Sanki kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Kafamda binlerce cevapsız soru vardı. Şuan bu sessiz ortamı çığlıklarımla boğmak istiyordum. Sesimi çıkarmaya bile cesaretim yoktu ki...
İlk addımlarımı ona doğru atmaya başladım. Aramızda mesafeyi kapmıştım. Yeşil, parlak gözleriyle bana özlem dolu bakıyordu. Hayır! Unutma Valeria, o kötü biri. O bizi terk etdi. Eminimki şuan akıttığı göz yaşları bile yalandır.
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum ve istemsizce ilk göz yaşımı akıtdım. Özlem dolu bakışlarını göz yaşıma çevirdi. Sanki silmek istiyordu. Aynı zamanda buna izin vermeyeceğimi de biliyor gibiydi. Sonuçta buraya gelirken bunları göze almıştı. Ben anlamsız bakışlarımı ona yönlendirmeye devam ediyordum. Bu ona daha çok acı veriyor gibiydi. Karşında durupta bana sarılamaması ona zor geliyordu. Derinden bir nefes verdi ve daha fazla dayanamayıp elini bana doğru uzatdı. Geriye doğru bir adım atdım ve babama "s'il vous plaît envoyez-le d'ici" dedim. Fransızca "Onu buradan gönderin anlamına geliyordu". Etrafdakilerin anlamaması için bu dilde söyledim. Hızlı addımlarla eve doğru gitmeye başladım. Çünki biraz daha dayansaydım panik atak geçirecektim. Ama onun önünde olmazdı, onun karşısında panik atak geçiremezdim. Hızlı hızlı nefes alıyordum. Kalbimi tutarak yumuruklamaya başladım. Gözlerim kararıyor gibiydi. Merdivenlerden çıkmaya başladım, ama yapamıyorum. Yere sert şekilde düştüm ve nefes almaya çalıştım. Olmuyordu, yapamıyordum. Biri arkamdan beni tutarak göğsüne çekti. "Burdayım, Tamam!". Bu ağabey'imdi. Saçlarımı okşayarak "derinden nefes al, ver. Yapmaya devam et" dediği gibi yapıyordum. Göğsüme vurduğumu görünce elimi tutdu. "Geçti tatlım. Geçti güzelim. Ben burdayım. Her şey yolunda, sen güçlü kızsın".
Bir kaç dakika sonra sakinleşmeye başladım. Toparlanmış gibiydim. Ares yüzüme Bakarak "Şimdi iyi misin?" Diye sordu. Başımı sallayınca derinden bir nefes aldı. "Odama gitmek istiyorum" dediğimde beni hemen kucağına aldı. Indirmesi için konuşmak istediğimde beni susturdu. "Itiraz yok! Izin verde kaslı kollarım bir işe yarasın." Bu tür konuşmalarına gıcık olsamda şuan sadece gülüyordum. Beni yatağıma uzandırdı ve yere diz çöktü. Ellerini çenesine koyarak yüzüme yaklaştı. Sakince beni izliyordu. Ben ağlamak istiyordum ama o olduğu içinde ağlayamıyordum. Bir eliyle saçlarımı okşamaya başladı. "Ağla hadi!". Titrek sesimle "Neden ağlayayım?!" Dedim. Ne kadar karanlık olursa olsun gözlerinin dolduğunu görüyordum. "Aynı kandan değiliz ama sen benim kardeşimsin. Bir ağabey kız kardeşini her şekilde hisseder. Her anında da yanında olur. Şimdi ağla lütfen. Senin göz yaşlarını silemiyorsam, neden bana ağabey diyesin ki?!" Istemsizce göz yaşlarımı akıtdım. Bu sözleri o kadar değerliydi ki, Ares olmasa ne yapardım?!
Her akıtdığım göz yaşımı siliyordu. Fark etmediğimi sana bilir, ama nefes alışından ağladığını biliyordum.Bir kaç dakika ağlama seans'ından sonra ikimizde toparlanmışdık. Ayağa kalkarak "Birazdan geliyorum" diyerek gitdi. Ne olduğunu anlamadım. Galiba bir şey getiriyordu. Gitmesiyle dönmesi bir oldu. Elinde büyük bir şey vardı. Bu gitar kutusuydu. Içinden gitarı çıkararak bana verdi. "Sabah verecektim. Unutmuşum". Karanlık olduğu için pek göremiyordum. Ares ışıkları açtı. Gitar siyah renkteydi ve üzerinde kırmızı şimşek gibi desenleri vardı. Inanılmaz güzel bir şeydi. Gitarı yatağıma bırakarak ağabey'ime sarıldım. "Bu çok güzel. Çok beğendim. Çok, çok teşekkür ederim." Ağladığımı anlar anlamaz hemen benden ayrıldı. "Ağla diye yapmadım. Sakinleş lütfen!" Göz yaşlarımı silerek "Hayır!" Dedim. "Öylesine duygusallaştım. Ben seni hak edecek ne yaptım ya?!" Söylediğim şeyi duyar duymaz kaslarını çatdı. "Asıl ben senin gibi kızıl güzel bir kızı hak edecek ne yapmış ola bilirim?! Ağlamayı kes! Yoksa seni üzdüğümü düşünüp kendime kızacağım!" Ses tonu titriyordu.
Ağabey'im aslında soğuk birine benzer. Ama çok sıcak kalpli, düşünceli biridir. Sadece onu da benim gibi çok üzdüler. Kendisini hep tek tapança gibi hissetdi. Kurşunu da bendim onun için. Aileme kendisini borçlu görüyordu sadece. Dedemle arası iyi değildi. Babamla da işten başka bir şey konuşmazdı. Bana yaptıkları için dedeme, tekrar benimle neredeyse hiç ilgilenmediği için de babama kızgındı. Hep önce beni düşündü. Mesela o da o okulda korkunç günler geçirdi. Önemli olan bendim onun için. Sevdiği kız öldükten sonra bana daha çok bağlandı. Babamın o olanlardan sonra bizi evden alıp gitmediği için de kırgındı. Babamla zamanla ne kadar arayı düzeltselerde, babama hep mesafeli davrandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
intikamın haykırışı
Aksihikaye 3 kitaptan oluşuyor: ~Korumam gerekenler~ ~Sahil boyu aşk~ ~İçimdeki intikamın haykırışı~