.
Bir süredir yoktum, risale falan hikâye oldu ama bu üç ay güzel şeyler kattı aslında. İyi kararlar aldım ve sanırım artık bir şeyler hakkında dürüst olup üstüne konuşma vakti.
İki yıl önce mayıs ayında bir kitapta yorumlarını görmem üzerine ilgimi çekip profiline tıklamıştım, biraz gezindikten sonra sayaçlarından yks öğrencisi olduğunu anladım ve sürecini bizzat kendim görmek için birkaç gün arada sırada hatırladıkça gelip profiline bakmaya başladım. Sonra bir gün gerçek olduğuna inanasım gelmiyor temalı bir mesajla panonda ilk iletişimimizi gerçekleştirdim, o günden sonra da profiline gelip gitmeye başladım.
Seninle konuşmaktan hoşlanıyordum ve o zamanlar ortak noktaları çokça bulmuştum. Şimdi o noktaların ne olduğunu hatırlamıyorum çünkü seninle çok farklı kafada insanlar olduğumuzu fark ettim.
Sen sosyal bir çocuktun ama ben kişilik bölünmesi yaşayan asosyal biriyim. Senin kariyer hedeflerin vardı, benimkiler ütopik olmaktan ileri gelmiyor. Sen daha düz daha rasyonel düşünen bir çocuktun ama bana göre elde etmeye çalıştığın şey, benim uğruna çalışacağım kadar yüce bir amaçta değil. Dini görüşlerimiz, yaşam tarzımız, belki huylarımız... hiçbiri benzemiyor. Bu tip iki insanın ortak karar alması zordur, ortak karar alamayacak insanların da bir ilişki içinde olması zordur eğer fedakâr değillerse. Seni bilmem ama ben bunca yıllık yaşam tecrübeme dayanarak söylüyorum ki fedakârlığı becerebilen bir insan değilim.
Belki senin için yeterlidir hedeflerin ama hedeflerimiz bile aynı değil.
Bana kuytu köşede durmak pahasına dünyalar kadar para kazanmak boş geliyor. Sessizce hayat sürmek ağır geliyor. Üzerinden geçtiğim bir yol, uğruna öleceğim düşünceler ve arkamda toplayacağım insanları düşünmezsem boş hissediyorum.
Gerçek olmayacak bile olsa bu düşünceler bana yaşadığımı hissettiriyor.
Kimsenin beni bilemeyecek olması, dünyada izimin kalamayacak olması, otuzlu yaşlarıma geldiğimde dünyanın bir yerinde bu sistemin içinde kendi hâlimde geberip gideceğimi düşünmek boğuyor beni. Ben o sistem olduğumu düşünmediğimde yaşama tutunmak için bir sebebim kalmayacak kadar boş hissediyorum.
Pes ettiğimi görmek istiyorum. Birilerinin dediği gibi beni bu yolda yaşatmayacaklarsa öldürsünler, yeter ki bir davam olsun istiyorum. Ben senin gibi değilim. En azından yapamayacak bile olsam pes edene kadar devam edeceğim bunu yapmaya.
Seninle ben hiçbir konuda aynı olmasak bile yine de senden hoşlandığımı itiraf ediyorum.
.
Ne evlilik meraklısı bir insanım ne de sevgili delisiyimdir. Hatta benim gibi birinin böyle olacağını düşünerek hata edersin. Sadece içinde bulunduğum durumlar, kendi karakterim ve kendimi açıklayamama gibi sorunlar yaşadığımdan bazen hayatımda bana çok yakın olacak birinin varlığını gerçekten istediğim oluyor ama ben ne bunun için adım atacak ne de bunun için çaba harcayacak bir insanım.
Yine de seninle bir şeyler düşündüm, insanî bir durum bu, bunu da itiraf edelim.
Kafamda hep yıllar içinde gelişen, tek kelime bile etmeden bir sorun olmazsa eninde sonunda bağlanacak bir ilişki vardı. Bunu düşündüğümde bir şeyi hesaba katmadım ki düşündüm dediğime bakma hiçbir zaman net olarak düşünmedim bunu sadece belli ve kaçınılmaz bir sondu bu.
Aksine hiçbir şeyi planmayıp sürekli sövdüğüm bu sokuk zamana bıraktığım için bir şeyi gözden kaçırdım.
Sen hedefleri olan kariyer yapacak biriydin ve böyle birinin hayatı az çok bellidir. İlişkisi yoktur. Hayatındaki kızlarla ne derece konuştuğu ve bunda da bir art niyet olmadığı, harbi düz yaşadığı bellidir ki bunda haklıydım ilişkin yoktu.
Ama seni tanıyıp da sana saracak olanları hesaba katamadım...
Olabilir her insan için bu durum olasıdır. Bir insanı tanıdıkça seversin zaten. Ama bu kişi kendisini çok fazla gösteren, ağzının fermuarı olmayan, uygun koşul bulduğu anda bir şeyler söylemeye alışmış, kendini zaten tanıtmaya meyilli sosyal bir çocuksa böyle bir durumun yaşanma ihtimalini gözden kaçırmak aptallık gibi bir durum olur.
Kimse alınmasın, gücenmesin ama bu durum için araya kara kedinin girmesi derler.
Benim bir gücenmişliğim yok, hiçbir zaman da olmadı. Kimsenin ilan-ı aşkına sallamadım, sinirlenmedim, üzülmedim de. Ama şu da bir gerçek ki bütün planın amına koydun be ablam. Sayende ileri geri adım atamadım. Normalde bekleyip zamana bırakacaktım ama sen gelince geriye sadece iki seçenek bıraktın: Ya duracaktım olduğum yerde ya da ben de varım diyecektim.
Ben de varım diyebilecek bir aşka sahip değilim. Şayet sen ilan-ı aşkında ciddiysen sevilenle seveni ayırmak ya da buna darılmak bana düşmez ki bu hem sana hem de ona ayıp olur.
Ama şayet ben de varım deyip ortama girseydim, o zaman da seçim hakkı azınlıkta kalana düşerdi ve şu birkaç aylık konuşmamızdan onun da bana karşı bir şeyler hissedebileceği sonucunu çıkartabiliyordum. Böyle bir durum yaşansaydı belki de beni seçerdi. Bunu ne kötülük olsun diye ne de ego için söylüyorum, bu sadece benim tahminim.
Böyle bir durum olsaydı da en olası durum son gelenin gitmesi olurdu. Çünkü kendine saygısı olan hiçbir insan istenmediği yerde durmaz. Kendine saygısı olmayan insanla da muhattap olmaya değmez. Biliyorum ki sen de o tip bir insan değildin, bu tip onursuz insan az olur zaten, diretmek de faydasızdır, bunu bilir. O yüzden böyle bir şey yaşanırsa kim olursa olsun zaten giderdi bunda hem fikiriz.
Ama sen pimi çekip gitsen ne değişecekti sanki?
Senin yüzünden resmî bir ilişkiye girmiş olacaktım çünkü ben de varım demek zorunda bıraktın beni. Ama ben bi ilişki insanı değilimdir.
Hislerimin seninki gibi olduğunu da iddia etmiyorsam bencillik edip bunu yapmakta çıkarım ne ki, buna hakkım olsun?
.
Sadece dürüst oldum ki hayatıma devam edebileyim bir şeyleri açıklığa kavuşturalım.
Şimdi tek öğrenmek ve açıklığa kavuşturmak istediğim konu senin bana karşı hissettiğini düşündüğüm hislerinden emin olmak. Şu an öyle hisset ya da hissetme zamanında ne düşündüğünü son bir kez gerçekten bilmek istiyorum.
Çünkü bi sorumluluk hissediyorum ve bana sorarsanız doğru olan da bu. Artık dürüst olamayacak bir sebep de bulamadığıma göre kendimde, sanırım senden yana pes ediyorum.
Hadi gel de bari son bir kez dürüst olalım çoban.
.
Risalenin amacını da siktim. Ama ne derler bilirsiniz :
"Padishah is dead, padishah is remains dead and we kill him."
- Nietzsche.