11. Bölüm

589 64 12
                                    

Yazardan

Güneş yatağında kıvranırken Dinçer böyük bir koşturmacayla şirketinden çıkıp, sevgilisinin evine yol almıştı. Arabayı sürmeye başlarken kalbi kulaklarında atıyor, elleri deli gibi titriyordu. Daha birkaç saat önce gördüğü, sevdiği, bir şeyi olmayan minik perisi şimdi bilmediği bir sebepten acı çekiyordu. Arcan arayıp "Güneş fena hasta, karnı çok ağrıyor, seni sayıklıyor, çabuk gel " diyerek kapatmıştı. Dinçer ise şimdilerde büyük bir pişmanlıkla dolmuştu. Acaba minik perisini fazla zorlayıp canını mı yakmıştı? Bu fikir kalbinin sıkışmasına neden oldu.

Tam tamına 17 dakika sonra Güneşlerin evine ulaşırken hızlıca kapıyı çalarak bekledi. Emirin kapıyı açmasıyla telaşla konuştu.

" Merhaba Emir bey. Güneş nasıll? Nerde?" Diye sormasıyla Arcan da Emirin arkasında belirip ters ters Dinçere baktı. Dinçerin şu anki önceliği güzel sevgilisi olsa  bile aklına takılmıştı. Az önce güzelce anlaştıkları adam şimdi resmen soğuk yapıyor, kendisine öldürecekmiş gibi bakıyordu.

" Hoşgeldin Dinçer. Güneş yukarıda, odasında uzanıyordu. Aşkım, sen Dinçeri götür Güneşin odasına." Emir Arcana bakarak son cümlesini söylerken Arcan da Dinçerin üzerinden öldürücü bakışlarını çekmek zorunda kaldı. El mecbur el oğlunu küçük bebeğinin odasına götürecekti. Çünkü minik bebeği Dinçeri istiyordu. İçinden kendine küfür ederek tırmandı merdivenleri.

Minik Güneşini üzmemek için ilişkilerini onaylamıştı ama yine de kendime yediremiyordu. İçten içe kendine aşık büyüyen bebeğinin şimdi başkasına gerçek bir aşkla bakması kudurtuyordu onu. Hatta öyle ki, minik bebeği ve el oğlunun romantik dakikalarında kendi kafasını duvarlara sürtmek, gözlerini kızgın yağla kör etmek istoyordu onları öyle görmemek için. Ama hayır, yapmayacaktı, yapamazdı. Ne de olsa gözünü kırpmadan canını vereceği minik bebeğini üzmemek için gayet de "modern" bir baba olmayı başarıyordu.

Yine dişlerini sıkarak kendine telkinler verdi ve Güneşinin odasının kapısını tıklatarak nazikçe odaya girdi. Dinçer de dakikalardır dalgın yürüyen adamın arkasından girerken battaniyeti başına kadar çekmiş ağlayan sevgilisini görünce kalbi emdişeyle kavruldu. Arcan anında gidip minik bebeğinin yanına çökünce endişeyle izledi baba oğulu.

" Güzel oğlum, prensim, neden ağlıyorsun babam? Az önce ağrılarının azaldığını söylüyordun bebeğim. Arttı mı yine ağrın? Hastaneye gidelim mi ?" Babasının sesini duyunca battaniyeyi yalnızca gözleri görünecek şekilde indirerek babasına baktı. Odadaki sevgilisini farketmeden kıpkırmızı olmuş burnunu çekti sertçe. Gözleri de kıpkırmızıydı zaten. Babasına bakarken gözleri biraz da doldu.

"Babam, aşkım, Emir babam regl olunca sen neden işe gitmezsin? " Güneşin gözleri dolu dolu konuşmasıyla odadaki iki bedenin de içi gitti. Ama Dinçer kendinden beklenmeyecek şekilde sabırla baba oğulun konuşmasının bitmesini bekliyor, Arcana saygısızlık yapmak istemiyordu.

" Emir babanın regl zamanı canı acıyor ya bebeğim, ben de onu yalnız bırakmak istemiyorum, acısını almak için masaj yapıyorum, ilaç içiriyorum, tatlı yediriyorum ne bileyim işte sıcak su torbası koyuyorum karnına. Aynı sana yaptığım gibi." Babasının konuşmasıyla Güneş fısıldayarak son cümlesini tekrar etti.

" Aynı bana yaptığın gibi... Peki benim sevgilim neden gelmedi yanıma. Tam tamına 25 dakika oluyor Dinçeri arttırdığım. Çok uzak değil şirketi, acele etse 15 dakikaya gele bilirdi. Peki neden bu zamana kadar gelmedi? Gelmek istemedi mi? Ya da işleri daha da önemli mi?" Diye sitemle konuşup ağlamaya başlayan Güneşle artık Dinçer dayanamadı.

" Görünmeyecek kadar küçük de değilim ki minik perim. 5 dakikadır beni fark etmeni bekliyorum." Dinçerin sesini duymasıyla Güneş burada olduğuna emin olmak ister gibi battaniyeyi başından çekerek kapı tarafına baktı. Endişe ve büyük bir aşk karışımı duyguyla kendine bakan sevgilisini görünce yataktan kalkmak istese bile, sancan kasıkları yüzünden yatağa sinerek kollarını uzattı Dinçer'e. Bu sırada ikiliyi izleyen Arcan bu görüntülere dayanamayacağı için minik bebeğinin alnını öperek ayrılırken  Güneş babasının onlara alan yarattığını düşünmenin ve sevgilisinin onu önemseyip gelmesinin mutluluğuyla acısının hafiflediğini hissediyordu. Dinçer de hızla Arcanın az önce çöktüğü yere çökecekken minik sevgilisinin elinden tutmasıyla Güneşine baktı.

Revnak-ı Gül (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin