakika aralıklarla yakılan çakmaklardan gelen sesler harici bir ses yoktu balkonda. Yere çökmüş tek yaptığı boktan Seul manzarasını izlemekken omzuna yaslı bir omuz daha vardı. Chaeyoung en başından beri yanında ses çıkarmadan oturmuştu. Teselli vermek, konuşmak istedi ama cesaret edemedi. Yanında durmayı becerebildi sadece. Ara sıra çocuğun ifadesiz yüzüne bakarak tek bir duygu aradığı dakikalar geçirdi.
Aradığını bulduğunda ise içinde bir şeylerin koptu. Yanağından süzülen birkaç damla yaşla gözlerinin içine baktığını gördüğünde kalp ağrısının tüm bedenine yayıldığını hissetti. "Jungkook..."
"Ben artık ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Kimseye yaranamıyorum amına koyayım." Burnunu çekti ve yanağından süzülen yaşı elinin tersiyle sildi. Artık yüzündeki hüzün yerini öfkeye bırakmıştı. "Arkadaşlarım bana kafayı yediğimi söyledi, annem beni ciddiye dahi almadı ve sen de her gün bana bu gözlerle bakmaya devam ettin. İşe yaramıyormuşum gibi. Diğer her şeyi yok sayabilirdim, en azından sen bana karşı böyle olmasaydın." Chaeyoung şaşkınlığını gizleyemedi. Ağzını açıp karşı çıkmasına vakit kalmadan Jungkook devam etti. "İçten içe haklı olduğunu düşünüp duruyordun zaten, beni bırakıp giderek ne kadar doğru yaptığını... Annemin dedikleri eminim içindeki o küçük 'acaba'yı da yok etti. İyi oldu, değil mi?"
Chaeyoung şaşkınlıkla ağzını aralarken Jungkook üzerindeki battaniyeyi atarak ayaklanmıştı. "Annenin sinirini benden mi çıkaracaksın? Ne demek yani hoşuma mı gitti yaşananlar, bunu mu söylüyorsun?" Cümlesi biter bitmez kendisi de ayağa kalktı. Üzerindeki şaşkınlığı atması uzun sürmemişti çünkü Jungkook'un yüzündeki öfke kendisini de çok sürmeden ele geçirmişti. "Hiçbir zaman burada olmamı istemedin, yalan mı? Öyle sıkı kapadın ki kapıyı girecek delik bulamadım. Hayoon'nun ilk adımında da yoktum, ilk kelimelerini söylerken de. Okula başladığı gün yanında değildim, hiçbir doğum günü fotoğrafında da olamadım. Namjoon Hyung gidiyormuş önceden okuldan almaya onu, eminim çoğu kişi babasının o olduğunu bile düşünüyordur. Bayram tatillerinde ona hediyelerini de erkek arkadaşın almıştır. Bana hangi rol kalıyor? Sikeyim ya neden tüm dünya karşımda? Tek istediğim onun yanında olabilmek ama herkes bana çok şey istiyormuşum gibi davranıyor. Ve biliyorum, Hayoon bile beni babası olarak göremiyor. Senin yüzünden aramızda o kadar büyük bir duvar var ki aşmanın bu kadar zor olabileceğini tahmin bile etmemiştim."
"Bunların hepsi benim suçummuş gibi davranamazsın! Daha bu yaşında annene karşı çıkamıyorsun, on yedi yaşında yapabilir miydin sanıyorsun? Ben anneni en az senin kadar iyi tanıyorum Jungkook. Ne beraber olmamıza izin verirdi ne Hayoon'u doğurmama. Bunu sen de çok iyi biliyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sunlight on my window
Fanfictionyolu yalnız yürüyeceğini bilen chaeyoung, henüz on yedi yaşında olmasına rağmen bebeğini aldırmaktan vazgeçer. rosékook.