MERİH KOCAER
Emrah Arakan, on altı yaşında ve yürüme engelli biri. Yakın mahallelerde oturduğumuzdan başına ne geldiğini biliyorum; Yiğitlerle yakın arkadaştı. Emrah ile tanışıyorduk ama öyle yakın olma şansım olmamıştı, bana çok büyük zorbalıklar yapmıştı da Yiğit için ona dokunmuyorduk. Sonuç olarak aynı ortaokula ve liseye gidiyoruz, zorbalık yapmayı severdi ama okul yönetimi buna izin vermediğinden genelde psikolojik zorbalıklar yapardı. Arkamdan birkaç kere şaka adı altında sakatlığımla dalga geçtiğini bilirim ki birkaç kere yine şaka adı altında protezlerimi alıp çöpe atmış ya da saklamıştı. Kaza geçirip de sakatlandığını öğrendiğimde Yiğit'ten çok ona üzülmüştüm, çünkü dalga geçtiği ve zorbaladığı o sakata benzemişti. Bir daha yürümeyeceğini öğrendiğimde tam destek arkasında olmak için kılıçlarımı kuşanmıştım, hiçbir zaman kinci biri olmamıştım. İlk birkaç yıl yaşadığı o travmayı, yanında kimseyi istememesini anlamıştım çünkü her ne kadar psikolojik yardım da alsam, ben de bir genç olarak içimde amansız savaşlar vermiştim ve onu da bir süre yalnız bırakmıştım. Onu en iyi anlayabilecek kişi bendim.
Liseye başladıktan sonra zaten aynı yerde olan okulumuzla tekrar bir araya geldik. Öğretmenler, üzerine çok titrediler çünkü onlu yaşlarında intihara meyilli, gerçekten acı çeken biriydi. Öğretmenlerin benim de onunla ilgilenmemi mahcup bir şekilde istediği zamanları hatırlıyorum. Onlar istemese de ben zaten yanında duracaktım. Bana yaptığı her kötü şeyi sineye çekmiş, sadece o acıyı daha fazla tek çekmesin istemiştim.
O eski zorba hallerine çok çabuk döndü, yalancı biri oldu, onunla ilgileniyorum diye üzerime iftiralar yıktı. Onu zorbaladığımı, taciz ve tehdit ettiğimi, intikam aldığımı söyledi. Beni ilk yıkıma o zaman uğratmıştı, ben onu affetsem de intikam aldığımı söylüyordu. Öğretmenler elbette benim öyle bir şey yapmadığımı bildiklerinde olayı aileme taşımadılar, sadece benim uzaklaşmamı istediler. Dokuzuncu ve onuncu sınıfta öğrenciler, eşcinsel ve sapık biri olduğum hakkında Emrah'tan aldıkları yalan bilgilerle üzerime geldiler ya da benden kaçtılar. Sadece Efe ve Salih durdu yanımda. Dediğim gibi, okul rehberliği çok sıkı olduğundan şükürler olsun ağır zorbalıklara maruz kalmadım, olay aileme gitmedi.
Sonra ona kim inandıysa, yanında durduysa onların hakkında da yalan dedikodular çıkardı; o zaman üzerimdeki baskı kalktı, çünkü gerçekten yalancı olduğunu gördüler. Üzerime attığı iftiraların bini bir paraydı. Sürekli aldığım psikolojik yardımlar, ailemin desteği sayesinde sağlam birine dönüştüm.
Yıllar geçti, bu son seneye kadar herkese iftiralar, yalanlar attı. Babasını okula çağırdığında o adamın beni ve rehberlik hocasını tehdit etmesini, tartaklamasını öylece izledi. Onlar yüzünden rehberlik hocası bakanlıktan ceza aldı ve okuldaki işine son verildi.
Emrah Arakan karanlık bir Ay gibi; soğuk, yabancı, ulaşılamaz, korkunç. Attığı o iftiralar, taş, babasının yakalarımı tutarak sarsması hepsini bir kenara koyabilirim ama abimin ona gülmesini kaldıramıyorum. Bana ölmemi söyleyen adam, yalancı bir şerefsize gülüyor.
Karakolun önüne geldiğimizde taksiciye parasını verdik, Efe zaten taksi durduğu an aşağıya fırlayıp karakola koşmuştu. Salih inmeme yardım ettiğinde yavaş adımlarla karakoldan içeri girdik. Efe dolu gözleriyle elleri kelepçeli abisinin yanında dururken gözlerim Batuhan'ı aradı; açık nezarethanenin orada, yüzündeki yaralarla oturuyor. Murat abide küçücük bir yara bile yok.
Murat abi öyle parlayarak gittiğinde biz de peşinden koştuk ama çok geç kalmıştık; çıkardıkları kavga yüzünden kelepçelenerek karakola getirilmişler.
"Merih'im," diye Suat abimin en sadık arkadaşı Taliha ablanın sesini duyduğumda oraya döndüm, üzgün gözlerle bana bakıyor. "Ablacım niye buraya kadar yoruldun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annem Kadere İnanmayınca -Erkek Versiyon
Ficção AdolescenteKalabalık bir ailem vardı; abilerim, ablam, ikizim ve gerçekten evlatları için canını dişine takan ebeveynlerim. Kendi ailemin içinde zaten sorularım vardı ama o aileye ait olmadığımı en kötü anımda öğrenirsem? "Bromance içerir, bxb değildir