BÖLÜM 24

95 20 0
                                    

Zil çaldı. Hoca sınıftan ayrıldı. Azra, "Ben kantine inip geliyorum" dedi, kafamı salladım.

Sıramdan kalktım. Tam Kayra'yla konuşacakken, "Ikbal" dedi fazlasıyla tanıdık bir ses.

Arkamı döndüm. Elif gülümseyerek bana bakıyordu. "Buyur?" dedim bende mecburen. Tam da zamanında gelmişti! Ne güzel Kayra'yla konuşucaktım!

"Şey, bu ders yanında otura bilirmiyim diye soucaktım, hem Ceylinde gelmemiş zaten" dediğinde kaşlarımı çattım. Ne diye yanıma oturucaktı ki?

Derin nefes aldım. Kayra da yanımızdaydı. Ne cevap vericektim ki? Hiç istemediğim halde, "olur otura bilirsin" dedim.

"Ya çok teşekkü-" sarılıcakken, geri çekildim. Şuan Kayra tam arkamdaydı. O da zaten bir adım geri gitti.

"Pardon" dedi, kafa salladım. O da yanımızdan ayrıldı.

Çok az kalmıştı, ağzımdan, 'üzgünüm dokunduysam' dememe. Ona doğru döndüm.

"Edebiyyat hocası diyordun dün, eğer müsaitsen konuşalım?" diye sordum. "Olur tabikide" dedi ancak o kadar soğuk demiştiki. Havanın soğukluğundan daha soğuk konuşmuştu hatta. Ne yaptım ki?

O yerine oturdu. Bende karşısına. Bana dikkatlice baktı. Kendimi açıklamak zorunda gibi hiss ettim. "Geçen izin vermedin ya o yüzden" dedim bende gerilerek.

"Tamam" dedi sadece. Tamam. Sınıfta kimsenin olmaması rahat konuşmamızı sağlıyordu.

"Eğer razıysan yeniden bu projeyi yapa biliriz? O da müdüre göstericek, okul için iyi bir proje olduğunu söyledi bana." dedi.


"Ben yapmadım ki" dedim sakince biraz geri yaslanarak, "sen yaptın" dedim cümlemi tamamlayarak.

"Kızgınmısın?" dedi, bende bakışlarımı ellerimden direk gözlerine doğru diktim. Göz-gözü gelmek içimde birşeylerin uyanmasına sebep oluyordu.

"Hayır" dedim. İçimden kekelememek için dua ediyordum ayrıca.

"Peki o zaman, sende razısın, bu dersten sonra gidip söyleriz?" dediğinde, 'birliktemi?' sorusu boğzıma oturdu.

Belimde ince bir ağrı hiss ettim. Bu titrememe sebep oldu. O da hiss etmiş gibi, "iyimisin sen?" diye sordu. Sesinde endişe yoktu. İçten-içe endişe duyduğunu hiss ediyordum.

"İyiyim sadece, sana söylemiştim belimde bir rahatsızlık var bu yüzden arada oluyor" dedim.

Kafasını salladı. Zil çaldı. Şimdi herkes sınıfa dönüceği için yerimden kalkmam gerektiğini anladım.

Yinede kısa da olsa konuştuğumuz için seviniyordum. Ayağa kalktım. "Gideriz" dedim ve yerime doğru adımladım.

Bakışlarını sırtımda hiss ediyordum. Kurumuş dudağımı ıslattım. Ve yerime oturdum. Telefonumu çıkarıp, biraz takıldım.

Artık çoğu öğrenci sınıfa dönmüştü, Azra gelip karşıma oturdu. Benim de karşıma atıştırmalık birşey koyduğunda, "istemiyorum al bunları" dedim.

"Saçmalama ikimiz içinde aldığımı biliyorsun, itiraz etme" dedi ciddi bir sesle. Mecburen kabul ettim.

Sonra Elif sınıfa girip, yanıma oturduğunda, Azra arkasını dönüp, bana ters-ters baktı. 'Ne iş?' der gibi. Elifin konuşmasıyla, ikimizde ona döndük.

"Bu ders sıkıcı geçmeyecek" dediğindeyse, Azra kaşlarını çattı. 'Boşver' der gjbi baktım ona.

Hoca sınıfa girdi. Ders matematikti. Umrumda diğildi. Sıkıcı bir ders daha diye İçimden söylendim ve telefonumdan Ceyline yazmaya başladım.

Ben:nerde öldün sen? (10:34)

Yazıp,telefonu kapadım. Yanıma döndüğümde, Elifin bana baktığını gördüm. Ne istiyordu bu kız benden? Garip-garip haraketler yapıyordu. Yine, 'neyse' diye düşünüp bir kenara attım.

Telefonum tıtredi. Onunda Bakışlarını telefonuma kaydı. 'Ya sabır' dedim içimden.


Ceylin:reglim bu yüzden gelmedim. (10:36)

Ben:anladım, yazıyormu Bulut sana?

Ceylin:biraz evvel konuştum onla.

Ben:baya baya oluyoruz diyorsun he?


Ceylin:o Azraya lafını yediriceğim.
Ceylin:onunla çıkıcağım.

Ben:sırf Azra seninle inatlaştı diye sevmediğin biriyle çıkıcağını söyleme lütfen 😶

Ceylin:sevmediğim diğil ki, bence çok tatlı biri.

Ben:sen öyle diyorsan.


Ceylin:e sizden ne haber?


Ben:siz derken?

Ceylin:sen ve Kayra işte.

Ben:öyle bir arada konuştuk o kadar.


Ceylin:ne konuştunuz?
görüldü.

Başımı kaldırdığımda, Elifin telefonuma doğru baktığını gördüm. Bu kız ne yapmaya çalışıyordu?

"Sen ne yapmaya çalışıyorsun?" dedim kısık sesle, "h-hiç birşey" dedi inkar ederek.

"Yeme beni, ne gördün?" diye sordum. Artık kızgın çıkan sesimle, "yemin ederim hiç birşey s-sadece gözüm ş-şimdi kaydı" dedi kısık sesle.

"İnanayım mı?" dedim ona bakarak. "E-evet gerçekten" dedi yalvaran sesiyle.

Göz devirdim. "Git başka yerde otur," dedim tersleyerek. "Noluyor orda?!" diye bağırdı hoca bize doğru.

"Hocam acaba şu arkadaşı yanımdan alırmısınız!?" diye sordum daha çok emir vermiş gibiydim.

"Kavga edicekseniz, yan-yana niye oturdunuz? Şimdi dersin sonuna kadar oturucaksınız" dedi. Tövbe yarabbim, hepsi sözleşmiş üzerime bir-bir geliyordular. Ya sabır.

Elife baktım. "Hocam dışarı çıkar bilirmiyim peki?" diye sordum bu sefer. "Hayır tabikide" dedi. Bu hocalar delirticekti beni en sonunda.

Elimi sıktım. Şuan o kadar pis sinirlenmiştim ki. Telefonumun titremesi daha da sinirlerimi bozdu. Bu yüzden tamamen kapadım.

Biraz nefes almam lazımdı. Yoksa ben ya Elifin ya da hocanın boğazına yapışıcaktım.

Azra arkasını dönmek isterken, "dön önüne" diye bağırdı Azraya.

Dudağımı kemirdim. Ve ayağımı sallamaya başladım. "Nefret ediyorum hepsinden" dedim çok kısık bir sesle. Sadece kendim duyduğuma emindim.

Elife ola bildiğince, en korkutucu bakışımı attım. Korkmuştu ki, önüne döndü ve dersi dinlemeye başladı.

Kafamı yan çevirdiğimde, Kayra'nın gözleriyle kesiştim. İşte benim sinirimin geçmesine sebep bir çift kahverengli gözün sahibiydi.

Uzun bir bölüm. Oy verirseniz sevinirim.
Y

azım hatalarım ola bilir.

TEMAS | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin