11.10.2021 #DünyaKızÇoçuklarıGünü
"Bir nesil, bir kadının şiddetle susturulmasında kaybolur."
Kadınların hayatlarının sona erdirilmesi, yalnızca bireysel bir trajedi değil, bir neslin kaybıdır. Her kaybolan kadın, ardında bıraktığı çocukları, ailesi ve toplumu ile birlikte bir neslin geleceğini de karartır. Kadın cinayetleri, toplumsal bir yara olarak yalnızca o an yaşanmaz, etkileri yıllarca devam eder. Şiddetin çocuklar üzerindeki yıkıcı etkisi, geleceği de gölgeler.
İkbal gibi binlerce kadın, yaşadıkları şiddeti sadece kendileri değil, çocukları da yaşar. Şiddet, yalnızca bir kadının ruhunda derin izler bırakmaz, aynı zamanda bu şiddeti gören, tanık olan çocukların ruhlarında da kalıcı yaralar açar. Şiddetin zincirleri nesiller boyu devam eder. Bir çocuğun gözünde annesinin acısını görmek, geleceği o karanlıkla büyütmek demektir. Bu karanlık, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir karanlıktır.
Toplumlar, kadınlarına sahip çıkmadıklarında aslında geleceklerine de sahip çıkmazlar. Bir nesil, bir kadının şiddetle susturulmasında kaybolur. Adaleti sağlayamayan sistemler, çocukları da şiddetin pençesine bırakır. İkbal'in çocuğu, annesinin acısıyla büyüdü. Bu acı, yalnızca annesinin kaybı değil, aynı zamanda kendi geleceğinin kaybıydı. Çünkü şiddetin gölgesinde büyüyen her çocuk, şiddeti normalleştirmeye daha yakındır. Şiddet, yalnızca fiziksel bir eylem değildir; bir toplumsal norm haline geldiğinde, geleceği de ele geçirir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ SESSİZLİK! (İKBAL)
Short Story"Bir kadının gücü, sessizce verdiği savaştadır." Bu söz, kitabının içeriğindeki temaları -kadınların sessiz mücadeleleri, şiddete ve adaletsizliğe karşı verdikleri savaş- yansıtarak kapağa uygun bir derinlik katacaktır.
