BÖLÜM 19

115 21 1
                                    

İlk önce belirtmeliyimki, hastalık ismini yanlış belirte bilirim.

Ayağımı gergince sallıyordum yine. Belimin ağrısı artmaya başlamıştı.

"iyimisin? ayağını sallayıp, duruyorsun?" dedi Ceylin hocadan dolayı kısık sesle.

"İyiyim" dedim yalandan. "Yalan atma yemem ben, gerginsin birşey mi oldu söyle kaçma" dedi Ceylin omzumu sıvazlayarak.

"Belimin ağrısı durmuyor bu yüzden" dedim en sonunda pes ederek. "Allah aşkına ya neden söylemiyorsun? Hiç gelmezdik sınıfa." dedi sıkıntıyla.

Onlarda bu sıkıntım yüzünden korkuyordular. "Geçer belki" dedim bir umut. "Doktora gidicez" dedi itiraz istemiyor gibi. "Gideriz, tamam kızma" dedim. Sonra, "ama aramızda üçümüzün, ailemin kulağına gitmesin" dedim.

"Sen merak etme" dedi Ceylin kısık sesle. Zil çaldı ve hoca sınıftan ayrıldı. Azra arkaya döndüğünde kaşlarını çattı. "Neden yüzünüz asıldı?" diye sordu.

"Beli ağrıyormuş" dedi beni kast ederek. "Hayda, neden bunu söylemiyorsun ki!" dedi Azra ve ayağa kalktı. "Hadi gel gidelim, okul filan yok" dedi. Ona bakışlarımla, "lütfen" der gibi bakıyordum.

En sonunda, "lütfen Azra otur" dedim. "Görmüyormusun halini?" dedi azarlar gibi.

"Lütfennn" dedim yalvarırcasına. "Bak biraz ağrısı dindi, hem siz bana gidip, su alırmısınız, hem biraz da açım ben" dedim.

"Tamam Ceylin yaninda dursun ben gider alirim" dedi. "Hayır ikinizde gidin," dedim. "Bak ya sen başından mı ediyorsun bizi?" dedi Ceylin. "Hayır sadece belimin ağrısı biraz azaldı, hem kendinize de bişey alın banada" dedim.

Azra biraz düşündükten sonra, "tamam" dedi. Güldüm. "Gülme" dedi Ceylin. "Tamam" bu sefer üçümüzde güldük.

Onlar sınıftan ayrıldığında bir kaç kişiden ayrıldı. Ve şuan Kayra'yla sınıfta tektik.

Yerimden ayrıldım. Yanina doğru ilerledim. O hiss edermişcesine, kafasını kaldırdı. "Günaydın" dedim. "Günaydın?".

"Şey acaba biz öde-" laflmı bölüp, "ödevi bitirdim, gerek yok" dedi. Ne? Yalan atmamışmışydı?

"Ana ikimizin ödeviydi o" dedim. "Fark etmez zaten bir kere birlikte yaptık" dedi omuz kaldırarak. "Neden böyle davranıyorsun?" diye sordum.

"Bence gidip, yerine oturmalısın" dedi beni pek takmayarak. "Hayır" diyip, yanina oturucakken, "lütfen yaklaşma bana" dedi ciddi bir sesle.

İrktim ve geri çekildim. Zaten belim ağrımıştı. Ancak davranışları garipti?

Neden hep ona dokunmamdan, yaklaşmamdan kaçıyordu? Aklıma gelen şeyle, zil çaldı. Bense pek bozuntuya vermedim ve yanindan ayrıldım.

Kendi yerime geçtiğimde, sınıfa öğrenciler girmeye başladı. Sonraysa, Azra ve Ceylin.

Ceylin öyle şeyleri iyi bilirdi. Bu yüzden ona sorucaktım. Ceylin elindeki şeylere yanıma, Azraysa karşımıza oturdu.

"Buyur afiyet olsun," dedi Ceylin su ve küçük atıştırmalık uzatarak. Kafamı 'teşekkür ederim' derecesinde salladım.

"Ceylin sana birşey soracağım" dedim. "Sor" dedi o da. Azrada merak etmiş gibi arkasını döndü.

"Dokunamama hastalığı varmı?" diye sordum.


"Var, obsesif kompulsif bozukluk" dedi. "Niye sordun ki?" dedi Azra bu sefer. "Hiiç merak ettim, yani başkasına dokunamıyor yaklaşamıyor" dedim Ceyline.


"Evet kötü bir hastalık, Allah kimseye öyle bir hastalık nasip etmesin, insan sevdiğine dokunamaması kötü birşey" dedi Ceylin.


Dediğine üzüldüm. Hatta eve gidip, ağlayacaktım da. Kayra'nın obsesif kompulsif bozukluluğu vardı. Dudağımı dişledim. Yani ona dokunamayacakmıydım?

TEMAS | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin