.
Hayat hep inişli çıkışlı oldu bu zamana kadar. Risale amacı rayından çıktı ama benim kararlarımın bir çoğu aydınlığa çıkamadı hâlen.
Bugün de bunu dile getireceğiz. Kusura bakmayın...
Devletin dertlerinden kurtulması için önce yöneticinin dertlerini düzenlemeliyiz. Mesela yönetici olmaya gerçekten hazır mı, bu seçim için kendinden gerçekten emin mi? Gibi dertlerini...
A be kodumun salağı sen bi mezunsun, ne yapacağını neden hâlâ belirlemedin? Bu eksiklik neden?
Arkadaşlar bakın bu önemli bir adım. Bütün geleceğimiz buna bağlı. Bakın GELECEĞİMİZ diyorum çünkü bu durum benim kadar sizi de etkiliyor.
Hiç kimse sanat akademisine gidemediği için yöneticiliğe geçen bir adamın kaderini yaşamak istemez değil mi? O yüzden bir an önce oturup ne yapmam gerektiğine karar vermem gerekiyor.
Gerçekten Müberra Köğçe...
Gerçekten sen ne istiyorsun?
.
.
.Hukuk seçtiğimden beri birçoğunun bana baştan avukat etiketi takmasına rağmen ben bunu seçerken bir kez bile avukat olmayı düşünmedim. Bana gelmez avukatlık. Hâkimlik ya da savcılıktan, karar verme yetkisinden mümkün olduğunca uzakta olduğundan dolayı aldığı vebal bakımından en güvenli olan savcılığı düşündüm başından beri.
Ama bütün bunlar bir kenara ben aslında hukuku sonu için seçmedim. Ben hukuku gerekli gördüğüm için seçtim. Lisede alan seçimi yaparken de bu eksikliğin üzerine gitmem gerektiğini düşündüm.
Hem de dersleri benim bu hayatta kullanacağım derslerdi. Ben öğrenimi, gerekliliklerle birleştirerek kendimce hukuk seçtim.
Ama zaman geçtikçe gereklilikler de değişiyor ya da daha geniş bakmaya başlıyor insan.
Sonuçlar açıklanmadan önce de içimde hep bir ukte vardı siyasal bilgiler okuyup okumamak konusunda ki bu sene bana Ankara kapılarını yeniden açabilecek güzel bir üniversitede geliyordu bu bölüm.
Ama bir çoğunun götü yemez bunu seçmeye ki benim bile götüm yemiyor.
Çünkü bunu okumak demek net bir karar vermek demek. Gerçekten siyasete atılmak için bir adım demek, gerçekten bir işsizlik demek, bokluk demek. Ama hukukta böyle bir durum yoktu. Okuyup istemezsem mesleği icra etmeye devam ederdim.
Ama siyasal bilimler bana daha gerekli gelmeye başladı.
Beni bu ikilemde bırakıp yine başa dönmemi sağlayarak ağzıma sıçan siyasetçi tarih hocama selamlar... Kendi bunu bilmesin, pek bir muhabbetimiz yoktur.
Bunlar bir tarafa benim bu tip bölüm seçimlerinde baktığım ilk şey dersleri oluyor.
Siyaset bilimi ve kamu yönetimi dersleri... arkadaşlar şu an ihtiyacımız olan şey gerçekten bu olabilir.
Çünkü hocam sağolsun gerçekten içinde yaşadığımız her şeyin ucunun bir şekilde siyasete dayandığını her fırsatta gösteriyor ki bu dayandırma sokak röportajlarında yaşlı dayıların dayandırdığı siyasetten çok farklı.
Her derste de en az bir kez cahilliğimizi yüzümüze vurmaktan keyif aldığını hissediyorum. Şu an bunu yazarken sırıtıyorum, onun dersinde de sırıtıyorum çünkü bu durum hoşuma gidiyor. Malım sanırım.
Bak yine hatırladım bi gülme geldi.
Yalama olmuşsunuz siz dedi bize ya. Anlatmış mıydım hatırlamıyorum ama harbi yalama dedi bize...
.
Siyaset okursak eğer ekmek sıkıntısı hakkında düşünelim önce. Ben şahsen ekmeğimi sikik sokuk siyasal partilerden çıkartmak istemem, bunun onur değeri estetik cerrahı olmakla aynı olur bana kalırsa. (Bahsetmesem hatırım kalır :))
Yani iki yol var ya akademisyen oluruz (ki nedenini hâlâ anlamadım ama annem eğer okursam okuduğum bölümde akademisyen olmamı çok istiyor inanılmaz olumlu bakıyor yemin ederim anlamadım niye?) ya da adli değil ama idari hakim olabiliriz. Yani bir şekilde ucunu yeniden hukuka bağlayabiliriz.
Bu konuda hukukun önüne geçiyor sanırım. Çünkü siyaset bilimi ve kamu yönetiminde de azımsanmayacak kadar hukuk dersi var.
Arkadaşlar help... İşsiz bi mülkiyeli mi doğacak lan bu saatten sonra?..
.